Vazgeçilmez

2.2K 188 10
                                    

Merhabalar efendim. Umarım bölümü beğenirsiniz. Bol bol yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler...

"Kaçıyor musun?"

"Belki." Dedi omuz silkerken Selin. Ali onu bir kafede bulmuş ve karşısına oturmuştu.

...

Flashback

Ali sabah kalktığında yatakta yalnızdı. Selin çoktan çekip gitmişti. Tabi ki, elbisesini alıp. Önceki gece tek çok içen Selin değildi. Hatırlıyordu. Kızı öpmüş, ardından kıyafetleriyle yıkamıştı. Ve Selin de üzerindeki elbiseyi çıkararak iç çamaşırlarıyla genç adamın yanında uyumuştu.

Ali önceki geceyi düşünürken silkinerek kalktı yerinden. Bu, Selin için bile fazlaydı. Ali'yi ağına düşürmek istediğini düşünmemişti Ali hiç. Selin de buna göre oynamıyordu zaten. Eğer onu ağına düşürmek istese ona açıkça kur yapardı. Sürekli gülümser, yanında ayık kalır, el kol hareketleriyle bile ahenkli bir eda yaratır ve adamda hayranlık uyandırmanın peşine düşerdi.

Ancak Selin'in bu amacı gütmemesi Ali'nin kafasını karıştırıyordu. Selin bir şekilde Ali'nin yanında diğer herkesin yanında olduğundan farklıydı. Aslında Ali'ye çok güvenmediğinin de farkındaydı Ali. Ama yine de, diğerlerinden çok güveniyordu sanki Ali'ye. Sanki Ali, hiç güvenmeyen bir kızdan fazlasını bile almıştı.

Yerinde doğruldu ve cep telefonunu eline aldı. Kardeşinden ve annesinden gelmiş aramaları gördüğünde kaşlarını çatarak üzerindekileri çekiştirerek camın kenarına yürürken kardeşini aradı.

"Abi." Dedi telefonu açan Melisa. "Neredesin sen? Sabah kalktım, evde yoktun."

"Babamın benim için hazırlattığı odayı merak ettim. Buraya geldim." Dedi Ali. Kısmen yanlış, kısmen doğru. "O kadar aramana değecek bir şey olmuştur umarım. Sırf meraktan bu kadar aramazsın diye düşünüyorum."

"Doğru bildin." Dedi Melisa Ali'nin ihtimal vermediği bir şüphenin tohumunu adamın kalbine ekerken. "Savaş'la konuştum. Sabah evde bir tartışma çıkmış. Şimdi onu bulamıyorlarmış. Acaba yerini biliyor olabilir misin diyecektim?"

"Sabah mı?" dedi Ali kaşlarını çatıp dönüp yatağa geri bakarken. "Hayır." Dedi yutkunup. "Ben onu dün akşamdan beri görmedim."

"Tahmin ettim." Dedi Melisa. "Ama işler çok karışık. Görüp görmediğinden emin olmam gerekirdi."

"Anladım." Dedi Ali başını hafifçe aşağı yukarı sallarken. Ardından odadaki koltuğun üzerine oturup geriye doğru yaslandı. İçindeki hisler iyice birbirine karışmıştı. Midesi bulanıyordu. Önceki gece birliktelerdi ve şimdi Selin'in yaşadığı şeylerden, yaptıklarından haberi yoktu. Kız bir alev gibi ele avuca sığmıyordu. Bir an buradaydı ve sonra her şeyi kül edip yok oluyordu.

"Annem de seni bununla alakalı aradı." Dedi Melisa. Ardından telefonun öbür ucundan muhtemelen kız kardeşinin elinden zorla telefonu almış olan annesinin sesini duydu Ali.

"Oğlum, olanlardan haberin var mı?" dedi Sevilay.

"Selin evde değilmiş, bulamıyorlarmış." Diye tekrarladı Ali. "Melisa şimdi anlattı."

"Onu demiyorum." Dedi Sevilay. "Zafer Yılmaz'ın gayri meşru çocuğunu biliyor muydun?"

"Neyi neyi?"

...

"Burada olmanı neye borçluyum?" diye sordu Selin, gözlerini kısarak. Karşısındaki adam onu burada bulduysa hayli aramış demekti. Çünkü Selin bile buraya daha önce gelmemişti. Burası Selin için bile tahmin edilebilir bir yer değildi. Ali, aramıştı. Ve sonunda kafeyi bulmuştu. Üstelik Selin mekanı değiştirmeden.

Medusa'nın GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin