Yağmurlu bir gün mahkemeye doğru gidiyordum, genelde avukatların arabası olur fakat benim yoktu, çünkü ben daha çok yürümeyi seven tiplerdenim. Avukat arkadaşlarım bu konu hakkında şaşırmışlardı, fakat ben böyleydim yani onların şaşırması ve üzülmesi hiçbir zaman umurumda değildi. Korkusuz bir şekilde ıslak ıslak hakimin karşısına çıkarken, bir davalı benim hakkımda kötü cümleler söylüyordu.
'Şuna da bak, yağmuru getirmiş. Başka bir şey daha getirseydi ya mesela dürüstlüğünü.'
Bu cümle halen günlüğümde yazılı... Belki benden nefret ediyor olabilir, ama tanımadan bir insandan nefret edemezsin. İşim gereği dürüstlük konusunda çok seçici davranıyordum ama ben iyi bir insanım. Haksızlığa veya adaletsizliğe gelemem ama bazı konularda bunlar aklıma bile gelmiyor, sonuçta aziz falan değildim ya. Sevdiklerim için her şeyi yapardım, yalan söylemeyi bile.
Bu konu hakkında Maria çok gülmüştü ve bana her zaman dediği sözü hiç unutmam.
'Sen kimse gibi değilsin Annabel, fakat herkes senin gibi de.' İlk kez duyduğumda anlamamıştım, fakat demek istediği bende herkes gibi aynıydım, özünde insandım. Beni tanıyordu. Beni biliyordu.
Avukat olmadan önce de insanlar her zaman tanımadan beni yargılıyordu bu duruma karşılık hep anneme giderdim, babama gitmezdim çünkü o çok sert bir adamdı, onu örnek alırdım. Sert olmalıydım. Fakat ne kadar sert olursanız olun, yine de bir insanın zayıflığını iyi buluyorlar, hem tanımadığın bir insana hakaret ve kötü söz etsen bile ne faydası olacaktı ki. Her neyse...
O yağmurlu gün Maria beni evine davet etmişti eve gelir gelmez kocası Kevin sesini yükseltip bağırıyordu baya sinirliydi;
Kevin; Sana demedim mi bu konuyu açmayacaksın diye, neden beni sinirlendiriyorsun?
Maria; Konuyu şuan sen açıyorsun, ben sadece olanları anlatıyorum.
Ben; Sakin olun, eğer kavga edecekseniz ben gidiyorum.
Maria; Dur Annabel, yine her zamanki gibi yanlış anladı, bunu onun huyu.
Kevin; Sana her zaman şunu diyorum, benim annem ve babam hakkında kimsenin yanında konuşmayacaksın, tamam diyorsun fakat yine de unutuyorsun.
Maria; Of ne olmuş konuştuysam, al Annabel'da duysun.
Ben; Eğer Kevin kimsenin duymamasını istiyorsa bende duymak istemiyorum.
Maria; Hemen de onun tarafını tut fakat bu bildiğin bir şey zaten.
Kevin; Ona da mı söyledin? Bravo sana. (Alkışlar)
Maria; Bak hayatım, sinirlenmene gerektirecek bir şey yok, annen ile baban kendilerine üçüncü bir seks partneri bulmuşlar o kadar. Neden bu o kadar zoruna gidiyor ki?
Kevin; Çünkü bu çok garip bir şey, annem ve babam bide diğer kadın. Diğer kadını tanımıyorsunuz o yüzden böyle konuşuyorsunuz.
Ben ve Maria aynı anda; Kim?
Kevin; Bir zamanlar aşık olduğum sınıf öğretmenim.
Maria; Olgun bayanlardan hoşlandığını bilmiyordum.
Kevin; O zamanlar genç gözüküyordu, yani çok bakımlıydı.
Maria; Of neyse boş ver Kevin, çocuklukta olur böyle şeyler, sen nasılsın Annabel, baya sessiz duruyorsun.
Ben; Hiç sorma hayatımın en kötü gününü yaşadım zaten, bugün iş konusundan canım sıkkın.
Maria; Ah çok üzüldüm, anlatsana ne oldu? Umarım biz seni daha çok üzmedik.
Ben; Ne üzmesi canım, sanki burada romantik komedi izliyor gibiyim. Her neyse şuan anlatmak istemiyorum bir şey. (Gülümserim)
Kevin; Ben varım diye mi?
Ben; Of Kevin sende, hep alınıyorsun falan.
Maria; O hep öyledir her şeye alınıyor bu aralar. İlk aşkı kim bilir şuan neler yapıyordur? (Maria ve ben gülümseriz.)
Kevin; Ya susun! Ben Elizabeth'in odasına gidiyorum bakalım uyuyor mu?
Maria; Tamam git canım ben burada sohbet edeceğim.
Ben; Neden Kevin bu aralar çok kaba?
Maria; Bilmiyorum ki, o da çocuğumuz olduktan sonra değişmeye başladı. Olaylara karşı daha ciddi ve hiç sakin değil. Ancak kızımızın yanında ilk günkü tanıdığım Kevin'e dönüyor.O gün anlamıştım ki evlilik başkaydı, fakat bir aile olmak daha da bambaşkaydı. Birkaç saat içinde Maria ve ben, konuştuk ettik ve Kevin ise ertesi gün evime geldi ve şöyle dedi; 'Dün için çok özür dilerim, senin üstüne fazla gittim. Sorun bendeydi yani. Ne olursa olsun, her zaman eve gel. Ve bir şeyleri anlatmaktan hiç çekinme.' O gün anlamıştım ki Maria böyle bir erkeğe sahip olduğu için şanslıydı ama en çok Kevin, Maria gibi bir kadına sahip olduğu için şanslıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annabel Moore
Non-Fiction18 Ağustos 1982 yılında İngiltere'de doğdu. Annesi İrlandalı babası ise İngiliz'di. İyi bir çocukluk geçiren bu kadın ilk evliliğinden ayrılıp, ikinci evliliğinde ise ihanete uğradı. Avukat olan Annabel yardımsever kişiliğiyle çok sevilen ve sürekli...