Çok uzun bir süre düşünüp karar verdim psikologum demişti eğer pişman isem bu pişmanlığı göstermem gerekirdi bu yüzden Maria'nın evine kadar gittim ve kapıyı çaldım.
Maria ise açar açmaz; Ne işin var burada?
Ben; Bir hoş geldin demek yok mu?
Maria; Niye geldin buraya Annabel?
Ben; Lütfen sana yalvarırım! Artık bu olanları unutamaz mıyız? Ne kadar üzgün olduğumu görmüyor musun? Çabalıyorum, gerçekten çabalıyorum ama sen hiç çaba göstermiyorsun.
Maria; Sana söyledim, artık seni istemiyorum. Benle uğraştın, birçok kez kalbimi kırdın ve ihanet ettin bana Annabel. Nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabilirim?
Ben; Ben bir insanım. Sende öyle. İnsanlar hata yapar Maria. Ben senin ilk arkadaşınım, ilkler özel olmaz mı? Nasıl bu kadar beni silip kenara atabiliyorsun?
Maria; Seni kenara atmıyorum. Seni hayatımdan çıkarıyorum. Yaptığın şeyler bana zarar verdi, ailem beni dışlamıştı bide üvey ailem çıktı onlar da beni dışladı tek dışlamayan ise sen vardın fakat nasıl bir oyuncuysan oyununu oynadın. İşte buradayım, sen oyunu kazanamadın ama Annabel hemde kaybettin. Sadece oyunu değil, beni de. Bu sindirilecek kolay bir şey değil. Bu çabucak unutulacak ve hiçbir şey olmamış gibi devam edilecek bir düşüş değil, evet sen beni düşürdün Annabel. Ben tek ayak ile yürürken çember attın bana. Nedeni ne olursa olsun, bana söyleyebilirdin sen ise söylememeyi seçip bana sahte bir arkadaş oldun. Ben nankör değilim, her şey için teşekkür ederim. Fakat artık bir daha seni görmek istemiyorum. Üzgünüm...
Ben; Eğer sana söyleseydim bana yardım edebilecek miydin? Ne yaptığımın farkındaydım, fakat sana ihanet etmedim sadece seni daha da üzmemek için söylemedim. Başta seni tanımıyordum, çok saf görünüyordun ama bana kendini gösterdin Maria. Bu yüzden gittiğim yoldan geri döndüm. Neden bunun farkında değilsin? Başta evet, birçok şeyler yaptım ama sonrasında bunu telafi etmedim mi? Ettim. Nankör değilsin ama inkar ediyorsun. Ben senin ne kadar güçlü olduğunu gördüm ve bunu sana göstermek için çabaladım sen ise başta bunu görmüyordun. Gerçekten hislerden mi konuşmak istiyorsun? Herkes seni hiç gibi görürken, ben seni hiç olarak görmedim. Ben her zaman çabalayan birisiyim Maria. Ailem için çabaladım, evet seni kullandım hatta aile karmaşıklığına da girdim. Ama devam edebilirdim seni o otelde yalnız bırakabilirdim, fakat bırakmadım öyle değil mi? Hayat zor Maria. İnsanlar bazen istemediği halde, istemediği şeyleri yapmak zorunda kalıyor. Bunu sen daha iyi biliyorsun. Böyle davranmak çözüm değil, lütfen Maria.
Maria; Zamana ihtiyacım var bu yüzden Londra'yı da birkaç yıllığına terk ediyorum. Amerika'ya gideceğim. Kızım da orada okuyacak. Sana hayatında başarılar dilerim, Annabel.
Bana kapıyı yüzüme çarparak kapattı ve ben ise evime doğru giderken gözlerimden yaşların aktığını hissediyordum, gözyaşlarım yere düşerken pişmanlığın ve üzüntünün bir faydası yoktu. Bu yüzden eve gidip dakikalar boyunca duşun altında düşünüp durdum ve canım yemek bile istemiyordu. Maria'nın hayatı çok güzel gidiyor ve ben ise avukat olmama rağmen, davalar umurumda değildi. Hüzün vardı.
Ancak,
Bu hüzünüm beni yolda görmüş olup, psikologum evime doğru takip edene kadar sürmüştü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annabel Moore
Non-Fiction18 Ağustos 1982 yılında İngiltere'de doğdu. Annesi İrlandalı babası ise İngiliz'di. İyi bir çocukluk geçiren bu kadın ilk evliliğinden ayrılıp, ikinci evliliğinde ise ihanete uğradı. Avukat olan Annabel yardımsever kişiliğiyle çok sevilen ve sürekli...