TEZATLIK

328 58 12
                                    

Duyduğum o soru cümlesi aklımdan cıkmıyor ve ders dinleyemiyordum. Aradan saatler geçmesine rağmen halâ aklım oradaydı o küçük çocukta ve söylediği cümle de. Üzerime alındım çünkü benden başka kimse yoktu belki de ben görmemiştim, bilmiyorum.Hatta ben üzerime alınmak istemişimdir. Düşündüğüm şeylere biraz sesli gülmüş olacağım ki herkesin kafası bir an da bana döndü. Kendimi rezil etmekte üstüme yoktu büyük ihtimalle neye gülüyor bu deli kız diye düşünmüslerdir pek sevgili sınıf arkadaşlarım.Aslında neye güldüğümü ben de düşünmüyor değilim "Sen bile bunun cevabını veremezken başkaları nasıl bilsin yahu. Ah behrem amma tuhaf kızsın" diye hayıflandı iç sesim ve haklı olduğuna kanaat getirince daha fazla boş düşünmemeye karar verip dersi dinlemeye koyuldum.

Çok şükür ki pek sevgili hocamız dersi bitirmişti sonunda, alel acele kendimi dısarı attım. Çok bunalmıştım sınıfta. İkinci ögretim olmayı seviyordum ama kampüste bu saatlerde pek öğrenci olmuyordu ve bu da ister istemez beni korkutuyordu. Beş dakika kadar kampüste dolandım yıldızları izledim ve sessizce kendi kendime konuştum

"Nasıl güzel yaratmışsın Allah'm. Elhamdulillah"

O sırada hiç duymayı beklemediğim ve ürpermeme sebep olan bir ses daha geldi kulaklarıma

"Elhamdulillah"

Bu kısacık ama manâsı büyük olan kelime bir ses ile bu kadar mı ürpertici olurdu. Buz gibi ve net. Ses arkamdan gelmişti,emindim. Sesin sahibini görmek için arkamı döndüm fakat o çoktan kantine doğru yol almıştı. O kadar karanlıktı ki olduğu yer, kim olduğu hakkında tahmin bile yürütemiyordum. Ben de daha fazla durmanın bir manâsı olmadığına kanaat getirip sınıfa girmek üzere okula doğru yürümeye başladım. Anlamsız bir şekilde korkmuştum her an arkamdan biri çıkacakmış gibi hissediyordum. Okulun kapısını ittim ve turnikelere doğru bir adım attım ki kartımın elimde olmadığını farkettim. İnanılır gibi değildi kartımı düşürmüştüm ama şuan bahçeye inip onu arayacak cesaretim yoktu. Ve dersim başlamak üzereydi. Gidip gitmemek arasında kaldım ve daha sonra turnikelerin altından geçerek sınıfa gitmeye karar verdim. Bu halimi biri görse inanıyorum ki resmimi çeker ve okulun itiraf sayfasında paylaşır hatta alay konusu olurdum. Şuan o kadar komik duruyordum. Öyle ufak tefek bir kızda değildim ki rahatça geçeyim. En sonunda çabalarım kendini gösterdi ve geçmeyi başarabildim.

Merdivenlerden hızlı hızlı cktım ve sınıfın önüne geldiğimde hayâl kırıklığına uğradım kimse yoktu. Ben de eşyalarımı alıp kantine indim. Allahtan kantinden de çıkış vardı da bir daha rezil olmak zorunda degildim. Evet kimse yoktu ama ben kendime rezil oluyordum sonucta. Kantine girdiğimde kalabalık olduğunu gördüm.Bizim sınıftan en sevdiğim arkadasım Ebru'nun olduğu masaya doğru ilerledim ve neşeli bir sekilde selam verdim

"Selamun aleyküm"

"Aleykümselam canım neredesin sen bir hışımla cıktın sınıftan ?"

Ebru'yu seviyordum ve kendime çok yakın hissediyordum. Benim daha sessiz sakin halim gibiydi onun dışında aynıydık ve birbirimize çok benzerdik.

Sorduğu soruya karşılık olarak dudaklarımı büktüm ve bir sandalye çektim kendime

"Arkadaşından haberin yok tabi " diye sitem ettim.

"Ne oldu ki boyle diyorsun,hayırdır?" Diye merak ve korku ile karışık duygular ile sorunca vazgeçtim anlatmaktan sonuçta olan bir şey yoktu ben ne diye abarttysam onu da anlamadım.

Neseli bir sekilde Ebru'ya:

"sınıfa geldim kimse yoktu. Tek kaldım sınıfta daha ne olsun. Insan bir haber verir ama." Dedim.

MÜPTELÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin