Multi;ÇağlaKirpiklerimi kırpıştırarak gözlerimi araladım. Yatağımda doğrulup esneme hareketleri yaptım. Bugün fazla enerjik hissediyordum kendimi. Telefonuma baktığımda saatin 7.45 olduğunu gördüm.Benim normalde bu saatte kalkmam mümkün olmamasına rağmen alarmımdan 15 dakika önce uyanmıştım
Yataktan kalkıp banyoya girdim. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra odaya geri dönüp dolabımın kapağını açtım. Ne sade ne de abartılı olmalıydım. Güzel giyinmeye mecbur sayılırdım; sonuçta özel bir şirkette çalışacaktım.Kot büstiyeri, lacivert çiçekli eteği,açık kahve tonları çantayı ve yanık turuncu rengindeki ayakkabımı alıp yatağın üstüne bıraktım. Makyaj masasının pufuna oturup açık galibarda rengindeki ruj, eyeliner, rimel ve göz kalemi sürüp saçımı düzleştirdim. Yatağın üstüne bıraktığım kıyafetlerimi alıp giyindikten sonra ince gümüş renginde bileklik, üç tane büyük siyah boncuğu olan pastel pembesi kolyemi ve küpemi takıp çantamın içine telefonumu, sarjımı , rujumu koydum.
Evden çıkıp taksi çevirip bindim. Umarım Emir'i ilk gördüğümde sinirlerime hakim olup daha yeni başladığım işi bitiremezdim. Benim yapmam gereken ortalığı karıştırmak değil Emir'in güvenini kazanmaktı. Gerisi gelirdi zaten...
Uzun bir yolun ardından ben düşüncelerimle boğuşurken şöförün "geldik efendim." demesiyle parasını uzatıp arabadan indim. Bir kaç kişinin bakışlarının benim üstümde olduğunu hissetsemde umursamayarak şirkete giriş yaptım.Dün Banu hanımı sorduğum personeli bulup yine Banu hanımı nerede bulabileceğimi sordum. Tarif ettiği yeri aklıma kazıyıp teşekkür ettim.
Asansöre binip 4. kata çıktım. Odanın önüne gelip kapıyı tıklattım. "Gir" demesiyle içeri girdim; Banu hanım beni görünce ayağı kalkıp "hoşgeldin" elini uzattı. Uzattığı elini sıkıp "hoşbuldum Banu hanım" dedim. Eliyle koltuğu gösterince oturup "başlayalım mı?" diye sordum.
-OOOO bu ne acele Çağla'cım. Tamam başlayalım, zaten bende seni bekliyordum.Gel bakalım yanıma da anlatıyım neler yapacağını.
*******
2 saattir aralıksız olarak çalışmıştık.Emir'in kahvaltısında ne yiyeceği,hangi şirketlerle iş yaptıkları, toplantı programlarını hakkında konuşmustuk. Toplantı düzenlemelerini, Emir'in randevularını ben hazırlayacakmışım. İşlerin düşündüğüm kadar da zor olmadığını fark etmiştim bu iki saatlik süreçte, bazı hesaplamalarda şirketin kazancı,kaybı falan iş yaptıkları adamlarla ne kadara iş yaptıklarını hesaplaması biraz kafa karıştırıcıydı. Çok yüksek rakamlar vardı ve bu beni bile zorluyordu.
Bu zamana kadar Emir'i hiç görmemiştim. Odadan dışarı çıkmamıştık gerçi ama odaya falan gelir belki diye düşünmüştüm. Yarın evine gidip paşamıza kahvaltı hazırlayacaktım ; bugün görmesem bile yarın kaçışım yoktu sanırım.
-Çağla'cım nasıl yapacağını anladın mı?
-Evet anladım Banu abla, teşekkür ederim
Çalışırken biraz da konuşmuştuk Banu ablayla. O sırada da ona Banu hanım diye değil Banu abla diye hitap etmemi istemişti. Ondan beridir de Banu abla diyordum.
- Ne demek tatlım. Hadi sende şu dosyaları al ve odana gidip orada devam et. Ayrıca ; senin odanın içindeki siyah duvarın arkası Emir beyin odası görünüyor , bi de bugün şirkete gelmicek haberin olsun. Elindeki dosyaları bitir bana göster sonra da çıkarsın zaten.
-Tamam , deyip odadan çıktım. Yan tarafta bulunan ilk oda benim odamdı; kapıyı açıp içeri geçtim.Eşyalarımı yerleştirmeye fırsatım olmamıştı. Şu dosyalardan önce bunları yerleştirsem iyi olacak diye düşünüp kutuyu boşaltmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE SAVAŞ
Teen FictionOnlar iki kardeş iki dosttu. Kan bağları olmaması onların bir araya gelmesini engelleyememişti. Yaraları onları birleştirmişti. Bu birleşim hiç ayrılmama yemininin bozulmasıyla son bulmuştu. Onlar hiç tek kalmamışlardı ki bu sarsıntı da Çağla gü...