Kanım Dudaklarına Çok Yakıştı

913 99 63
                                    

Merhaba çok sevgili okuyucularım. Bu bölümü tatilde, havuz başında ipad aracılığıyla yazıp hazırladım. Kurgusu rüyalarla beslenmiş, içime sinenlerden bir bölüm oldu bu. Zaten Medusa böyle bir hikâye oldu. Her bölümü ayrı seviyorum Medusa söz konusu olunca. Umarım siz de sever ve beni yalnız bırakmazsınız. Yorumlarınızı 4444444 gözle bekliyorum. Seviliyorsunuz... -Yazarınız, Hazal

Ali

Uyandığımda başucumdaki alarm büyük bir gürültüyle çalıyordu. Başımı tekrar yastığa gömdüm. Saat öğleden sonra 3e geliyordu ve ancak uyanabilmiştim. Ancak başımda hala bir uğuldama vardı. En azından otelin çatısında uyanmamıştım. Henüz 2 hafta önce başıma gelen tam olarak da buydu. Selin beni o otelin çatısında bırakıp gittikten sonra neden oradan aşağı inmediğimi bile bilmiyordum. Sadece orada kalmış ve orada uyumuştum. Uyandığımda boğazım acıyordu, terlemiştim ve telefonumda tonla mesaj ve cevapsız çağrı vardı. Annem ve babam nerede olduğuma merak etmişlerdi ancak bir tanesi bile Selin'den değildi. Babam otelde olup da nasıl onlardan saklandığımı bir türlü anlayamazken annem önceki geceden kalma tüm sinirini üzerimde çıkarıyordu.

Tüm bunlar bir yana, artık aile ilişkilerimiz tamamen kontrolden çıkmıştı. Babam vaktinin neredeyse tamamını oğlu ve eski aşkıyla geçirirken annem de türlü emrivakilerle bu toplantılara dâhil oluyordu. Ancak bunun hiçbir yararı yoktu. Sosyete bir bataklıktı ve babamla Güneş'i yakıştıranların sayısı şimdiden sosyetenin yarısına ulaşmış sayılırdı. Annem boşa debeleniyordu. Dedikodu ve skandal için yaşayan bir topluluğun içinde destek görecek olan son şey onun sadık ve uzun yıllar süren aşkıydı. Cemiyet aileleri kan istiyordu.

Selin tüm bunlardan istifade edip kendisine olanların dışında y bulmaya başlamıştı. Söz konusu onu rahatsız edeceğini düşündüğü Zafer Yılmaz bile onu takmıyordu. Ve o da kendisine hiç de uygun olmayan, zararlı arkadaşlar ediniyordu.

Melisa'ya uzakta olmak yaramıştı. Sesi telefonda artık daha iyi geliyordu. Daha iyileşmiş. Ancak bu gerçeğin farkında olması ve buna tutunmasına borçluydu bunların hepsini. Burası ona iyi gelmeyecekti ve orası geliyordu. O da haklı olarak geri dönmeyi hiç ama hiç istemiyordu. Zaten burada onun geri dönmesini benden başka isteyen hiç kimse yoktu. Selin de bu davranışımı bencillik olarak yorumluyordu. Bencillik yapmayı bırakmalı ve sonunda kardeşime tüm bunlardan kurtulup kendine yeni ve temiz bir hayat edinme şansı vermeliydim. Aksi halde yaptığım bencillikten farksız olurdu.

Ancak bu durumda ben ne yapardım bilmiyordum. Burada ve yalnız. Bu konuda da fikri açıktı. Çekip, defolup gitmeliydim. Tüm bu hengâmenin içinde ailesi ona bunun için izin verse yapacağı buydu ve elimde böyle bir fırsat varken değerlendirmemi istiyordu. Ancak ben değerlendiremiyordum. Çünkü gözüm arkada kalacaktı. Annemden dolayı değildi hayır. Ya da babamdan, ailemizi bir arada tutmak için falan değildi. Bunun için çaba sarf etmiyordum da zaten. Aklım kalacaktı çünkü Selin tehlikedeydi. Geceleri geç saatlere kadar barlara takılan, deri ceketleriyle motorların üzerinden inmeyen çocuklarla takılıyordu. Motora biniyordu.

İşin açıkçası bu durum ne onun umurundaydı ne de ailesinin çünkü çocuklar yine cemiyetten sorumsuz ailelerin çocuklarıydı ve cemiyetten olmaları annesinin gözünü boyaması için yeterliydi. Oysa bu işte tehlike bile görmüyordu. Ve işte şu yeni durum vardı bir de. 1 buçuk haftadır bir çocukla birlikteydi. Selin Yılmaz'ın en uzun ilişkisi...

Güray İlkay hikayeye tam burada dahil oluyordu işte. Aslında o hep bizden olmalıydı. Çocukluğuma dair anıların çok azında vardı Güray. Çok çok azında. Ardından ailesiyle birlikte Londra'ya gitmişti. Sonra ailesi dönmüş ve o dönmemişti. Ailesi orada iyi bir eğitim aldığı için onu orada bıraktıklarını iddia etmişlerdi ancak gerçekleri sonsuza dek saklamak mümkün değildir. Güray 16 yaşında uyuşturucu kullanmaya başlamıştı. Ve rehabilitasyon için İngiltere'de tutulmuştu.

Medusa'nın GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin