Kızgın Fil

16 2 0
                                    

Fakir ama mutlu insanlardık.
Mutluluğu parayla değil hayallerimizle satın almış fakir ama zengin insanlardık.
(Hayaller dünyasında imkansıza yer yoktur orda filler dahi uçar.)

-Hocam müzakere yapalımmı(o sıralar izzi okuyordum izziyi bitirinceye kadar tam 4 tane izzi kitabı yırtmıştım...)
-.....(deliler gibi sallanıyor bişeyler mırıldanıyordu)
-Hocam,hocaaaam,hocaaa
-Git başımdaaaan
-hocam sizden başka hiç kimse bu dersi anlatamıyor...
-.....(bildiklerini benimle paylaşmak istemiyordu)
-Hadiii derse geç kaldım ders almam gerekiyor
-Sana git dedim... (Keşke uyarıları dikkate alıp gitseydim ama öyle yapmadım onun kitabını kapatıp yerine kendi kitabımı koydum)
Koca adam deliye dönmüş gözlerinden ateş püskürüyordu...
Sağlı sollu iki sille esrar etkisi yapmış serseme çevirmişti beni.(dünya başımda dönüyordu)
Vuruyor vuruyor deliler gibi vuruyordu bana.
Enseden yediğim bir darbeyle duvara çarpmış yere yığılmıştım...
Son anda eyüp hoca imdadıma yetişmiş elimden tuttuğu gibi banyoya atmıştı beni...
-kapıyı kapaaaat sana kapıyı kilitle diyorum... çabuk ol o geliyooor.... Ayağımın altındaki zeminin titreiğini hissede biliyordum.
Gümm gümm gümm. Attığı her adım dünyayı sarsıp titrete bilecek güçteydi...
KIZGIN BİR FİL GİBİ KOŞUYOR ÖNÜNE ÇIKAN HERŞEYİ BOVLİNG TOPU GİBİ YIKIP GEÇİYORDU....
-Rahat bırak ulenn çocuğu kahverengiye çalan sarımtırak gömleği ona kaplanımsı bir hava veriyordu...MUSTAFA ŞAHİN NAMI DİĞER TATAR RAMAZAN NAMI DİĞER SARI ÇİYAN...
Kaplanımsı bir çeviklikle kızgın filin üzerine atılmış.Kısa süreli bir boğuşmadan sonra ceketini koca damın yüzüne atıp ayaklarına çelmeyi takınca koca fil önce sendelemiş daha sonra calut gibi yüzüstü yere kapaklanmıştı...(güüümm büyük bir deprem olmuş yer yerinden oynamıştı)
Tabii geçmiş böyle yaşanmadı sahneyi geri alıyor ve tekrar başa dönüyoruz... -Rahat bırak ulen çocuğu
Kısa süreli bir boğuşmadan sonra cıııırrttt gömleği baştan aşağı yırtılmıştı..
-Arkadaş bırak yaav daha dün almıştım bu gömleği ne haliniz varsa görün... deyip çıkmıştı işin içinden... Fakirdi ama marka giyinmeyi severdi. Hafta sonları hamallık yapar,medresede kaçak tezgah kurar, öğrencilere bişeyler satmak için binbir zahmete katlanırdı...
Söylediğim gibi fakir ama gururluydu. Onun giydiği bir gömleği alabilmemiz için aylarca yemeden içmeden harçlığımızdan kesmemiz gerekirdi...
Değerli kardeşim şu an öğretmenlik yapıyor.
Aynı gömlekten yüz tane ala bilecek kadar zengin fakat oda mutluluğun vede dostluğun parayla satın alınamayacak kadar değerli bir şey olduğunu biliyor,benim bildiğimden çok daha ii biliyor...
Şuan alacağı yüz tane gömleğin kendisini o gün aldığı bir gömlek kadar mutlu edemeyeceğinide biliyor çünkü oda bizim gibi medreseli....
Bir kaç kuruş fazladan harçlık alırdık onlarda cüzdan olmadığından dolayı wcnin deliğine dökülürdü.
Bir cüzdan ala bilecek kadar harçlığım olmamıştı hiç.
Dediğim gibi fakirdik ama mutluyduk mutluluğun parayla satın alınamayacağını hepimiz çok ii biliyorduk.
Bazen kendime bile anlatmaya çekindiğim şeyler var bırakın onlarda bende kalsın...(siz değil sizi hakir gören insanlar utansın)
Şahini atlatan koca adamın karşısına bu seferde Hasan A.B.D çıkmıştı.
Bir orduyu bile zaptedebilecek kuvvete sahipti iki kişiyi aynı anda yere sere bilecek kusursuz bir güçç...
Kısa süren bir arbededen sonra onuda diskalifiye etmeyi başarmıştı koca adam...
Üzerime uçarcasına geliyordu fakat bir güç kapıyı kapatmamı engelliyordu...
Kapının arkasına saklanmış onu bekliyordum geleceği varsa göreceğide vardı elbet...
Önce koca bir dağı anımsatan göbeği bir kaç dakika sonrada başı girmişti içeri.
Bakışları avını süzmekte olan bir kaplanın bakışlarıyla aynıydı tabi av bendim...
Sağ göze hızla inen sert bir darbe...
Darbenin şiddetiyle banyonun kaygan zemininde bir sağa bir sola sendelemiş ve nihayetinde büyük bir gürültü kopmuştu.
Koca adam yerde debeliniyor darbe üstüne darbe alıyordu(karınca file karşı)
Vücudunu kaplayan derin yağ tabakası acıyı hiissetmesini engelliyordu...
Yeniden doğrulmuş üzerime doğru geliyordu.
Tüm yaptıklarım onu daha fazla sinirlendirmekten başka bir işe yaramamıştı.
Yumruğu sağ çenemin altında patlayınca ayaklarım yerden kesilmiş bir süre havada asılı kaldıktan sonra kalorifere çarpıp yüzüstü yere kapaklanmıştım...
(Kafam mermere çarpmış kısa süreli bir baygınlık geçirmişim.O haldeyken bile vurmaya devam etmiş)
Hiç acı hissetmiyordum çünkü evet çünkü ölüler acı hissetmez....

Bir Avarenin AnılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin