1.0

892 24 18
                                    

Mine'den

Küçük pansiyona vardığımda danışmaya ilerleyerek kimliğimi masaya bıraktım.

"Tek kişilik oda istiyorum."

"Ne kadar kalacaksınız efendim?" dedi henüz genç olan kız. Bir kaç saniye düşündüm.

"Bilmiyorum.."

"Peki, oda ücretini peşin olarak alıyoruz."

"Sorun değil, ne kadar?" kız hesap çıkarttıktan sonra yüzünde ufak bir tebessümle bana baktı. Çantamdan çıkarttığım parayı ona uzattıktan sonra para üstünü alıp cüzdanıma koydum.

"Otuz altı numaralı oda. Yardımcı olmamı ister misiniz?"

"Hayır halledebilirim, teşekkürler." dedim yüzümde yorgun bir tebessümle. O da anahtarı bana uzatıp geri çekildi. Asansör olmadığı için merdivenleri çıkarak birinci katta ki odamı buldum. Kapıyı açıp küçük ama tatlı olan odama girdim. Bavulumu kenara bırakıp pencereyi açtıktan sonra temiz havanın içeriye dolmasına izin verdim. Hırkamı çıkartıp yatağa bıraktıktan sonra bende yatağın ucuna kalçamı koydum. Kendimi fazlasıyla yalnız hissetmiştim. Oda toz pembe ve beyaz ağırlıklıydı. Küçük bir gardırop, makyaj masası, duvara sabitlenmiş kitaplık, yatak ve komodin vardı. İçeriye açılan kapının ardında da banyo bulunuyordu. Bana yeteceğini düşünüyordum. Biraz kafamı dağıtmak için bavulumu açıp gardırobu yerleştirmeye karar verdim. Tam işe koyulacaktım ki odanın kapısı çaldı.

"Mine hanım?" dedi benim yaşlarımda bir erkek.

"Buyurun?"

"Adım Sercan. Ben otelle anlaşmalı olarak rehberlik yapıyorum. Eğer sizde yararlanmak isterseniz tur programı hazırlayacağım."

"Ne zaman başlıyor?"

"Yarın sabah kahvaltıdan sonra yola çıkacağız. Merak etmeyin, gün boyu yorulacağınız aktiviteler yok." küçük bir turun kafamın dağılmasına yardımcı olacağını bildiğimden onaylayıp adımı yazdırdım. Sercan gittikten sonra odama dönüp tabletten açtığım şarkılarla dolabımı yerleştirmeye başladım. Yemek saatinin geldiğini bildiren zil sesi ile aşağıya inip tabağıma bir kaç şey koydum. Yaklaşık yarım saatimi restoranda geçirdikten sonra odama çıkıp ancak iki kişinin sığabileceği balkonuma çıktım. Bir tane küçük masa ve iki sandalyeyi zor sığdırmışlardı. Masanın üzerinde gördüğüm kül tablası ile gülümsedim. Çantamdan sigara paketimi alıp sandalyeye oturdum. Hayatımın son on beş yılını tek tek düşündüm. Hiçbir anı atlamadan kah ağlayarak, kah gülerek düşündüm. Paket bittiğinde anılarım da bitmek üzereydi. Son dumanı üfleyip kül tablasına baktım. Çoğu sigaraları yarım bırakmıştım. Rujum ilk sigaralarda daha belirginken daha sonradan azalmıştı.

 Rujum ilk sigaralarda daha belirginken daha sonradan azalmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neden bilmiyorum ama içimi bir hüzün kapladı. Gökyüzünü aydınlatan dolunaya baktım. Benim karanlığımı aydınlatacak kimsem yoktu.

"Bu kadar sigara sağlığa zararlı değil mi?" duyduğum sesle kafamı sağa çevirdim. Hemen yan balkonda Sercan vardı.

ONUN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin