İnsan kaderini kendisi çizer. Bunu hep derim. Hayatım boyunca bir sürü insanlar tanıdım ve gördüm her biri sizden daha önemli olduğunu düşünüyor, oysa bana göre tüm insanlar önemli. İşte size şimdi hayat hikayemi anlatıyorum.
O büyük Londra'nın sisli havasında 18 Ağustos 1982 günü dünyaya geldim. Çarşamba günüymüş. İlk eşimden ayrıldığım günde Çarşambaydı. Tüm arkadaşlarım benle dalga geçer gibi; neden ayrıldınız? Siz Vanilya ve Çikolata gibiydiniz. Sanırım uyumlusunuz yerine bunu söylemeleri hoşuna gidiyor gibi. İlk eşim Afrikalı olup İngiltere'ye geldiği ilk gün birbirimize aşık olmuştuk. Bana Afrikayı anlatır bende ona yaşadığım yeri. Güzel bir uyum sağlamıştık derken, bana bir soru sordu; çocukları sever misin? Bende ona evet küçüklüğümden beri hayalim anne olmaktı dedim. İlk başta yüzünü astı fakat sonra gülümseye başladı ve çocuk istemediğini o gün anlamalıydım. Birkaç yıl beraber görüşmeye başladık ve evlendik, evlendiğim günden tam 102 gün sonra bana sınır koymaya başladı. Ailen ile görüşmeyeceksin, ailenin yanına gitmeyeceksin, sen bana aitsin, ben seninim ve sürekli sanki malıymışım gibi cümleler kurdu. Oysa bahanesi başkaydı onun. Aileme para yardımı ediyordum biz 4 kardeştik ve aileyi tutan bendim, babam hastaydı annem ise zor durumdaydı ve kardeşlerim ise kendini düşünüp durup meşguldüler veya kendi hallerindeler. Eşim bunu bahane olarak kullandı ve bir trafik kazasında vefat etti. Utanç vericiydi hemde tüm arkadaşlarım, ailem ve herkes dul olduğumu öğrenip bana acıma numarası yapacaklardı, hatta yaptılar da. Ben kendimi işe verdim, çünkü para kazanmak her şeyden daha önemliydi. Burada kendimi beğeniyor gibi gözükebilirim oysa tek amacım eşimin o kadarda iyi olmadığını kanıtlamaktı.
Ailemden ve tüm arkadaşlarımdan uzak durdum, yas tutma bahanesiyle Amerika'ya gittim. Orada birisiyle tanıştım mavi gözlü ve bebek gibi suratlı olan ileride yeni eşimi buldum. Önceki eşim gibi değildi bu çok iyimserdi, bana her gün hediye alır, bir yerlere götürür ve her günüm onunla geçerdi. Evlendikten sonra değişti. Erkekler neden evlendikten sonra değişiyor? Bir türlü anlayamıyorum.Çocukları sevdiğim için ondan çocuk yapmak istedim oysa bana kısır olduğunu söyledi. Önceki istemiyordu şimdiki ise kısırdı. Üstelemedim ve ona evlatlık alırız dedim. Bunu dedikten sonra artık benden uzaklaşmaya çalıştı hem yatakta hemde gündelik hayatımdan. Ve başka kadınlara gitmeye başlamıştı ve beni terk ettiği gün erkeklere güvenim yıkılmıştı. O günden sonra kendimi toparlamak adına yalnız, terkedilmiş, kimsesiz ve küçük çocuklara yardım etmeye başlamıştım, bunu ise alışkanlık haline getirmeye çalıştım.
Yeni arkadaşlar, yeni kişiler, yeni davalar ve başka insanlar. Hayat sadece benden ibaret değildi ya. Bir kaç hafta sonra yeni bir iş almıştım Harrison White isimli bir adam ve cinayetten yargılanıyor hemen beni atamışlar son cinayet davasında hakimle kavga etmişken bu yeni davayı hiç istemedim. Harrison White'ın kalmış otele gidene kadar davayı sürdürüyordum fakat orada güzel bir İtalyan kadına yardıma edene kadar. İşte en iyi dostum, en iyi arkadaşım Maria De Palma ile tanışmıştım. Hayat hikayesi çok üzücü ve dramatikti, fakat o gerçekten iyi bir insan. Ve bazen düşünüyordum, gerçekten onu hak ediyor muydum diye soruyordum kendime...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annabel Moore
Non-Fiction18 Ağustos 1982 yılında İngiltere'de doğdu. Annesi İrlandalı babası ise İngiliz'di. İyi bir çocukluk geçiren bu kadın ilk evliliğinden ayrılıp, ikinci evliliğinde ise ihanete uğradı. Avukat olan Annabel yardımsever kişiliğiyle çok sevilen ve sürekli...