Bölüm 10 ~ // Yemek Daveti //

17.1K 799 22
                                    

Nişandan iki gün sonra Lucy genç adamın evine gelmiş onu ve Beth'i evinde ağırlamak istediğini söylemiş adamın itirazlarına rağmen ısrar etmişti.

"Kocam düştüğü utanç verici durum yüzünden nişanlından özür dilemek istiyormuş. Arthur bu özür meselesinde çok ciddi ve ısrar ediyor. Emin ol yemeğe gelene kadar ısrar edecektir."

Yine genç adama sırnaşmaya başlamıştı. Bu kadın bu kadar gurursuz muydu? Ondan an ve an daha fazla iğreniyor Beth'in değerini çok iyi anlıyordu. Kadının ısrarından kurtulmak için kabul etti.

"Beth'le konuşurum ama söz veremem" dedi.

"Ah! o aptal benim umrumda bile değil. Tek düşündüğüm sensin. Gecelerim senin hayallerinle dolu aşkım, seni çok özledim." Kadın hem konuşuyor hem de adamı öpmeye çalışıyordu.

"Lucy yeter artık!" diye bağırdı ama kadın onu duymuyordu bile. Luka sinirle kadının kollarını indirdi.

"Lucy kendine gel artık. İyice küçüldün. Anla artık seni istemiyorum."

"Hayır hayır böyle söyleme. Biliyorum buna çok bana çok kızgınsın seni bırakıp Arthur'la evlendiğim için, ama çok pişmanım sevgilim. Affet işte hemen onu terk ederim. Sen yeter ki iste." Umutla parlayan gözleri adamın sinirle bakan gözlerindeydi.

"Hayır. Seni istemiyorum. Ayrıca sana kızgında değilim. Bu çok eskidendi. Benim için artık sadece Elizabeht var. Onunla evlenip mutlu olacağım sanada kocanla mutlu olmanı tavsiye ederim. Şimdi yolu biliyorsun." dedi. Genç kadın şimdilik yenilgiyi kabullenmişti ama sadece şimdilik.

"Peki tamam artık ısrar etmeyeceğim. Sen ne zaman istersen o zaman olacak ayrıca lütfen yemek teklifini kabul et çünkü kocam gerçekten çok ısrarcıdır." dedi ve elbisesinin eteklerini savurup gitti. Genç adam ise bu yemek işini Beth'e nasıl söleyeceğini düşündü. Genç kız tıpkı bir katır gibi inatçıydı. İki gündür genç kız Luka'yı hastalık bahanesiyle atlatıyor görüşmüyordu. Onu göremezken nasıl ona bu dabeti kabul ettirecekti bilmiyordu. Düşünmekten beynine giren ağrılar ise cabasıydı. Düşüncelerinin arasından birden kafasının üstünde yanan ampülle sırıtmaya başladı. Bunu daha önce neden düşünememişti ki; tabii ya onu ikna etse etse Melinda ederdi. Hizmetçiye seslenip şapkasını ve cektini istedi. Kapıdan çıkmadan önce de aşçının yaptığı üzümlü kurabiyelerden hazırlamasını istedi. Melinda'nın onlara bayıldığını biliyordu. Şansına aşçı daha bu sabah onlardan yapmıştı. Elindeki kurabiye dolu sepetiyle arabasına bindi. Melinda'nın evi kendi evine yakın olduğu için yolculuk çok sürmemişti.

Kısa bir yolculuktan sonra evin önünde duran at arasından yavaşça indi.

Genç kız iki gündür nişanlısından saklanmış odasından bile çıkmammıştı. Onu henüz görmek istemiyordu ama çok da sıkılmıştı. Odasının camını açtı. Hava çok güzeldi. Yazın en güzel günlerinden biriydi ve o odasında kapalı kalmıştı. fakat bu kadarı fazlaydı. Neden odasında tıkılıyordu ki. O sadece Luka'yı görmeyecekti. Bunun dışında istediği herşeyi yapabilirdi. Dışarı çıkıp arkadaşının yanına gitse iyi olacaktı. Hem onu da çok özlemişti. Hazırlanıp arkadaşının evine gitmek için arabaya bindi. Oraya gittiğinde onunla karşılaşacağını bilseydi hiç evden çıkmazdı.

"Hayrola kendine koyduğun ev hapsi ne çabuk bitti. Doğrusu seni beklemiyordum." dedi. Genç kız arkadaşının dağılmış saçlarına ve kızarmış dudaklarına baktı.

"Belli beklemiyor muşsun?" diye söylendi ve kapıdan içeri girdi. Nikholas'ın kanepeden kalmış kırışan pantolonunu ve yeleğini düzeltme çabasını gülümseyerek izledi. Aslında utanmıştı keşke gelmeden önce haber gönderseydim diye düşünmeden edemedi. Genç adam yüzü kızarmış vaziyette konuşmaya çalıştı.

ŞIMARIK ✔(Düzenleniyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin