Bir haftadan fazla zamandır bu evdeydim. Bir hafta zamandan fazla zamandır evliydim. Zamanın bu kadar çabuk geçmesine aklım almıyordu. Odamdan çıktığım yoktu ama tuhaf bir şekilde pek sıkılmıyordum. Annemi görmüştüm. Babamı görmüştüm. Görmem gereken şeyleri görmüştüm tabii babamı öyle beklemiyordum ama görmüştüm.Beni uçurumdan iteni görmüştüm. Babamı görmüştüm. Beni dibe gömen babamı görmüştüm.
Gözlerime siper eden güneş ışığı yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Dün olanlar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken yerimden kıpırdandım. Ülkü'nün hala nasıl bir kız olduğunu anlamamıştım doğru. İyi bir kızdı hatta çok iyi benden bile çok. Ama dün gece Barlas ve Enes çok şaşırmışlardı. Onların şaşırmasına ben daha çok şaşırmıştım. Korkmadığımı belli etmek istercesine korku filmi izlemiştim bir de. Sonrasında yüzü kanlı kadın benim saçmalığımla odamı basmıştı ve ben de Barlas'ın yatağında yatmıştım. Tabii ondan önce Barlas'ın gülüşünü ya da kahkahasını izlemiştim ve hızlıca Barlas'ın üstüne atlayıp ses çıkarmasını engellemiştim. Ve ona iltifat etmiştim elimde olmadan.
Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalıştım. Gözlerim açıldığında Barlas'ın yatağında olduğum aklıma gelmişti. Hızlıca yataktan doğrulup odaya bakmaya başladım. Bir kere onun yatağı daha yumuşaktı ve rahattı. Benim yatağım ise sertti. Ben rahatsız değildim yatağımdan ama Barlas'ın yatağının daha rahat olması sinirime gitmişti. Yatağa baktığımda Barlas'ın yakın zamanda uyandığını belli eden yatak örtüsü vardı. Mutfaktan gelen kırılma sesiyle hızlıca yataktan kalkıp mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Gece yatmadan önce istemeyerek Barlas'ın hırkasını çıkartmıştım ama Barlas yokken onu giyebileceğim aklıma gelince sırıtmadan edemedim.
odadan çıktığımda çıplak ayaklarım soğuk parkeye değdiğinde çorap giymediğime bir kez daha lanet ettim. Mutfağa girdiğimde Barlas, yere dizini dayamış bir eliyle cam kırıklarını topluyor bir yandan da telefonu kulağında tutmaya çalışıyordu. Arada bir küfür ediyordu ama bu telefonla konuştuğu kişiye dediğini tahmin edebiliyordum.
Kapının dibinde durmuş Barlas'ı izlemeye başladım. Barlas, kafasını kaldırıp bana baktığında göz göze geldik. Gözlerini ilk çeken kişi yine o olmuştu. "Tamam lan hallederim, işim var şimdi benim kapat yürü" dedi karşıdaki kişiyi terslerken. Üstümde hala dünkü şort ve askılı atletim vardı. "Tamam. Ne? Hayır onu da yanımda getireceğim. Tek bırakamam neyse gelince konuşuruz." dedi mekanik bir sesle. Benden bahsettiğini anlamıştım ama benimle ne yapacağını ya da nereye gideceğimizi anlamamıştım. " Anladım, Kapat lan artık pezevenk" diye bağırdı Barlas aniden. Konuştuğu kişiyi az çok tahmin edebiliyordum galiba. Enes olabilirdi. Ama olmayabilirdi de. Saçmalamaya başlayacağımı anladığımda yerimden kımıldayıp Barlas'a doğru ilerlemeye başladım. Mutfak diğer odalara nazaran daha soğuktu sebebi buraya fazla güneş değmiyor olmasıydı galiba.
Barlas'ın yanına diz çöküp Barlas'a bakmaya başladım. Yüzü terliydi. Alnında bir kaç damla ter hakimiyetini kurmuştu. Üstü yine çıplaktı. Alışmaya başlamıştım artık onun bu hareketlerine. Rahat hareketleri beni biraz sinirlendirse de bir şey demeye hakkım olmadığı aklıma gelince dilimi dibime çekiyordum. "Hazırlan, gidiyoruz." dedi yerdeki cam kırıklarını ustaca toplarken.
"Nereye gidiyoruz?" dedim ona bakmaya devam ederken. kafasını ağır ağır kaldırıp bana baktığında oturduğum yerden kalktım hemen" tamam ya hazırlanıyorum" dedim. Neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum ama bütün işi beynime attığımdan dolayı bütün suç ona aitti. Gözleri bir süre bacaklarımda oyalandı sonra da yavaş yavaş yüzüme baktı. Yanaklarımın kızardığını hissettiğimde dişlerimi dudaklarıma sapladım. Beni bir kere de banyodan çıktığım sırada böyle yakalamıştı ve bu gerçekten de utanç verici bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN KUSURU(tamamlandı)
Romance"Ben karanlığım, benim sevmeye hakkım yok Büşra anlasana" dedi Barlas acı içinde "Sen karanlık değilsin sadece ışığı sevmeyen koca adamsın. Sen benim aydınlığımsın anladın mı?." dedim kendime inanamayarak. Büşra, on dört yaşı...