"Oturun!"
İki genç bu otoriter sesle kendilerine geldiler. Tıpkı iki suçlu gibi birbirlerine baktılar. Emili Teyze tekrar "oturun" diyerek koltuğu gösterdi.
Bir saat önce onları yatakta basmıştı. O manzara gözünün önünden gitmiyordu. İki genç yatakta alt alta üst üsteydi. Tamam Elizabeth'i onun odasına kendisi göndermişti. Arabuluculuk yapıp onları yakınlaştırmak istemişti ama bu kadarını da beklememişti. Anlaşılan fazla yaşlanmış, gençliği unutmuştu. Eskiler hep ne der; "Ateşle barut yan yana durmaz" ne de doğru demişler.
Şimdi bu iki gence bakınca bunu daha iyi anlıyordu. "Evet ne zaman?" diye sordu.
Luka "ne ne zaman?" diye şaşkınca soruya soruyla karşılık verdi.
Emili Teyze ise şaşkınlığına hafifçe tebessüm edip konuştu.
"Tabi ki de nişan. Nişan yapmayı düşünüyorsunuz değil mi?" diyerek soran gözlerini Beth'e çevirdi.
"Biz öyle düşünmüyoruz Emili Teyze, olanların bir anlamı yoktu." diye mırıldandı. Ama sanki içi böyle demiyordu.
"Evet nişan meselesi de nereden çıktı" diyen Luka ayağa kalktı. Sinirli bir şekilde salonda turluyordu. Onun salonu böyle turlamasından dolayı hem başı dönen hem de yorulan Emili Teyze homurdanmaya başladı.
"Hatırlatırım ki seni bu kızın üstünde yakaladım. İstersen yaptıklarını da hatırlatabilirim. İster misin he söylesene!" diyerek o da ayağa kalktı elleri belinde genç adamın karşısına dikildi.
"Peki Nikholas'a ne söyleyeceksin, ya da bu kızın ailesine" derken parmağıyla Beth'i işaret ediyordu. Aynı anda Luka da genç kıza döndü bakışlarıyla olaya müdahale etmesini ister gibiydi.
Elizabeth Luka'nın gözlerinde gördükleriyle ayağa kalktı. Yaşlı kadının ellerini tutarak hüzünlü bir sesle konuştu.
"Emily Teyze hadi otur ve biraz sakinleş. Ben bu adamla nişanlanmak istemiyorum. Bırak nişanlanmayı hiçbir şey yapmak istemiyorum. Lütfen bu konuyu burada kapatalım. Kimsenin bir şey bildiği yok biz de söylemeyiz her şey kapanır" diye düşüncelerini söyledi. Yaşlı kadın ise daha da sinirlendi.
"Bana bak Beth sanki basit bir kadınmışsın gibi konuşma. Sen önemli bir ailenin kızısın bu arada benim de çenemi tutmaya hiç niyetim yok bilesin" diyerek kalktığı yere hızlı bir şekilde oturdu.
"Siz şimdi bizi tehdit mi ediyorsunuz? Yaşınıza hürmeten ses çıkarmıyorum ama bu kadarı da biraz fazla. Haddinizi aşıyorsunuz" genç adam derin bir nefes alıp cümlesini tamamladı.
"Kime ne söylemek istiyorsanız söyleyin. Tehditlerinizden korkmuyoruz."
Genç adam gerçekten de çileden çıkmak üzereydi. Tamam odasında olanlar biraz fazlaydı ama nişanlanacak kadar değil ya.
"Demek korkmuyorsun öyle mi? Tabii senin için hava hoş sen erkeksin sana bir şey olmaz. Ama bu kızın hayatı kayar" diye bağırdı yaşlı kadın.
"O zaman siz de çenenizi sıkı tutup kimseye bir şey söylemezsiniz.." diyen Luka'nın sözünü içeriye giren Nikholas kesiti arkasında da Melinda vardı.
"Teyzem kime neyi söylemeyecek ve sen neden onunla böyle saygısız bir üslupla konuşuyorsun" diyerek genç adamın karşına geçti.
Luka'nın karşına dikilmiş bir şekilde cevap bekliyordu ama giderek artan sessizlik onu sinirlendirmişti.
"Evet biri bana burada neler olduğunu anlatsın hemen!"
"Ne dersin Luka ona ne anlatayım hı. Nerden başlamamı istersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞIMARIK ✔(Düzenleniyor.)
Ficción históricaElizabeth partide sıkıntıdan ölüyordu. Üstüne bir de aptal adam Philip onu taciz etmeye kalkınca işler çığırından çıktı. Luka ise en yakın arkadaşının isteği üzerine geldiği partide nefes alamıyordu. Bunun için de tek kaçacağı yer balo salo...