4.BÖLÜM
Gözlerimi yavaşça araladım.Hastane kokusu ve hastane ışıkları...
Geçmişe mi gitmiştim? Yeniden o günlere? O günlere gittiysem amcam neden gelmiyordu? Veya polis? Bana yapılanlar neden sormuyorlardı?
"Hey anne uyandı." Evet, ne mutlu bana yine şimdi ki zamandaydım.Ne güzel (!)
"Ah, Liz? Tatlım iyi misin? Şükürler olsun." Pattie ayaklanıp yanıma geçti.Elimi tuttu.Ona iyiyim diyemediğim için gülümsemeye çalışıp kafa salladım.
"Çok iyi anne, bu evlatlık hep böyle mi yapacak? Sürekli bayılacak filan mı?" Tepemde duran Justin'e bakmadan, yüzümü Pattie'dan çevirip mahçup bir şekilde onların olmadığı tarafa çevirdim.
"Seninle konuşabilirmiyiz bay Bieber!" Pattie, sert bir şekilde Justin'e seslendi.
"Olur anne konuş." Pattie'nin aksine sesi oldukça sakindi.
"Dışarıda!" Pattie'nin yataktan kalkmasını hissettiğimde, elimi bırakıp arnımdan öpmesinide hissettim.
"Sen burada kal Liz, biz hemen döneceğiz.Birazdan taburcu işlemlerin hallolunacak." ona kafamı sallayıp gülümsedi.Saçımı geriye atıp, kapıdan Justin gibi çıktı.Onların arkasından baktım.Pattie, Justin'e bağrıyordu.Seslerini duyuyordum.Justin'e bana evlatlık dediği için kızıyordu.Justin aldırmadan arada telefonuna baıyor ve 'of' luyordu.
"Anne, o kızı almamalıydık.Başımıza bela oldu.Seksi değil, güzel değil, TANRIM KONUŞMUYOR BİLE!!" Bunları duyduktan sonra kafamı diğer tarafa çevirip ağlamaya başladım.Onlarda beni istemiyordu işte.Herkes'e geldiği gibi iticiydim ve iğrençtim.Göz yaşlarım yastığı ıslatırken odaya Pattie girdi.Onun geldiğin duymamla, serumlu olmayan elim ile göz yaşlarımı sildim.
Pattie hızla yanıma geldi.
"Tanrım, Liz ne oldu?" ona cevap vermeden kapıda telefonu ile konuşan Justin'e baktım.Durumu anlamış olacak ki başını yere eğdi.
"Bak liz, Justin böyledir.Ünlü olduğundan bellidir herşeyi elde ediyor.Ukala olmaya başladı ve fazla bencil.Onun adına üzgünüm.Ama ben seni çok seviyorum ve seni asla geri o cehenneme yollamayacağım.Justin ne derse desin.Onun tek düşündüğü Selena.O kızında Justin'i sevdiği içinde çıktığı söylenemez." göz yaşlarımı eli ile sildi.Onun son söylediği cümleye kıkırdadım.
"Evet tatlım böyle ol.Sana gülmek daha çok yakışıyor." Ayaklandı ve benide yatakta oturur biçime getirdi.
"Şimdi, buradan taburcu oluyoruz ve seninle bir piskolağa gideceğiz.İsteyerek konuşmadığını biliyorum ve bunu çözeceğim tatlım." sırıttı.Bende kafa salladım.
"Şimdi hemşireyi çağırayımda şu serumu çıkartsın." Kafamı yeniden sallayıp gülümsedim.
***
Yol boyunca konuşmamıştık.Justin sürekli telefonla uğraşıyor, arada birileriyle konuşuyordu.Pattie ise benim gibi Cam'dan dışarıyı seyredip, geçtiğimiz yerlerde anısı olduysa anılarını anlatıyordu.
Araba durduğunda Psikolağa geldiğimizi anlamıştım.Yavaşça arabanın kapısı açıldı ve arabadan indik.Justin homurdanarak en son indi.Aslında o gelmeyecekti ama Pattie uzun bir konuşma yaptıktan sonra fikirler değişti.
"Tanrım, çok güzel.Oldu birde Rehab'a gidelim." telefonunu cebine sıkıştırıp, etrafı gözetledi.
"ÜNLÜ BAY BİEBER PİSİKOLOG'TA!!" Elleri ile dikdörtgen bir hayali manşet oluştu.
"İyi manşet Justin, şarkıcı olmasaydın iyi bir gazeteci olurdun." Pattie'nın bu sözünden sonra kıkırdadım.Justin bir kaç homurtu yaptıktan sonra içeri girdik.İçerisi oldukça sessiz ve huzu vericiydi.Kapılarda isimler yazılıydı.Pattie burayı bilmişcesine durmaksızın ilerliyordu.En son odada durdu ve kapıyı tıklattı.İçeriden 'Gel' sesi duyulduğunda içeri girdik.