Multimedia Ege var. İyi okumalar.
Bazen yapılan şeylerden, o an bulunduğumuz yerden, kırıcı sözler söylemekten, kaybettiklerimizden veya kazandıklarımızdan ve daha birçok şeyden pişmanlık duyarız. Benim pişmanlığım ise Ege ile yapamadıklarım, ona son bir kez sarılamadığıma. Birçok kişinin hayatlarını belirleyen dönüm noktaları olur. Ben 4 yıl öncesine kadar hayatımın dönüm noktasını Ege ile tanışmak sanıyordum. Fakat şuan durum oldukça farklıydı. Hayatımı belirleyen çocuk şuan dünyada yok, benimle değil ve ben onun ölümüne yavaş yavaş alışıyorum. İlk zamanlar sinir krizleri geçiriyordum. İlk 1 yıl İtalya'da evden -çıkmamış her yere onun fotoğraflarını yapıştırarak durumu daha da zora sokmuştum. Daha sonra markete giderken tanıştığım bir insan sayesinde yavaş yavaş kendime gelmeye başlamıştım. Veronika bana İtalya'da oldukça yardımcı olmuştu. Çok sevdiği bir sevgilisi vardı ve eğer ölürse ne yapabileceklerini söylemişti bana. Kendini benim yerime koyup bana sağlayabileceği en büyük yardımı sağlamıştı. Şuan ise Türkiye'de Ege'nin bıraktığı sırları çözmeye çalışıyorum. Zaman bir şekilde akıyor ve ben gün geçtikçe Ege'nin yanına gitmeye birkaç adım daha yaklaşıyorum. Sonunda kavuştuğumuz günün hayalini kuruyorum. Ölüm benim için bir bitiş değil yeni bir başlangıç demek..
Gazın üstünde olan ayağımı biraz daha bastırarak hızımı arttırdım. Timur'un verdiği adrese gelmeme çok az kalmıştı. Beni neyin karışılacağını bilmiyordum fakat iyi şeyler olmadığı kesindi.
Verilen adrese geldiğimde arabamdan inerek karşımdaki görüntüye baktım. Ormanın en seyrek olduğu yerdeki tek katlı ev vardı bir tek. Toprakta yürümeye başladım ve evinin kapısının önüne geldim. Kapıyı çalarak beklemeye başladığımda oldukça meraklıydım. Kapıyı fotoğraftaki kız açtı. Yüzü gerçekten tanıdık geliyordu. "Eylül SEZGİN ile görüşebilir miyim ?"
"Burçin ŞAHİNŞAH." kız son derece ifadesiz bir şekilde söylemişti bunu. Kapıdan kenara kaydı
"İçeri gel." Dediğinde içeri girdim ve kızı takip ettim. Küçük bir salona girdiğimizde koyu gri köşeli koltuğa oturdu.
"Sonunda gelebildin Burçin. 4 Yıldır seni bekliyorum."
"Beni nereden tanıyorsun? "
"Öncelikle beni hatırlaman lazımdı. Ege ile aynı sınıftayım."
"Hatırlamıyorum. Bizden ne istiyorsun. Ege'nin bilgisayarında bilgilerin kayıtlıydı."
"Evet. Ben kaydettim. O zamanlar yaptığım şeyden oldukça rahatsızlık duyuyordum. Ama şimdi yavaş yavaş o pişmanlık geçti. " Dediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Soru işaretlerim arasında devam ettim
"Hiçbir şey anlamıyorum."
" Tamam o zaman en başa dönelim. " dediğinde kafamı salladım. Beni umursamadan devam etti.
"Lise'nin başlarındayken seni bir çocuk seviyordu. Hatırlıyor musun? Ege'nin öldüresiye dövdüğü o çocuk. " Hatıralarımı canlandırmaya çalıştım. Liseye ilk başladığımız yıllar bir çocuk benim karşıma geçip beni sevdiğini söylemişti. Daha sonra Ege öğrenmişti ve çocuğu öldüresiye dövmüştü. Çocuk birkaç ay daha beni rahatsız etmişti fakat sonradan bırakmıştı. Çocuğun adını tam hatırlaya masamda yanıtladım.
" Hatırlamıyorum. Ahmet miydi? "
"Daha ismini bile hatırlamıyorsun. " deyip bağırmaya başladı. "O senin için onca şey yaptı fakat sen ismini bile hatırlamıyorsun."
"Lise biteli kaç sene oldu. Üstüne onca şey yaşadım ve sen bana gelmiş lisede beni seven bir çocuğu soruyorsun. Gerçekten hatırlamamı mı bekliyordun? "
"Çık evimden Burçin. "
"Hayır sorularımı yanıtlamadan çıkmıyorum. "
"Bak o çocuk yani benim en yakın arkadaşım hala seni seviyor tamam mı ? Şuana kadar senin için ne fedakarlıklar yaptı ama sen daha onun adını bile bilmiyorsun. Ahmet yıllarca seni sevdi. İlk başlarda gerçekten seviyor sandım fakat lise bitince seni takıntı haline getirdiğini anladım. Odasında senin resimlerin doluydu. Daha sonra senin kaçırıldığını duydu. Adeta delirdi. Onu artık kontrol edemiyordum. O kadar değişmişti ki." Derin bir nefes alıp devam etti
"Daha sonra seni buldu. 30 gün sonunda buldu ve babana haber verdi yerini. Baban Ege'yi aramış. Ahmet bunu duyunca Ege'den önce seni kurtarabilmek için yola çıktı. Kendince tesadüf süsü vererek seni etkileyecekti. Hangi kafayla onunla gittim bilmiyorum ama bende ordaydım. Biz depoya girdiğimizde sen bir sandalyeye bağlıydın ve yarı baygındın. İşkence yaptılar sanırım. Her tarafın kan içindeydi. Ahmet birkaç adamı bayıltıktan sonra yanına geliyordu fakat Ege'nin geldiğini duyduk. Babanların da yolda olduğunu biliyorduk . Senin tuttukları odanın yan odasına soktum onu. Ege Ahmet'i görürse çok kötü şeyler olurdu çünkü. Ege tam senin yanına geldiğinde Ahmet Oyun bitti deyip durduğumuz odadan çıktı ve seni kaçıran adamların silahıyla seni nişan alarak ateş etti. Daha sonra Ege senin önüne atladı ve kurşun kendisine geldi. " daha fazla devam edemedi çünkü titremeye başlamıştım. Buda bir çeşit sinir krizi geçirme aşamamdı. Daha önce birçok kez olduğu gibi. Duyduklarımın şoku vardı hala üstümde. Bana platonik aşık olan çocuk sevdiğim adamı elimden almıştı.
Ege'yi Ahmet öldürmüştü.
Ege benim yüzümden ölmüştü.
Her şeyin sebebi bendim.
Titreyen vücudumu serbest bıraktım ve yere yığıldım. Bilincim artık hiçbir şeyi algılamıyordu. Sadece Egeyi Ahmet öldürdü cümlesi beynimde çığlık atıyordu. Sanki birisi boğazımı sıkıyormuş gibi nefesim kesildi biran. Daha sonra gözlerimin karardığını hissettim ve ölümün en huzurlu yerine teslim ettim kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Aşkımız Siyah
Literatura KobiecaÖlüm. Herkesin sonu olan bir bitiş. Çoğu zaman zorluklar karşısında istediğimiz son olsa da, hiçbirimiz sevdiklerimizin ölmesini istemeyiz. Peki ya çocukluk aşkınız sizi kurtarmak için ölse ne yapardınız ? Burçin, Ege'nin ölümü üstüne aşka küsmüş...