Kaç dakikadır hızlı adımlarla yürüyordum. Öfkemi hâlâ dindiremiyordum. Amcamın esnaf arkadaşı Murat abinin dükkanına doğru ilerlemeye başladım. Amcamdan haber almak için tek seçenek Murat abiye sormaktı. Çünkü elimde kimsenin numarası yoktu ulaşabileceğim. .
Dükkana girdiğimde bir iki müşteri dışarı çıkmak üzereydi onlar çıkar çıkmaz da Murat abi seslendi :
- Hoşgeldin Hira ..
- Hoşbuldum Murat abi .
- Hayırdır ?
- Iıı şey ben amcamdan haber alıyormusun diye sormaya gelmiştim .
- Ondan ne haberi alacağım bu saatten sonra?
- Ne.. neden ?
- Ne demek neden kızım yaptıklarından sonra hâlâ görüşmemimi beklerdin. .
- Murat abi, sen sen bile inanmıyorsun yani amcama ..
O sırada telefonu çaldı.
- Hira bi ara tekrar konuşalım. Şimdi işim var. Sana tavsiyem amcanı sil artık hayatından.
Tamam diyebilmiştim sadece ve dışarıya çıktım. Derin bir nefes aldım, Elif ablaya doğru yürümeye başladım. Aaa doğru ya Elif abla bugün hastanede nöbetçi. Dalgın dalgın yönümü hastaneye doğru çevirdim.
- Ooo Hiram hoş geldin .
- Hoşbuldum ablacım .
- Ha unutmadan söyleyim hani üzülüyordun ya telefonun gittiği için
- Evet
- Benim üniversiteden yakın arkadaşım vardı ya Derya .
- Evet abla .
- Ondan senin kankaların numaralarını almasını istedim . Seni çok merak etmişler. Ara da konuşun. Sâre'nin numarası var, kaydettim.
- Allah razı olsun ablam senden, o kadar düşüncelisin ki..
- Âmin bitanem hepimizden razı olsun. :)
Telefonu aldığım gibi rahat konuşabilmek için bahçeye çıktım. Canım Sâremi nasıl da özlemişim. O özlemle 1 saati bulmuştu konuşmamız . Tabi başımdan geçen herşeyi anlatmıştım. İçimdeki sıkıntı biraz hafifletmişti. Dertler paylaştıkça azalıyormuş cidden . Sıkıntımı kim ile paylaşırsam tam anlamıyla yok gibi geleceğini de gayet iyi biliyordum ..
Uzun konuşmamdan sonra tekrar Elif ablanın yanına geldim.
- Canım sen yorgunsan eve gidebilirsin. Ben daha gelemem.
- Iıı şey. .
- Hadi canım ya çekinecek bişey yok .
- Peki tamam..
- Ama geç oldu, kendi başına gitme. Ertuğrul da çıkacaktı, bizim sitede oturuyor onunla birlikte gidin .
Ertuğrul da kim di şimdi diye düşünürken Elif abla bir telefon görüşmesi yaptı. O sırada gerek olmadığını kendim gidebileceğimi söyledim ama itirazımı kabul etmedi. Elif abla gerçekten çok düşünceli birisi hem güvendiği biri olmasa beni onunla göndermezdi.. Ben bunları düşünürken birden yanımıza uzun boylu, sarışın, mavi gözlü birisi yaklaştı ve selam verdi. Elif abla gülümsedi ve :
- Hira canım Ertuğrul bey de geldi. Kendisi çocuk doktoru .
Ertuğrul bey bana kısık gözlerle baktı ve gülümsedi.
- Sen de tıp öğrencisisin galiba ..
- Evet, sizin yolunuzdayım.
Hazır cevabım üzerine biraz daha gülümsedi ve çıkışa yöneltti.
Allah'tan eve yürüyerek gidiyorduk. .Tanımadığım insanlarla arabada gitmek beni tedirgin ediyordu. Hele en son o polis olacak câniyle yaptığım yolculuk nasıl etkilemişti. . .
Ertuğrul bey belli ki konuşkan,espririli bir kişiliğe sahipti.. Yol boyu konuştu ve şakalar yaptı .. Yaptığı espirilere ayıp olmasın diye gülmeye çalıştım ama şuan cidden hiç gülmek istemiyordum.
Sonunda siteye yaklaşmıştık.
- Çok teşekkürler. .
-Ne demek her zaman .
Allah'tan karşı blokta oturuyormuş o tarafa yöneldi bende diğerine yönelmiştim ki ...
Onunla karşı karşıya geldim.. Girişte merdivenlerin önünde, motoruna yan bi şekilde oturmuş bekliyordu. Görür görmez şok oldum gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. Açık kahverengi gözlerinin yine öfkeyle bakması beni ürketti.Motorundan indi ve bana yaklaştı ..
Bu saatte ne işi vardı burada ? Ne istiyordu ? Saatlerce beni burada beklemiş miydi ?
Bana yaklaştıkça şaşkınlıktan açtığım ağzımı kapatıp iyice bir tutkundum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meftun
Teen FictionSevgi ile nefret arasında ince bir çizgi vardır. İnsanın tüm sevgileri nefrete dönüşmüşken, tekrar sevgiye kucak açabilir mi? Öfke dolu iken gözleri, sevgi ile bakabilir mi?