Dersten çıkmış,herzamanki gibi arka bahçedeki bankta çayımı yudumduluyordum ki aniden çalan telefonumun sesiyle irkildim. Arayanın yengem olduğunu görünce şaşkınlığa uğradım. Tedirgin bir şekilde telefonu açtım .
- Efendim yenge ?
- Hira! Amcana ulaşamıyoruz. Telefonlara cevap vermiyor, dükkanda da yok. Nerde olduğuna dair bilgin var mı ?
- Sabah Murat abinin yanına uğrayacaktı belki hâlâ oradadır sen telaş yapma ben Murat abinin dükkanına bakarım .
- Tamam acele et haber bekliyorum.
- Tamam yenge . .
Çantamı kaptığım gibi Murat abinin dükkanına fırladım. Dükkanın önüne geldiğimde büyük bir kalabalıkla karşılaştım. Murat abiye bişey olmuş sanırım korkusuyla kalabalığı yarmıştım ki Murat abi ile karşı karşıya geldim. Şükür ona bişey olmamış dedim. Yerde yatan kimdi ve yere ilişti gözüm .. Evet, yerde kanlar içinde yatan amcamdı.
Yapmamam gerekirdi ama kendime engel olamadım bir çığlık attım ..
- Amcaaa ! !
Ona sarılmaya çalıştığım için ellerime kan bulaşmıştı. Şoku atamamıştım üzerimden. Kim yapmıştı ona bunu kim kana bulamıştı benim amcamı. . Hayret dolu gözlerle başımı kaldırıp çevreme bakındığımda; ellerinden ve kaşının kenarından kan damlayan sert bakışlı gençten başkasını göremedim. Anlaşılan çevredekiler olaya şahitlik yapmamak için olay yerini terketmişlerdi. .
Amcamın nabzını yoklamak yeni aklıma gelmişti. . Şükürler olsun ki yaşıyordu.. Tıp ögrencisi olmama rağmen babam saydığım İnsana bi müdahalede bulunamadım . . Acılı gözlerle başımı kaldırdım , o genç başımızdan ayrılmamıştı .Herkesin gitmesine rağmen o genç neden buradaydı anlamamıstım."Kim yaptı bunu?" sorusu ağzımdan çıkıverdi . Çıktı çıkmasına ama karşı taraftan bir cevap gelmedi. Biraz sinirlendim ve tekrar sordum :
- Kim yaptı bunu dedim sana !
Gelen cevap beni şaşkınlığa uğrattı..
-Ben ..
-Ne sen mi ? Neden yaptın bunu ? Birde utanmadan burada bekliyorsun! Sana diyorum cevap ver !
Cümleleri ard arda sıralamama rağmen gençten cevap gelmedi .
Yolun sonundan gelen siren sesi , elimden bir kaza çıkmasına engel oldu. Büyük duygu karmaşası içerisinde amcamın ambulansa taşınmasını izledim ..
İçimden duaları sıralamaya başladım .. "Allah'ım yalvarırım yardım et bize ! .. Onu bize bağışla .Gelen hemşire amcamın yoğun bakıma alınacağını söyledi. Gözyaşlarımı tutamayarak bahçeye attım kendimi.. Bahçede de her gördüğüm yüzde bir hüzün sezdim .. Ee tabii burası bir hastane bahçesiydi. .
İnsan başkalarının üzüntüsüne şahit olduğu zaman kendi üzüntüsünü bir anlık unutuyormuş gerçekten. Zaten yıllarca bunu yapardım, başkalarının derdini dinleyerek kendi derdimi bastırmaya çalışırdım..Şimdi üzüntümü gizlemeye çalışan gözlerim öfkeyle dolmuştu.
O câni hâlâ hangi yüzle hastaneye gelmişti. Öfkeme zor hakim olmuştum. Dayanamayıp yanına gittim- Senin ne işin var burada? Vicdanın mı sızladı yoksa. Amcamı bu hâle getirirken vicdanın neredeydi?
Ben azarlamalarımı sıralarken cevap vermiyor, sadece gözünü dikmiş bana bakıyordu . Genelde erkeklerle konuşurken çekinirdim fakat şimdi öfkem çekinmemin önüne geçmişti. Daha devam edecektim ki orta yaşlarda bir adam yanımıza yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meftun
Teen FictionSevgi ile nefret arasında ince bir çizgi vardır. İnsanın tüm sevgileri nefrete dönüşmüşken, tekrar sevgiye kucak açabilir mi? Öfke dolu iken gözleri, sevgi ile bakabilir mi?