TANITIM

1.5K 105 10
                                    

Gecenin kaç olduğundan bir haber dışarıdan gelen ,yağmurun çıkardığı sesleri dinliyordu genç kız. Yağmur, biz insanlara hiç kırılıyor mu acaba? "Burada ben varım neden dışarıya çıkmıyorsunuz ki?" demiyor mudur hiç?

Bize darılsa bile haklı belki içimizde ki kini,nefreti,umudu,özlemi de beraberinde yere savurmaktır amacı ama biz içimizdekilerle ayakta duruyorsak o zaman kim suçlu, peki kim haklı, hakem nerede?

Genç kız yatağından ayaklarını sarkıtıp penceresinin yanına yaklaştı, şimşekten korkuyordu, sesi onu ürkütüyordu ama ondan önce kendini iyi hissettiren ışık onu heyecanlandırıyordu. Her güzelliğin içinde bir çirkinlik yattığını da biliyordu genç kız ama güzel şeylerinde geçici olduğunu da biliyordu.

Yağmur haddinden fazla yağıyordu, kime kızmıştı bu kadar . İnsanlara kızmıştı besbelli ama hala çok güzeldi . Belki insanlar farkında değiller yağmurun bu kadar kızdıran şeyin kendileri olduğundan, peki ya bilseler ne değişirdi ki?

Penceresini açıp dışarıya çıktığında vücuduna vuran arsız yağmur damlalarını yok saymaya çalışarak küçük balkonunun sonuna kadar gitti.

Baştan sona ıslanmıştı, hayalleri gibi...

Genç kızın hayalleri vardı, kendisi için büyük hayaller ama başkaları için küçük bir çocuğun babasını işe göndermek istememesi kadar imkansızdı. Onun hayalleri aslında babasını işe gönderip geri gelmesi için ellerini açıp dua etmekti.

Annesi öldüğünden daha doğrusu öldürüldüğünden beri sessizdi genç kız hep içinde yaşardı bütün duygularını. İster mutlu olsun ister mutsuz olsun tepki veremezdi ama bu sefer tepkisiz kalamıyordu genç kız çünkü o hayallerinde ki gibi babasının işten gelmesini beklemek istemiyordu.

Artık geri gelmemesini istiyordu...

Babası yaralamıştı çünkü onu bu sefer. Babasından başka sığınağı yoktu ki genç kızın ama o babasına bile güvenerek hata yaptığını anladığında geç kalmıştı,hayal kurmayı bırakmıştı artık genç kız. Korkuyordu çünkü.

Genç kız dişlerini sıkmaktan çenesi uyuşmuştu artık ama o acıyı yok sayarak sıkmaya devam etti, gözlerini sım sıkı yumup bu yaşananların hepsinin birer onun rüya olduğunu ve gözlerini açtığında annesinin yanında saçını okşarken bulmayı istiyordu . Gözlerini korka korka açtığında hala dişlerini birbirine bastırıyor, yağmur hala acımadan tenine çarptığını ve şimşeğin hala çaktığını görmesiyle bu sefer dayanamadı yere diz çöküp içindeki saklı tuttuğu hüznü haykırarak hala güçlü bir şekilde yağan yağmura doğru haykırmaya başladı.

Kendini ilk defa bu kadar savunmasız hissediyordu genç kız, ama ne yapabilirdi ki? Annesinin gözlerinin önünde ölmesin de dayanmıştı, ağlamak istiyordu genç kız ama her kezin önünde ağlamayacağını da biliyordu ama onu hiç yalnız bırakmamışlardı ki. Uyurken bile yanında birileri vardı. İçinde atmıştı hep ama bu sefer niye her seferinde yaptığı gibi içinde tutamamıştı.

