Acının ve yokluğun yok olduğu o güzel dünya sadece sana aittir.
Orda efendi sensin.Canlı cansız tüm varlıkların tek amacı sana hizmet etmektir....
Orda efendi sensin.Senin varlığın onların varlığı,senin yokluğunda onların yokluğudur...
Senin zihninde kurguladığın dünya sadece sana hizmet etmek için vardır.Orda zaman meçhuldur.Sadece zaman değil zaman adına akıp giden tüm vakitler meçhuldür...
Orda zaman sensin.Sadece zaman değil zamanın kurgulayıp adı olmayan meçhul dünyana hapsettiğiği herşey sensin...
Orda herşey sensin.Adı sen olan ve sen olmayan herşey sensin.
Sen zamanın ve mahlukatın efendisisin.....
Güzel bir rüyanın ortasında tekmeyle uyandırılmak kadar acı birşey yoktur...
O an etrafın güzel kızlarla çevrilidir. Onlar şefkate ve sevgiye muhtaç meçhul bedenini zevkin doruğuna ulaşıncaya dek sever okşar ve buseciklere boğarlar...
Onlar çirkin olduğunu düşünmezler. Onlar için sen herşeysin.
Onların varlığıda yokluğuda sensin.
Senden başkasını sevmeleride la mümkündür.
Çünkü senin dünyanda tek erkek sensin.
Onlarsız sen sen olamazsın.Senin ve sensizliğin olduğu onlardada onlar olamaz .
Çünkü sen onlarsın onlarda sen... Önce kalça kemiğine daha sonrada miğde boşluğuna yediğim sert tekmenin etkisiyle zihnimde kurguladığım sanal dünyadan gerçek dünyanın hiçliğine yuvarlandım;çöp bidonuna atılan bir zibil gibi. Gözlerimi gerçekliğe açınca herşey kayboldu.
Annemi gördüm.Bağırıyor çağırıyor bi işe yaramadığımı haykırıyordu tüm benliğiyle.
-Yedi yermi dört hayvan leşi gibi zıbarmaktan başka bi işe yaramıyorsun.Bak arkadaşlarına kimisi hoca oldu kimisi örgetmen oldu.Atanmayı bekleyenlerde çalışıp ailelerine katkıda bulunuyorlar.(dedi) Onca hakarete rağmen uyanmadımı görünce içinde biriktirdiği kin ve öfkeyi tüm nefretiyle üzerima kustu... -tffiiii utanmazsın sen utanmaz sende şukadarcık gurur olsaydı bi saniye bile durmaz gidip bi işe bakardın.Ama nerdeee...
-Tamam kahvaltıyı hazırla geliyorum.(dedim bıkkın bir ses tonuyla)
-Kahvaltııı bide kahvaltı istiyorsun haa zıkkımın dibini yee(dedi tükürürcesine)
-Tamam zıkkımın dibinede razıyım sen yeterki bişeyler hazırla.(dedim pişkin pişkin sırıtırken)
Cevap vermek yerine önce tekme attı daha sonrada altımdaki mindeli çekip ters yüz etti beni.
Elimi başımın üzerine siper edip kapıya doğru koştum.
Başımın sağ yanından meçhul bir cisim uçtu.
Teleşla ayakkabılarımı giymeye çalışırken ayağım takıldı merdivenlerden aşağı doğru top gibi sekek seke yuvarlandım.
Son basamakta doğrulup dış kapıya doğru sendeleye sendeleye yürüdüm... Annemin attığı terlik sağ kulağımı sıyırıp dış kapıya çarptı.
İkinciside terliğin geldiği kaynağı merak edip arkama baktığım sırada yüzüme çarptı.
Can havliyle kapıya doğru koşarken atılan terliklerden biri ayağıma ikinciside sırtıma isabet etti.
(bu kadının kaç eli var allahım demekten alıkoyamadım kendimi. :) ) Dışarı çıkınca ayakkabımın diğer tekini istedim. Cevap gelmedi... İsteğimi daha yüksek bir sesle dile getirince ayakkabı geldi.
Ayakkabıyı giydikten sonra pantolonumu istedim Bu sefer cevap pantolondan önce geldi.
-Kara yerin dibine girmeyesice napacan pantolonu.
-Pantolonun terzilik işi var gönderde bi baktırayım.
-Paran varmı.
-Var ama terziye verecek param yok
-Nasıl var ama yok
-İki milyonum var onunlada atıştırmalık bişeyler alacam
-eee
-ne ee sii
-Terzinin parasını nerden bulacan dedim
-Nasıl nerden bulacam.Sen ne güne duruyorsun...
-Benden paramara isteme sana zırnık bile vermem
-Altı üstü üç milyon verecen.bikaç kuruş için ele muhtaç etme beni...
