ALİ ATA BAK... EMEL EVE GEL OYA OKULA KOŞ KOŞ ÖMER KOŞ
Hecelere ayrılmış küçük fişler öğretmenimiz heceliyor ardından bizde tekrarlıyorduk...
Oyaaa okulaaa koooş...
Örtülü narin hassas bir okadarda güzel bayan bir öğretmenimiz vardı hepimiz onu çok severdik...(Örtüsünden dolayı birkaç hafta ikaz edilmiş daha sonrada görevine son verilmişti... )
Ne mutlu Allahın ayetlerini dünyalık menfaatler uğruna ayakları altında ezip çiğnemeyi reddeden şu asil vede gururlu kadına...
Değerli öğretmenimiz okuldan ayrılırken hepimiz ağlamıştık.
Daha geçen gün kendisinden dayak yiyen Halil bile ağlamıştı.
Evet ağlamıştı hemde hüngür hüngür...
Değerli öğretmenimizi hiç yalnız bırakmazdık.Onu hafta sonları ziyaret eder teselli etmeye çalışırdık... Kendisini ziyarete gittiğimizin ilk günü (yaklaşık elli kişi vardık)bizi karşısında görünce tiz vede gür bir çığlık atmış çığlığın etkisiyle çok korkmuş kendimizi zar zor dışarı atmıştık...
(seni çok seviyoruz Semra öğretmen.Örtün için katlandığın bunca eza ve cefanın karşılığını onun huzurunda kat ve kat alırsın inş...
Seni hiçbir zaman unutmayacağız. Sonsuza dek kalbimizde yer alacaksın. Günler aylar seneler hatta sonsuzluk bile sana duyduğumuz bu sevgiyi eskitemeyecek.Seni sonsuza dek seveceğiz fedakar vede gururlu Semra öğretmenimiz...)
Aklıma hatırladıkca yüreğimi burkan küçük ama büyük çok büyük bir anım geldi burada anlatamadan
geçemeyeceğim...
Karne almadan bir gün önce okulda veda partisi düzenlenirdi.
Anneler çocuklarına elmalı,çilekli,muzlu,kivili adını bile bilemediğim binbir çeşit pasta çeşidi hazırlarlardı.
O gün annem bana hiçbir şey hazırlamamıştı.Elime bir kaçtane bayram pastası sıkıştırıp öyle göndermişti okula....
İnsanlar görmesin diye kuru pastaları siyah bir poşete sarmış öyle gitmiştim okula...
Bayram pastasını bilirsiniz 3 katlı daireden bir insanın kafasına atsanız tuğla etkisi yapar adamın kafasını ortadan ikiye biçe bilirdi.
Evet bayram pastası öyle bir şeydi işte...
Pastaları masanın altına saklamış bir türlü çıkarmaya cesaret edemiyordum...
insanların benimle alay etmesini istemiyordum...(çocuktum ama benimde duygularım vardı alay konusu olursam kahrımdan düşüp öle bilirdim orda ...)
-Yunus
-Efendim
- Sen bişey getirmedinmi
-Ben be...
-Evet
-Benim tatlı şeylerle aram ii değil.
Hem tatlı şeyler insanların dişlerini çürütmekten başka bir işe yaramıyor...
Nenemde zamanında çok şeker yermiş.O yüzden hiç dişi kalmamış. Kimse dişlerinin dökülmesini istemez değimli yani...(çocukça bir bahane işte )
-hayır olmaz kardeşim olmaz burada oturup ağzımıza bakmana gönlüm el vermez.
Dedikten sonra sınıftakilere dönüp
-Arkadaşlaaar bir dakika beni dinlermisiniz dedi
Herkes susup sesin geldiği tarafa kulak kabarttı.
-yunus arkadaşınız burada oturup sizi seyrederken bişeyler atıştırmaya gönlünüz nasıl razı ola biliyor o o burada oturmuş sizi izlerken nasıl nasıl...(çocuğun sözü yarıda kalmıştı) İNSANLAR SIRAYA GİRMİŞ BANA BİR ŞEYLER VERE BİLMEK İÇİN İTİŞİP KAKIŞIYORDU...PASTASINI BENİMLE PAYLAŞMAK İÇİN ONCA ZAHMETE KATLANAN DEĞERLİ DOSTLARIMA ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.ONLARI VEDE O GÜN YAŞANANLARI HİÇ BİR ZAMAN UNUTMAYACAĞIM...BEN UNUTSAM DAHİ MAZİ UNUTMAYACAK...İFTİRA 2(Ali Sarı)
Yeni öğretmenimiz erkekti...
Bizi Semra öğretmen kadar sevmiyordu.
Bizde onu Semra öğretmeni sevdiğimiz kadar sevmiyorduk.
Ona karşı duyduğumuz sevgi Semra öğretmene duyduğumz sevginin dörtte biri kadar bile değildi.
Sözün kısası yeni öğretmeni hiç sevmemiştik...
Sert bir tekme (o kadar sert vurmuştuki kapı duvara çarpıp kapanmış tekrar açılıp duvara çarpmıştı)
Gelen müdürdü yüzü domatez gibi kızarmış kulaklarından duman çıkıyordu...
-Yunus Sağır kim!!!
-Benim hocam
-Yanıma gel
-Buyrun hocam
-Senmi kırdın
-Neyi
-Blöf yama laaannn ......
-Neyden bahsettiğinizi bile bilmiyorum hocam yemin ederim
-Demek bilmiyorsun haaa ben seni konuşturmasını bilirim...(arada iğrenç küfürler savuruyordu)
Sağ kulağımın altına yediğim sert darbenin etkisiyle önce sendelemiş daha sonrada kara tahtaya çarpmıştım...
Zilmi çalıyordu hayır hayır bu ses kafamın içinden geliyordu.
Teneffüs zilini anımsatan tiz bir ses. En az 2 dakika bu sesi duymuştum.
Vuruyor vuruyor vurdukça vuruyordu. Yüzümü hissetmiyordum artık...
Küçük,zayıf vede savunmasız bir çocuk daha ne kadar dayana bilirdiki...
Düştükçe kalkıyor düştükçe tekrar tekrar kalkıyor bir dağ misali göğüs geriyordum tağutun zulmüne... Yorulmuş,nefes nefese kalmıştı. Boğazlanmış öküz gibi zar zor nefes alıyordu...
-Bak yunusçuğum ben senin düşündüğün gibi bir insan değilim. Benimde bir kalbim var benimde bir vicdanım var insanları dövmek hoşumamı gidiyor sanıyorsun...
Hadi gel Doğruyu söyle yalanında ısrar ederek biyerlere varamazsın... Lavabo taşını ben kırdım de...
-H h hayır hocam ben kırmadım. Yemin ederim ben kırmadım...(Konuşurken dudaklarım titriyordu.Sadece dudaklarım değil tüm vücudum tir tir titriyordu....
-Yalan söyleme laaan sana doğruyu söyle diyoruuuum...
Ben kırdım demeyinceye kadar dayak yiyeceksin.
Hadiii konuuuuş köppeğin....
-Ben kırmadım!!!
-Demek öyleeee alll köpek alll sağlam kemik kalmayıncaya dek dövecem seni al aall alll...
Öğretmenler araya girmiş beni kudurmuş köpeğin elinden alıp bir köşeye çekmişlerdi...
-Bak yunus hepimiz senin kırmadığını biliyoruz.
Ama en azından kimin kırdığını biliyorsun değimli.
Hadi ısrar etme kimin kırdığını söylede müdür beyide bunalıma sokma...
-Hocam benim hiçbir şeyden haberim yokk. Lavabo taşının kırıldığını bile sizden duydum. Lütfen inanın bana... Müdür kudurmuş köpekler gibi ağzından salyalar akıta akıta bağırıyordu.
-Söyleyeceksin lann kimin kırdığını söyleyeceksin!!!
Birilerine iftira atmalıydım.Tek kurtuluşum buydu. Küçük,zayıf vede miskin bir kız çocuğunu hedef almıştım...
-Tamam söyleyecem hocam
-Haaa şöyleee söyle bakalım kim kırdı -Hayriye kırdı hocam...Evet o kırdı... Hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı kız avazı çıktığı kadar bağırıyor,kırmadığını ispatlamak için yeminler savuruyor,hüngür hüngür ağlıyordu...
Kızın yakasından çeke çeke odasına götürmüş 20 ila 25 dakika zarfınca sorguya çekmiş onuda konuşturmuştu...
O da abisinin kırdığını söylemişti... Sözü daha fazla uzatmanın bir anlamı yok...
Kızın ağabeyini'de bir müddet sorguya çekmiş nihayetinde çocuk lavabo taşını kırdığını itiraf etmişti... YAKLAŞIK BEŞ YIL SONRA NEDEN BEŞ YIL BEKLEDİ BENDE BİLEMİYORUM OKULUN BAHÇESİNDE NAMAZ KILARKEN YAŞLI GÖZLERLE BENİ SEYRETMİŞ,NAMAZ BİTTİKTEN SONRA YANIMA GELMİŞ ABİSİ ADINA BENDEN ÖZÜR DİLEMİŞTİ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avarenin Anıları
AdventureAcının ve yokluğun yok olduğu o güzel dünya sadece sana aittir. Orda efendi sensin.Canlı cansız tüm varlıkların tek amacı sana hizmet etmektir.... Orda efendi sensin.Senin varlığın onların varlığı,senin yokluğunda onların yokluğudur... Senin zihnind...