Merhaba çoook sevgili tüm okuyucularım. Uzaktan uzağa bir bölüm oldu bu. Üzeri kapalı kalmış birkaç konuyu eşeleyip, deşeleyeceğiz :D Artık kılıçlar çekilip kan gövdeyi götürmeden önce son eşelemeler bunlar. Herkesin fikri de, zikri de belli olacak artık. :D
Ayrıca bu bölüm çok sadık okuyucularımdan birine ithaf edilmiştir. Desteğin her zaman hissediliyor. İyi ki varsın ♥Keyifli okumalar diliyorum hepinize... Yorumlarınız sevilerek okunuyor yazmadan geçmeyin ♥ -Yazarınız, Hazal
Hayatınızda hiç, bir şeyi çok isteyip, onun için çok uğraşıp başaramadığınız oldu mu? Eminim olmuştur. Herkesin bir şekilde olur. Peki ya sonra, hiç nasıl olduğunu bilmediğiniz bir anda, siz parmağınızı bile oynatmadan o şeyi bir şekilde başardığınız ya da artık parmağınızı bile oynatmadığınız için bu sizin başarınız değil de, öylesine olan bir şeydir. Sanırım bunun olasılığı biraz düşük. Peki ya, bu çok istediğiniz ve uğrunda savaşıp başaramadığınız ama siz ondan vazgeçtiğiniz anda gerçek olan şeyin sonradan sizi mutlu etmediği?
İşin tuhaf tarafı ihtiyacım olanın bu olduğuna emindim. Ancak bir şeyi başardığınızda ve ihtiyacınız olanın bu olmadığını anladığınızda, kendinizi suçlayabilirsiniz. Gerçi bunu yapacağımıdan da şüpheliyim ama en azından bunu yapma özgürlüğüm olurdu. Şimdi, bu şartlar altında, bunu da yapamıyorum. Delice arzuladığım şey gerçekleşti ama sanki hayatımın orta yerinde kocaman bir delik varmışçasına her şey bomboş ve anlamsız. Ali'nin gitmesini, benden uzak durmasını istiyordum ve işte olmuştu. Ama neden bu kadar boş ve amaçsız hissediyordum?
Onun zararı buydu işte. Hayatıma girdiği andan itibaren bana amaçlar vermişti. İlk amacım, kendimi ondan korumaktı. İkincisi, ilk amacım başarısızlıkla sonuçlandığında ortaya çıkan yeni amacım, onunla mutlu olmaktı. Ne büyük aptallık! Üçüncüsüyse, ondan nefret ederken onun canını yakmaktı. En son, bunun hiçbir şeyi çözmeyeceğini ve onu hayatımda tutmanın daha çok canımı yaktığını fark ettiğimde de son amacım belirlenmiş oldu: Onu hayatımdan çıkarmak.
Geriye dönüp baktığımda belki de hedeflediğim ve gerçekleşen tek bu vardı. Ama neden mutlu değildim o zaman? Artık bit amacım olmadığı için mi? Geri döndüğüm hayatım eskisinden daha berbat olduğu için mi? Yoksa sadece, onun varlığına mı alışmıştım ve şimdi yokluğu muydu asıl canımı yakan?
Kapının açılıp kapanma sesini duyduğumda yerimden fırladım. Bu saatte, sırf canım okulda olmak istemiyor diye buradaydım ben. Öyleyse kim neden burada olsundu ki? Hafta içi bir gündü ve dersleri ekip evde kendi içimdeki bu savaşı susturmaya çalıştım. Sürekli evde oldukları için değildi ama onlarla karşılaşma fikri bile beni gerer olmuştu. Güya onlar benim ailemdi. Ama onlarla karşılaşmanın düşük olasılığına bile katlanamıyordum. Annem, flörtü ve eski sevgilisi Haluk Mertoğlu ve biricik oğulları Savaş Mertoğlu.
Abim yeni soyadına alışmaya çalışırken, ben de bu işin daha ne kadar çirkinleşebileceğine dair tüm tahminlerimi kaybetmeye başlamıştım. Onların sınırları benimkilerin bile ötesindeydi anlaşılan.
Kapıyı aralayıp başımı uzattığımda koridorda yürüyen Savaş'ı gördüm. Uzun zaman sonra ilk defa onu tek görüyordum. Bakışları beni bulduğunda tepkisiz kaldı bir an. Ardından gülümsedi. Aslında bu normal bir gülümsemeydi ama bana soğuk gelmişti. Kim bilir, belki normalde bana içten gülümsemesine alışık olduğumdandı ama şu an herkesmişim gibi gülüyordu. "Selam. Bu saatte evde ne yapıyorsun?"
Omuz silktim. "Dinleniyorum. Hazır kimse de yokken. Biraz yalnız kalmak istedim. Peki sen?"
"Birkaç parça eşya almaya geldim." Dedi odasının önünde dururken. Anlaşılan yine evde kalmayacaktı ve biricik babasıyla bir yerlere gidecekti. Ardından odaya girdi ama onu böyle bırakmayacaktım. Bu defa değil. Her şey birkaç hafta önce gerçeklerin birden bire ortaya dökülmesiyle başlamıştı. Ondan önce biz gerçek bir abi kardeştik. Ve şimdi burada, böyle... Yanımdan bir yabancı gibi geçip gitmesini izleyemezdim. Peşinden odasına daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Medusa'nın Gözyaşları
Fanfiction"Ne demek lan bu?" dedi Emre kızgınlıkla. "O kız, bir defa bile ağlamadı. Bir defa bile incinmedi. Duygusuzun teki o. Bir de aşık mı edeceksin kendine?" "Daha fazlası." Dedi Ali. "Medusa'nın gözyaşlarını çalacağım. Ve yaptığı tüm büyüler bozulacak."