-Onu sabah akşam eşşek ölüsü gibi yatmadan önce düşünecektin... Git sağda solda rezil olda aklın başına gelsın... Dedi pantolonu balkondan yüzüme doğru fırlatırken.
-Bari bi poşet verseydin.Terziye gidinceye kadar sırıl sıklam olur bu... Cevap.... Cevabı beklerken poşet geldi. -Gocuğu niye gönderdin -.........
-Gocuğu niye gönderdin dedim
-Dışarısı soğuk evladım sıkı giyinmelisin bu aralar.
-Niye umrundamıki.
-O ne biçim laf tabiki umursuyorum seni evladım. Benim için hepiniz aynısınız.Ben sizin geleceğiniz için didinip duruyorum.Yarın evlenip bi yuva kurduğunuz zaman kanı beş para etmeyen insanlara muhtaç olmayasınız diye çalışın meslek sahibi olun diyorum...
-Hee umursuyorsun umursuyorsun hemde nasıl umursuyorsun(dedim alaylı alaylı başımı sallarken) Kocuğu giyip pantolonu poşete koyduktan sonra nenemin yanına gittim.
Nenem beni görünce yüzü aydınlandı kalkıp bir anne şefkatiyle kucakladı beni...
-Beni evden kovdular nene (dedim hüzünlü bir ses tonuyla)
-Kim kovdu seni (dedi sinirle solurken)
-Annem kovdu.Bi iş bulmayıncaya kadar bu eve adımını atamazsın dedi...
-Ben onu sana kurban ederim yavrum. Sen yukarı çık eger sesi çıkarsa beni çağır.(dedi bastonunu yukarıya doğru hararetle savururken) -Bunca hakaretten sonra onlar istesede yukarı çıkmam bidaha (dedim)
-İstesende istemesende gideceksin ane kurban. Onlar senin ailen yeri gelir hep birlikte gülersiniz ağlarsınız.Yeri gelir hüzünlenirsiniz kederlenirsiniz. Yeri gelir kavga edersiniz barışırsınız. Yeri gelir dünyanın sonu gelmez zorluklarına sıkıntılarına hep birlikte göğüs gerersiniz...
Aile çınar ağacı gibidir ane kurban.Ağacı besleyen kök annedir.
Ağacı yağmura rüzgar fırtınaya ve tipıye karşı koruyan gövdede babadır.
Ağacın dalları ve yapraklarıda evlattır.
Yani demem oki evladım ağaç kök gövde ve dalları olmadan ağaç olamaz.
Gövde köksüz dallar ve yapraklarda gövdesiz idare edemez.Bunların üçüde bütündür biri olmazsa diğerleride olmaz...
-hmmm tabi tabi oyledir(dedim anlamış gibi başımı sallaken) ...........
-Para varmı nene
-Ne kadar lazım
-Beş milyon lazım.Bi iş bulursam fazlasıyle veririm
-Geçen seferde aynı şeyleri söyledin ama bi kuruş vermedin
-Nekadar almıştım
-Beş milyon
-Tamam sen ver,beş milyonda fazladan veririm
-Toplam ne kadar vereceksin
-On milyon
-Hadi ordan onbeş milyon vereceksin Yaşlandım ama bunamadım daha (dedi olmayan dişlerini teşhir ede ede sırıtırken)
-Vay vay vay düşündüğümdende uyanık çıktın sen. Valla korkulur senden.
İğneyle eteğine düğümlediği cüzdanı çıkarıp içindeki beşlik onluk yirmilik ellilik banknotları saymaya başlayınca gözlerim kamaştı,ağzım sulandı;önüne ciger atılmış bir kedi gibi.
Paralara öyle baktığımı görünce saymayı bıraktı destenin içinden beş milyon çıkarıp bana verdi.
-Bu beş milyon değilki nene (dedim sinsi sinsi sırıtırken)
-Ne kadar ya
-Yirmi milyon.Siyahları yirmi yeşilleride beş milyon. Yeşil olanından vermen gerekiyor.
-Kusura bakma evladım yanlışlık olmuş dedi cüzdanından yeşil bir banknot çıkarıp uzatırken.
Parayı almak için uzandığımda hiç ummadığım bir hareket yaptı
-n.h beş milyon(dedi bastonuyla üzerime doğru uçarken)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avarenin Anıları
AdventureAcının ve yokluğun yok olduğu o güzel dünya sadece sana aittir. Orda efendi sensin.Canlı cansız tüm varlıkların tek amacı sana hizmet etmektir.... Orda efendi sensin.Senin varlığın onların varlığı,senin yokluğunda onların yokluğudur... Senin zihnind...