Havanın bunaltıcı olması sebebiyle neredeyse hareket işlevlerim sıfıra inmiş bir durumdayım. Bugün çok sevgili makine hocamızın dersi beş saat geriye çekmesi ile saat on birde evden çıkmak zorunda kalmıştım. İnanılır gibi değil saat on birde evden çıktım,BEN.
Durağa doğru yürürken kulaklığımı kulağıma taktım ve Murat Belet'in en sevdiğim ilahisi olan kül eyleyi dinlemeye koyuldum. Hava o kadar sıcaktı ki iyice bunalmstım,kafamı gökyüzüne kaldırıp güneşin yaydığı ışıga baktım ve ilahiyi durdurup biraz sesli bir şekilde şükrümü dile getirdim.
"Elhamdulillah"
"Elhamdulillah"
Benimle beraber bu güzel şükür kelimesini söyleyen bir ses daha duydum, ses o kadar tanıdıktı ki şaşkınlkla etrafıma baktım ve gözlerim sesin sahibine ulastı. Bir iki metre ilerimde pantolonunun paçasını düzenliyordu,kafamı eğip gülümsedim. Kendi kendime düşündüm bu nasıl tevafuktu böyle, şükür kelimelerimiz aynı anda,aynı yerde çıkıyordu ağzımızdan. Sonra kafasını kaldırıp ilerlemeye başladı,gözünde siyah güneş gözlüğü vardı,iç sesim bu görüntüye hemen müdahale edip "maşaallah" dedi. Ve ben tabiki utancımdan duymazdan geldim. Ilerlerken kafası bir anda benim olduğum tarafa döndü, ilk olarak çehresi sertleşti bu ifade beni her gördüğünde hemen yüzüne yerleşiyordu, bense bir türlü sebebini anlayamıyordum. Benimle ne gibi bir sorunu olablirdi ki, ya da hayır,canım seninle ne alâkası var hemen kendi kendine gelin güvey oluyorsun diye düşünürken çapraz bir şekilde gülümsediğini gördüm. Harika! Teşekkür ederim iç sesim sen kendi kendine münakaşaya girerken yanlış anlaşılmaya müsait bir şekilde suratına odaklanmayı da ihmal etmemişim. Hemen kendimden utanıp durağın diğer tarafına geçtim. Bir iki saniye sonra o tanıdık sesi duydum.
"Selamun aleykum"
Kafamı kaldırıp bakmadım bile yeterince yanlış anlaşılmıstım ve bana uygun davranmıyordum düşününce sinirlerimi bozuyordu bu durum.
"Aleykum selam ve rahmetullah oğlum"
"Aleykum selam"
"Aleykum selam"Duraktaki yaşlı amca ve bir kaç genç selamını aldı,kendi aralarında konuşmaya basladılar. Ben ise duymak istemiyordum ve tekrar ilahi dinlemek icin telefonumu cıkartp müzik çalarımdan tabiki Murat Belet açtım. Allah razı olsun bu ilahileri dinlerken maneviyatım bir çok farklı şekil alıyor bana huzur veriyordu. İlahinin sesini biraz daha açıp kendimi huzura bıraktım.
Aradan gecen bir on dakikanın arkdından otobüs halâ gelmemişti ve hava çok sıcaktı. On dakikadır Murat Beletin 4 tane ilahisini dinlemiştim. Güneş yaydığı ışık ve sıcaklık ile sanki sadece benim üzerimdeydi kalabalık olduğu icin durağada geçemiyordum gölgeden faydalanabilmek adına. Kafamı tereddütle cevirince durağın boş olduğunu gördüm ve kendimi hiç düşünmeden durağın icine attım. çok şükür rahatlamıştım. Lakin durakta niye kmse yoktu onu anlayamamştım. Etrafıma bakınırken onu gördüm hararet içinde bir genç ile konuşuyordu. Aslında konuşuyor mu tartışıyor mu anlayamamıştım, karşı taraftaki çocuk eli ile omzundan itince tartştıklarını anlayıp hemen ilahiyi durdurdum ve telefonu çantama attım.
Omzuna değen el karşısında o kadar sinirlenmişti ki boynunda ve alnında damarlarının aldığı şekil açıkca belli oluyordu. Karşısında tuhaf biri vardı.-uzun saçlı,dövmeli, küpeli- tuhaftan kastım her şey fazla abartılıydı bir küpe bir dövme değil bir kulağında üc dört tane kolları bacakları komple rengârenk dövmelerle dolu.
Sesleri duymak için biraz daha yaklaştım.
- Omzuma mı dokundun ?
- ....
- Dokunsana lan bir daha.
Bunun karşısında karşı taraftaki aynı şekilde omzundan iterek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜPTELÂ
RomanceBana "ELHAMDULİLLAH"demeyi alıştıran da sen değil miydin ? Artık tevafuk diye nitelendirdiğin şeylerin öncesini de görmez misin,nereye attın ki çıkmıyor gün yüzüne ? - Nefsin için değil;ALLAH için sev beni. Edep ile sev hayâ ile sev. Kitap kapağı 1...