Elhamdulillah mutluyum. Mutlu olsam da hayatımda bir yerlerde bir eksik varmış gibi hissetmem ne kadar normal bilmiyorum ve bu durum beni değişik bir karmaşanın içerisine doğru sürüklüyor. Yürüdüğüm yol önümden akıp gidiyor çoğu zaman. Aklımın bir köşelerinde kapatmayı unuttuğum açık kalan pencerelerim var sanki. An geliyor o pencerelerin içerisinden soğuk havalar yayılıyor;bütün bedenime ve ani bir irkilme geliyor tüm benliğime. Şuanda olduğu gibi.Elimde tuttuğum kağıt parçası bana hiçbir şey ifade etmiyor lakin tuhaf bir şekilde ürpermeme sebep oldu. Neydi bu şimdi ne manâya geliyordu tüm bu olanlar?Elime tutuşturduğu bu küçük kağıt parçasında yazanlar uzaktan yakından tanıdık gelmiyor. Tanıdık olan sadece ismim. Ama benimle ne alâkası var kestiremiyorum.Elimde kâğıt parçası bir süre sonra uyuya kalmışım. Uyandığımda sabah ezanına bir buçuk saat kalmıştı.Kağıda dikkatli bir şekilde tekrar bakınca bugün Bera'nın bana karşı sergilediği tavırlar geldi gözümün önüne ve Bera'nın yüzü bir anda bana o kadar tanıdık geldi ki daha dikkatli düşünmeye başladım ama bir türlü çıkaramıyordum. Artık emindim onun da dediği gibi ben bu adamı kesinlikle tanıyordum.Onu düşünmeye devam ederken gözümün önüne gelen görüntü kalbimin korku ile atmasına sebep oldu.Ne yapacağımı bilemedim. Yerimden kalktım hızlı adımlarla merdivenlerden indim gercekten ne yapacağımı bilmez bir haldeydim. Kalbim bedenimi zorluyor korku içerisinde yerinden çıkacak şekilde atıyordu. Panikle mutfağa yöneldim ve bir bardak su içtim. Bardağı yerine bırakırken, elimin titremesiyle sürahi ve bardak yere düştü ve gecenin sessizliğinde evin içerisinde büyük bir gürültü oluştu. Saniyeler içerisinde evdeki herkes uyanmış ve mutfağa gelmişlerdi. Ellerim halâ titriyordu.
Herkes neye uğradığını şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu ama ben ne diyeceğimi bilmiyordum. Kafam karışmıştı sakin olmaya çalıştım ve dikkatli bir şekilde annemin gözlerine bakıyordum. Sesimin çıkacağından emin olduktan sonra konuşmaya başladım.
- Merak etmeyin bir yerimi kesmedim.
Gülmeye çalışsam da beceremedim babamın bakışlarından oynamaya çalıştığım oyuna inanmadığını anlayıp başlamadan pes ettim.
-Ne oluyor meleğim,ne bu suratının hali?
Babam bana doğru yaklaştı ve cevap bekleyen gözlerle bakmaya devam etti. Annem ve Emre de merak ile beni izliyordu.
-Uykumu mahvettin farkında mısın? Bir sey oldu sandım ve hanımefendi gayet rahat.
Kendimi tutamayıp ağlamaya başlayınca Emre sustu ve şaşkın gözlerle bana baktı yanıma gelerek sarıldı.
-Tamam alınma. Şu sıralar amma sulu göz oldun ha sen de.
Alnımdan öptü ve beni salona doğru yönlendirip koltuğa oturmamı sağladı.Annem yanıma gelip oturdu ve saçlarımı okşadı.
-Problem ne anlat bakalım.
Anlatmalı mıydım bilmiyordum. O gece gelmişti gözlerimin önüne;kaza geçirdiğim gece. Arkamdan son sürat gelen arabanın bana çarpması ile ön camdan yola fırladığım an. Kemerim bile takılı değildi ve korkuyordum birilerinden kaçıyordum ne olmuştu da ben o haldeydim neden arabadaydım. Düşünürken daha fazla korkuyordum ve bu karşımda duran aileme karşı sinirlenmeme sebep oluyordu. Bana ne olmuştu böyle. Ardımda ne bırakmıştım.Ani bir baş ağrısı vurdu ve elimi alnıma götürdüm dayanılmaz oluyordu artık bu durum.Hafızamda canlanan kare kanımın çekilmesine sebep oldu.
Babam telaşlı bir şekilde elimi alnımdan çekip gözlerimin içine bakıyordu. Daha fazla dayanamayıp ağlayarak anlatmaya başladım.
-Sandalyeye bağlıyım. Ve bir adam önümde, elinde bir silah bana doğrultuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜPTELÂ
RomanceBana "ELHAMDULİLLAH"demeyi alıştıran da sen değil miydin ? Artık tevafuk diye nitelendirdiğin şeylerin öncesini de görmez misin,nereye attın ki çıkmıyor gün yüzüne ? - Nefsin için değil;ALLAH için sev beni. Edep ile sev hayâ ile sev. Kitap kapağı 1...