Belkide sebebi babasıydı ama babası ona hiç kıyamazdı ki. Peki ya niye kıydı bu sefer canından bile çok sevdiği babası hem de gözünü dahi kırpmadan? Artık sevmiyor muydu ?kızını annesini sevdiği kadar olmasa da sevmiyor muydu ? Oysa ki kızı babasını annesinin gözlerinin önünde ölmesinde kalbinin acıdığı kadar seviyordu.

Sesi kısılmıştı adeta kızın ellerini yere koyup başını yere indirdi. Genç kızın hıçkırıkları iç çekişlere dönüşmüştü. Bu kadar çabuk pes edemezdi genç kız ama babasını da çok seviyordu her ne kadar babasının sevgisinden artık şüphe duysa da.

Genç kızın da kendine göre kuralları vardı ve ilk sırada hiç bir zaman pes etme vardı.Pes etmek ona göre değildi oyun istiyorlarsa oyun diye geçirdi içinden genç kız oynayalım bakalım ama benim kurallarıma göre oynayacağız , onların oyunu olabilir ama hakem benim.

Yerden zor da olsa kalkıp odasına tekrardan girdi. İçerisi karanlıktı sadece dışarıdan gelen sokak ışığın cansız aydınlatması vardı . Bir süre ayakta bekledi genç kız ne yapması gerektiğini bilmiyordu çünkü, tepkisizleşmişti adeta , ne yapması gerektiğini bilmiyordu hafızasını yitirmiş gibi acı dolu gözlerle odasını izlemeye başladı bu sefer. Derin bir nefes alıp ciğerlerine acı kokan havayı doldurdu. Burukça gülümseyip yatağına uzandı. Penceresi hala açıktı umursamadı. Tavanı izlemeye başladı. Tavanı babasının, annesinin ve kendisinin ellerini boyayıp duvara bastırdıkları ize bakmaya başladı. Gözleri yine dolmuştu ama bu sefer engel olup geri gönderdi akmak için çırpınan gözyaşlarını.

Genç kız insanlardan nefret ediyordu artık, babası onu dinlemiyordu eskisi gibi. O kızının yüzüne bile bakmıyordu ki. Sebebini bir bilse belki içine bu kadar oturmazdı ama ne babası kızıyla konuşuyordu ne de başka biriyle konuşuyordu genç kız . Pencereden gelen acı soğuk bütün bedenini siper almış gibi esiyordu. İki dakika da bir şimşek çakıyordu artık ondan bile korkmuyordu ,sadece dikkati dağılıyordu ama sonra kendini toparlayıp gerçeklerle yüzleşmeye devam ediyordu.

Acı kokan gerçeklerle...

Gözlerini yumdu usulca uyumak için , bedeninin artık kaldıramayacak kadar güçsüzleştiğini biliyordu çünkü. Hala inanmak istemiyordu babasının bir anda değişeceğini tahmin dahi etmiyordu ama olmuştu işte. Babası kıymıştı kızına. Kime sığınacaktı genç kız artık, bir babası vardı sığınağı o da kopardı kollarını ona sığınamasın diye , gölgesi yeterdi genç kıza ama babası karanlığı seçmişti. Karanlığın gölgesine bile razıydı ama karanlık bile kabul etmiyordu genç kızın. Genç kızın karanlığı babasının karanlığından daha ulaşılmazdı . Kıskanılacak cinstendi genç kızın karanlığı. Genç kız vazgeçmişti artık babasının karanlığını istemiyordu.

O kendi karanlığının siyahı olmuştu çünkü...

Evlenecekti genç kız hemde tanımadığı biriyle ona da bulaştıracaktı karanlığını ama ya iyi biriyse ona da yazık değil miydi peki ya kötü biriyse ya genç kızda daha karanlıksa . O zaman ne yapacaktı? derken uykuya daldı genç kız. Uyku onu bu seferlik kurtuluşu olmuştu peki ya sonra...

🐾Diğer kitaplarıma göz atmaya unutmayın. Sizi bekliyor olacağım

SİYAHIN KUSURU(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin