Multimedia Burçin var. İyi okumalar.
" Ölüler aldatılmaz "
Hilal hanımın odasına girdiğimde tam saatinde geldiğime şükrettim. Hilal hanım her zamanki sıcaklığı ile karşılamıştı beni. "Hoş geldin Burçin "" Hoş buldum Hilal hanım"
"Başlayalım mı?"
"Tabi" diyerek odanın en köşesindeki koltuğa oturdum. Bu koltuk oldukça rahattı. Hilal hanımda yanımda oturduğunda " Evet nasıl hissediyorsun bakalım." diye sordu.
"Yalnız,kırgın ve yorulmuş hissediyorum."
"Kelimelerin arkasına saklanıyorsun Burçin. Son görüşmemizden sonra olanları dinlemek istiyorum. "
"Ozan ile Ege'nin evinde gazetelere çıktım. En yakın arkadaşım bu haberden sonra benimle görüşmeyi kesti ve beni yüzüstü bıraktı. Egeyi özlüyorum ve onun arkasında bıraktığı sırları çözmeye çalışıyorum." devam ediyordum ki sözümü kesip
"Kendini bu kadar yormamalısın. Her şey seni sonuca getirmez. Sadece bu yolda kendini yormanı sağlar. Yorulduğunda omuzundaki yükleri paylaşacak birisini bulmalısın artık."
"Yani?"
" Daha 24 yaşında olmana rağmen birçoğumuzdan daha ağır şeyler yaşadın. Bunlarla kendin mücadele etmeye çalışıyorsun fakat olmuyor. Artık senin yükünü omuzlarından alacak birisine ihtiyacın var. Yoksa bu yük sana zarar verecek."
" Anlamıyorsunuz beni. O benim ilk aşkım, ilk sevgilim, ilk dostum, ilk kahramanım. O benim ilkim ve sonum. Hiçbiriniz anlamıyorsunuz. Biz onunla evlenecektik. Nikah tarihimiz bile belliydi. Bunca şeyden sonra o benim için öldü ve hepiniz bana onu unutmamı, başkasıyla olmam gerektiğini söylüyorsunuz. Ben Egeyi aldatamam. "
" Ölüler aldatılmaz kızım."
" Biz kadınlar sol göğsümüzün altında bir bomba taşırız. O bomba aşık olduğumuz kişi için bir kere patlar. Aşk bir kere yaşanır. Bir şiir bir kere yazılır. Daha fazlası olmaz. Eğer olursa da aynı etkiyi bırakmaz. Benim bombam çoktan patladı. Enkazları şuan kalbimde. Bir daha asla o şekilde patlamıyacak. O yüzden Hilal hanım, herkes gibi o enkazın üstünü kapatmaya çalışmayın. Başaramıyorsunuz. "
******
Hilal hanımın evinden çıktığımda Ege'nin evine doğru sürmeye başladım. Neredeyse haftanın her günü orada kalıyordum. Acılarımı bir tek orada çokta azda unuttuğumu hissediyorum. 10 dakika sonra eve geldiğimde direkt banyoya gittim. Kısa bir duşun ardından üzerimi değiştirerek bilgisayarın başına oturdum.
Herkesin aksine ben her şey ile tek başıma mücadele edebileceğime inanıyordum. Bilgisayarda Burçin'e olan dosyayı tekrar açtım ve bakmaya başladım. Kızın yüzü çok azda olsa tanıdık geliyordu fakat tam olarak anımsayamıyordum.
Dosyada çıkıp fotoğraflara girdiğim ve ikimizin fotoğraflarına bakmaya devam ettim. Gözümden bir damla yaş düştüğünde ekrana, umursamayarak ekranı öptüm. Onu yalnız kaldığımda kalbimin en derinliklerinde bir yerlerde hissedebiliyordum. Benimle olduğunu anlayabiliyordum. Her ne olursa olsun biz hep birlikteydik. Bilgisayarı yastığın üzerine koyarak hemen yanına uzandım. Bir kere daha öptüm ve "İyi geceler sevgilim. " diyerek gözyaşlarım arasında gözlerimi kapattım.
***
Sabah alarmın sesi ile uyandım. Siyah kotumu giydim, üstüme de Ege'nin en sevdiği ti-şortlarından bir tanesini geçirdim. Üzerime hırka aldığımda tamamen hazırdım. Çantamı da alarak evden çıktım. Arabaya bindiğimde şirkete doğru sürmeye başladım. Torpidodan CD çıkartarak rastgele bir şarkı açtım. Nükleer Başlıklı Kız- Son Sözler şarkısı çıktığında eşlik etmeye çalışıyordum.
Bunlar son sözlerimiz, son bakışlar, haykırışlar
Ayrılıyor ellerimiz hiç sormadan, duygusuzca
Savuruyor bu fırtına bizi ayrı ayı akşamlara
Ne oldu bize söyleyine fazla anlamlı bir şarkı.
Şarkı bittiğinde şirkete gelmiştim. Hızlı adımlar ile odama gitmeye başladım. Yürürken dün gelen 2 stajyer öğrenciyi gördüm. Beni görünce ikisi de " Günaydın Burçin hanım." dediler. "Günaydın çocuklar" diye yanıtladım ve yoluma devam ettim. Odama girdiğimde masama oturdum ve bugünün programına baktım. 14.00'dan sonrası boş gözüküyordu. Bu zaman aralığında Timur Kara'ya bakmaya devam edecektim.
**
Bugün oldukça yoğun geçmişti. Ozanların şirketinin bütün bilgisayarları çökmüştü. Bizimle anlaşmalı oldukları içinde biz gitmek zorunda kaldık. Bütün gün bilgisayar baktıktan sonra 16.00 da nihayet işim bitmişti. Şirketten çıkarak yine aramaya koyuldum. Bu seferki adres bir yarış pistinin adresiydi. Ege ile birçok kez bu yarış pistine gitmemize rağmen Timur diye birisini hiç duymamıştım.
Yarış pistine geldiğimde ortalık oldukça karışık gözüküyordu. Reklamını gördüğüm büyük araba yarışının bu akşam olduğunu hatırladım. Büyük ihtimalle ona hazırlık yapıyorlardı. Etrafta olan birisini durdurarak "Merhaba, Timur Karayı arıyordum. Nerede bulabilirim acaba? " diyerek sordum.
"Timur abi şuan ofisindedir. Hemen pistin arka tarafında. " diyerek yanıtladı. Teşekkür edip pistin arka tarafına yöneldim. Ofisin içine girdiğimde iki tane adam oturuyordu. En fazla 27-28 yaşlarında olduklarını tahmin ediyordum. Beni gördüklerinde konuştukları şeyi kesip bana bakmaya başladılar. "Timur Karayı arıyordum? " diyerek söze girdim.
"Buyurun benim" dedi Sarışın olan genç adam.
"Ege Candar ile bir bağlantınız olabilir mi? " diye sorduğumda adamın biranda yüz hatları kasılmıştı.
"Egeyi tanırım da sen kimsin ve beni neden arıyorsun ? "
"Bilgisayarınızı kullanabilir miyim? " dediğimde lep-topu bana doğru uzattı. Flash Belleğimi takıp dosyayı onada gösterdim. Daha sonra anlayışlı bir şekilde kafasını salladı.
"Bu dosya çok eski bir dosya daha yenimi buldunuz ? "
" Ege öldükten sonra İtalya'da yaşamımı devam ettirdim. Geleli daha yeni oldu ve bu dosyayı buldum. Daha sonrada sizi. "
"Bu dosya hakkında yorum yapmak bana düşmez. " diyerek bir kağıt aldı bir şeyler yazmaya başladı.
"Bu Eylül Sezgi'nin adresi.Git ve onunla görüş. Bütün sorularının cevabı onda." dediğinde kağıdı aldım ve teşekkür edip odadan çıktım. Eylül Sezgin'in adresine doğru son hız sürmeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Aşkımız Siyah
Literatura FemininaÖlüm. Herkesin sonu olan bir bitiş. Çoğu zaman zorluklar karşısında istediğimiz son olsa da, hiçbirimiz sevdiklerimizin ölmesini istemeyiz. Peki ya çocukluk aşkınız sizi kurtarmak için ölse ne yapardınız ? Burçin, Ege'nin ölümü üstüne aşka küsmüş...