"Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi."
" Cipslerde hazır dediğinde, dönüp Ege'ye baktım. Her zaman yüzünde olan tebessüm, yine oradaydı. Bu tebessümü seviyordum. Cipsleri sehpaya koyduğunda televizyondan izleyeceğimiz filmi açtı.Yan yana oturduğumuzu da elini sırtıma koydu ve beni daha çok kendine çekti. Ege'nin kokusunu tam olarak hissedebiliyordum. Olabildiğince içime çektim. Daha sonra filme odaklanmaya başladım.Filmdeki kız ve çocuk birbirlerini her şeyden çok seviyordu. Daha sonra, çocuğun biranda ölmesi kızı hiç beklemediği durumlara sürüklüyordu. Kız kendini toparlayamıyor ve sonunda oda ölüyordu. Gözyaşlarım teker teker akarken, Ege filmi durdurup bana döndü. Gözyaşlarımı silip "Sen ağlayınca benim içim parçalanıyor. Film için bile olsa ağlama be güzelim" dediğinde tebessüm ederek "seni çok seviyorum Ege. " diyerek sarıldım. " bende güzelim çok seviyorum " diyerek daha sıkı sarıldı. " Eğer bir gün sana bir şey olursa ne yaparım ben? " dediğimde " yaşamaya devam edeceksin Burçin. Kimsenin yarına sağ çıkacağının garantisi yok bu dünyada. 1 kere geliyoruz ve sonuna kadar yaşamalıyız. Eğer bana bir şey olursa sakın yaşamaktan vazgeçme. Ben orada seni bekliyor olacağım." dediğinde " ya bana bir şey olursa ? yaşaya bilir misin ? " dedim. " düşünmeyelim bunları güzelim. " diyerek konuyu kapattı. Daha sonra Ege'nin görüntüsü yavaşça silinmeye başladı. Oturduğumuz koltuk,İzlediğimiz televizyon siyahlara büründü ve kayboldu. "
Gözlerimi açtığımda terden sırılsıklam olduğumu gördüm. Rüyamda Egeyi görmüştüm ve bana yaşamam gerektiğini, beni orada bekleyeceğini söylüyordu. Uzun zaman sonra onu ilk defa rüyamda görmenin huzuru vardı içimde. Beni oralarda bir yerlerde izlediğinin bilmek mutlu ediciydi fakat yanımda olması gerekirken orada olması ise oturup saatlerce ağlamamı gerektirecek bir durumdu. Düşüncelerimi es geçerek banyoya yöneldim. Sıcak bir duş almak son derece rahatlatacaktı.
Kısa bir duşun ardından odama tekrar döndüm. İç çamaşırlarımı giydikten sonra Siyah oldukça dar pantolonumu ve Siyah dar t-şortumu giydim. Üstüne ise kırmızı siyah gömleğimi geçirdim. Ayakkabı olarak siyah sporlarımı giydim. Siyah çantamın içine gerekli olanları da attıktan sonra saçımı tarayıp olduğu gibi bıraktım. telefonumu elime alarak aşağıya inmeye başladım. Annem salonda oturmuş televizyon izlerken, evde başka kimse olmadığını tahmin ediyordum. Annemin yanına giderek yanağından öptüm ve " herkes çıktımı ? " diye sordum. " Abin şirkette, baban ise toplantıya gitti " dediğinde " tamamdır bende şirkete geçiyorum .Görüşürüz " dedim " dikkat et kendine" diye yanıtladı.
Evden çıktıktan sonra arabama atladım. Şirkete doğru sürmeye başladım. Yaklaşık 10 dakika sonra şirkete geldiğimde direk abimin odasına yöneldim. Odaya girdiğimde Yine Ozan vardı ve yine çalışıyorlardı. Abim beni öptüğünde Ozan'a yöneldim. Ozanla'da selamlaştıktan sonra
" Dün yanındaki kız ile çok iyiydiniz Ozan bey " diyerek dalgaya vurdum " Nerede gördün ? " Ozan şaşırmışa benziyordu.
" Alışveriş merkezinde gördüm. Kıyafet bakıyordunuz rahatsız etmek istemedim. "
" Evet Melis yurt dışından geldi. Keşke gelseydin tanıştırırdım."
" Başka zaman artık " dediğimde gülümsemekle yetindi.
Abim " Burçin sana Oda hazırlattım. Bilgisayar bölümümüz sana ait artık. "
Şaşırmıştım açıkçası böyle bir şeyi beklemiyordum. Abim sözüne devam etti
" Kafanı meşgul etmek için, çalışabilirsin. Odan hemen yanda "
" Teşekkür ederim dünyanın en düşünceli abisi "
" Büyümüşte dalgada geçiyormuş" dediğinde cevap vermeden odadan çıktım.
Serapa odamı sorduğumda hemen yanındaki odayı gösterdi. Odanın üstünde Bilgisayar Genel Müdürü 'BURÇİN ŞAHİNŞAH' yazıyordu. Odama girdiğimde 2 tane Mac Os X bilgisayar olduğunu gördüm. Ayrıca Bilgisayar bölümünün yaptığı çalışmaların aylık tablosu vardı.24 yaşımda olsam bile bu sorumluluk çok fazlaydı. Bu kadar insanı idare edebilir miyim bilmiyordum açıkçası.
Akşam olduğunda şirketteki bütün işlerimi bitirip odamdan çıktım. Abimin yanına gittiğimde Ozan ile işlerini bitirmiş çıkıyor olduklarını gördüm. Abime yönelip " Ben çıkıyorum. Bu akşam evde yokum,merak etmeyin. " dediğimde "Nerede olacaksın? " diye sordu merakla.Fakat soran abim değil Ozan'dı. Abim ile aynı anda ona baktık. Ozan'ı es geçerek abime döndüm ve " Ege'nin evinde kalacağım " dedim " Dikkat et, yarın 8'de iş başısın. " emir vermeye çalışan bir ses tonu vardı. "Pekala " diyerek odadan çıktım. Serapa selam verdikten sonra asansöre yöneldim ve şirketten çıkmaya hazırlandım.
Ege'nin evinin önüne geldiğimde arabayı durdurdum. Arabadan indiğimde Nurcan abla camdaydı. "Merhaba Nurcan abla, nasılsın ? "
" İyiyim yavrum, sen nasılsın?"
"Bende iyiyim çok sağ ol"
" Yavrum dün bir kız geldi buraya, Egeyi sordu. 4 yıl önce öldüğünü söyledim. Ağlayarak gitti.Ne olduğunu anlamadım." dediğinde oldukça şaşırmıştım
"Tamam Nurcan abla, ben ilgilenirim sağ ol" deyip eve yöneldim.
Kapıyı açıp girdiğimde o kızın kim olduğunu düşünüyordum. Düşüncelerimi bir kenara bırakarak Ege'nin odasına gittim. Gardırobundan t-şortunu alarak üstüme geçirdim. 4 sene öncesine kadar bu odada her gün birlikte uyurduk. Bu evde sayamayacağım kadar anımız vardı. Şimdi ise o gitmişti ben kalmıştım. Ölenle ölünmüyor, kalanlarla da yaşanmıyor demişler, şuan tam olarak o durumdaydım. Ege'nin bilgisayarını alarak yatağa oturdum. Bilgisayarı açtığımda tekrar karıştırmaya başladım. 'D' klasörüne geldiğimde BURÇİN'E adlı klasörü gördüm. Klasörü açmaya çalıştığımda şifre vardı. Şifrenin ne olduğunu tahmin edebiliyordum. '25808668' yazıp onayladım. Girdiğinde ise karşıma çıkan görüntüyü beklemiyordum. Oldukça şaşırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Aşkımız Siyah
Chick-LitÖlüm. Herkesin sonu olan bir bitiş. Çoğu zaman zorluklar karşısında istediğimiz son olsa da, hiçbirimiz sevdiklerimizin ölmesini istemeyiz. Peki ya çocukluk aşkınız sizi kurtarmak için ölse ne yapardınız ? Burçin, Ege'nin ölümü üstüne aşka küsmüş...