Bir oda düşünün, içinde bir sürü ayna var. Ve siz aynalardan nefret ediyordunuz çünkü kendinizi beğenmiyorsunuz. Ama bir gün oluyor ki geçmişte ki saçma şeyleri aklınızdan atıyorsunuz. Çünkü hayatınıza giren, göz göze bile gelmekten çekindiğiniz biri oluyor. Farkında olmadan hayatınızın bir parçası olmuş o kişi ama sizin haberiniz yok. Galiba hala bir rüya sanıyorsunuz.
Gözlerimi açtığımdan beridir izlediğim adamın rüya olamayacak kadar gerçek olmasının bir açıklaması olması lazım galiba.
Açıklama... Hayır! Onu açıklayacak hiç bir şey yok. Onun farklı olduğunu, daha onunla ilk göz göze geldiğim zaman anlamıştım.
Galiba hala uyanamamıştım. Barlas, şu an benim göğsümde mışıl mışıl uyuduğu falan yoktu. Benimde saatlerdir onu izlediğim falan yoktu. Pekala o şu an benim yanımdaydı ve ben onun nefes alış verişlerini dinliyordum. Hava karanlıktı daha sabah olmaya yakındı zaman ama beni bir türlü uyku tutmamıştı. Nedensizce huzursuzdum. Bir on beş dakika kadar Barlas'ı izledim . Daha sonra gözlerim yavaş yavaş kapanmaya yüz tuttuğu sırada pencerenin önünden geçen gölge ile gözlerim irice açıldı. Aynı şeyden yine geçince uzandığım yerden doğruldum ve Barlas'ın homurdanması kulaklarımı doldurdu. Dışarıdan gelen sesler ile Barlas'ı dürtmeye başlamıştım bile.
Barlas'ın üzerinde sadece kendine biraz bol gelen bir eşofman vardı. Benim üzerimde ise kısa şort ve kısa kollu bir tişört vardı. Üzerimize örttüğümüz battaniye ise anca bacaklarımızı örtüyordu. Korkuyla Barlas'ı dürttüm ama o tepki vermeyince bu sefer fısıltıyla "Barlas." dedim ama yine de uyanmadı. Homurdanarak kafasını kaldırdı, yüzünü buruştururken bana bir gözü kapalı bakmaya başladı.
Boğuk bir sesle "neyin var?" diye sordu. Artık nasıl bakıyorsam iki gözünü de irice açtı. "Dışarıda birileri var." dedim fısıltıyla. Anında ayağa fırladı ve yastığının altından gümüş renkli silahı çıkarttı. O silahı hangi ara koydu aklım almazken pencereye doğru dikkatli adımlarla ilerlemeye başladı. Bir kaç dakika boyunca karanlık odada pencereyi dahi açmadan dışarıya bakındı. Daha sonra dolaba doğru adımladı ve dolabın içinden bir kaç parça kıyafet çıkardı. Bana adımlamaya başladığında hala ona ifadesiz suratımla bakıyordum.
Bana doğru kıyafetleri fırlatınca yüzümü buruşturarak verdiği kıyafetlere bakmaya başladım. Ona ait olan bir eşofman ve yine ona ait olan bol bir kazak. Ona boş ifadeyle bakarken bana fısıltıyla "üzerine geçir." dedi. Kafamı tamama anlamında salladım ve hızlıca daha yatağın üzerindeyken bol kazağı kafamdan geçirdim .Ardından yataktan aşağıya ayaklarımı sarkıttım ve soğuk yere ayaklarımın temas etmesine izin verdim. Şortumun üzerine hızlıca eşofmanı geçirdim ve Barlas'a bakmaya başladım. Dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Hemen ardından yatağın altına eğildi ve eline bir anahtarı aldı. Kazağın içinde kalan saçlarımı içinden çıkartmadan Barlas'a adımlamaya başladım. Yanında durduğumda eli eli kavradı ve sıkıca tuttu.
O önde ben arkasında ilerlemeye başladığımızda vücudumun gerildiğini ve soğuk soğuk terlediğimi daha yeni fark ediyordum. Barlas, soğuk ifadeyle adımlamaya devam ederken ben de ona ayak uydurmaya çalışıyordum. Kapının önünde durduğumuzda Barlas arkasını döndü ve beni kontrol eder gibi bana baktı ve sessizce "sakın aklına kötü bir şey getirme ben seni koruyacağım." dedi ve arkasını bana döndü ve elimi bırakmadan yürümeye devam etti. Odadan dışarıya çıktığımızda Barlas bir anda durdu ve etrafı kontrol etmeye başladı. Salona girdiğimizde Barlas hala elimi tutuyordu.
Onunlayken güvendeydim. Tehlike vardı ama o da vardı.
Salondaki büyük kitaplığın önünde durduğumuzda Barlas bir kez daha etrafı kontrol etti ve hemen sonrasında elimi bıraktı ve odadayken cebine koyduğu anahtarı çıkarttı ve kilitli kitaplığı açtı. Tekrar arkasını döndü ve elimi tuttu. Beni kitaplığa doğru sürüklerken ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Beni kitaplığın içine koyduğunda buraya en az iki kişinin kolaylıkla sığacağı kadar büyük olduğunu anlamak aptallık olurdu galiba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN KUSURU(tamamlandı)
Romance"Ben karanlığım, benim sevmeye hakkım yok Büşra anlasana" dedi Barlas acı içinde "Sen karanlık değilsin sadece ışığı sevmeyen koca adamsın. Sen benim aydınlığımsın anladın mı?." dedim kendime inanamayarak. Büşra, on dört yaşı...