DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

50 7 0
                                    


Hayalim;

Güneşli bir kış gününden yazıyorum sana...Buralar öyle hasret ki aşkına...Her sokak avuçlarımın arasında titriyor. Sende gelsen...gülüşünle ısıtsan burayı...Öyle bir yangın ki hasretin..Sana kavuşmak mucizelerin en güzeli olacak eminim. Sayılı gün çabuk geçer derler. Sabah akşam sayıyorum ama geçmiyor işte... Aydınlığım, gelecek ay izin alıp bir haftalığına geleceğim. Planını şimdiden yapmaya başla. Bütün bir haftamı sana vereceğim( sonrada bütün ömrümü). Bu arada sana bir sürprizim var gelecek yıl burda işim bitiyor yani 8 ay sonra ordayım. Türkiye en güzel ülke benim için çünkü orada sen varsın. Bu ülke de ancak seninle değer kazanabilir, bitanem benim. Birde sana burdan kocaman bir aşk gönderiyorum. Seni seviyorum.Öpücüklerimle kal...

İşte bu beni kendime getirecek tek şeydi. Birden gece gördüğüm rüya geldi aklıma. Benim karıncayı bile incitmeyen sevgilim( Akın) birini öldürecekti öyle mi? Birden kahkaha atmıştım. Hastanenin koridorundaki insanlar bana " biri şuna nerde olduğunu hatırlatsın" dercesine baktılar.

Çok gizli bir güç tarafından şımartılmaya başlamıştım. Ablamın bir bebeği olacaktı, sevgilim yanıma gelecekti ve bir hafta boyunca benimle vakit geçirecekti. Bu evrenin benimle ilgili ne planları varsa birden ona gönderdiğim pozitif mesajlara cevap vermeye başlamıştı. Tabi arada korkutmuyor değildi mesela gördüğüm şu aptal rüya. Sanırım bu evrenin bana "ayağını denk al hemen yılışma"deme şekliydi.

Kalbim kuş misali çırparken birden telefonum çaldı.

" Efendim Melis'cim."

" Duru. Kaç saattir seni bekliyoruz. Nerdesin kızım sen?"

Eyvah! Hayatımda yapacağım en büyük hatayı yapmıştım. Resmen ölüm fermanımı imzalamış büyük buluşmayı unutmuştum. Acaba alzaymır hastasıymışım bir süre sonra adımı bile unutacakmışım mı desem? Yok annemi fişşekleyip ortalığı ayağa kaldırırkardı.

"Canlarım, bitanelerim,arkadaştan öte kardeşlerim. Size bir müjdem var onunla uğraşıyoruz sabahtan beri."

" Çabuk gel hadi hepimiz bekliyoruz. Özür hediyeni unutma."

" Tamam Melis' im. Kimler var?"

"Alia, Neşe, Birtan ( Neşe'nin sözlüsü), Eda, Hira, Anıl ( Hira' nın erkek arkadaşı) var canım."

" Baya kalabalıkmışsınız canım. Kusura bakmayın. İnanın programım dışında gelişen bir şey."

" Tamam tamam hadi uzatma. Oyalanma çabuk gel Matissa'dayız."

Çok şükür fazla kızmamışlardı. Hem müjdeyi alınca hemen unuturlardı eminim.
______________________________

"Selam millet. Kusura bakmayın biraz geç kaldım ama geçerli bir sebebim var. Hastanede idim. Ablamın yanında."

" Hayırdır canım kötü bi şey yoktur umarım."

" Yok Aliacım. Endişelenecek bi şey yok. Hatta harika bir haberim var ablam ve eniştem bebek bekliyolar."

" Hayırlı olsun bitanem. Çok sevindik sizin adınıza."

" Saol Neşe' cim. Darısı başınıza. Neyse kızlar konuya girelim bebeği bi ara ablamlarla kutlarız. Biliyorsunuz bir hafta sonra Akın'ın doğum günü. Ona harika bir sürpriz hazırlamak istiyorum. Aklımda birkaç fikir var ama yardım lazım."

" Neymiş anlat bakalım şu fikirleri."

" Anlatayım Hira'cım. Büyük bir video hazırlamayı düşünüyorum. Yani hikayemizin filmini çekip işyerine göndericem. "

"Bu harika bir fikir abi. Ben olsam bende bayılırım."

" Gerçekten böyle mi düşünüyosun Birtan? O zaman Akın' da bayılacaktır eminim."

" O zaman bize oyuncu lazım canlandırma için."

" Haklısın Anıl. İşte bu konuda tam Hira ve sen devreye gireceksin. Benim için bizi canlandırır mısınız?"

"Bilmem ki canım yapabilir miyiz?"

" Hiracım bizi en fazla tanıyan sizsiniz. Ve taklitlerinizde çok iyi. Melis bana montajda yardım edecek. Alia müzik ve cast sende. Eda makyaj ve kostüm sende. Karakterler bize benzezin istiyorum. Mesela tanışırken üstümüzde ne varsa karakterler aynısını giyecek. Neşe ve Birtan kamerada sizde. Bu gün bütün eksikleri tamamlayalım yedek oyuncu falanda bulunsun. Lazım olabilir. Yarın aynı saatte burda buluşur hallederiz."

Şimdiden heyecanlanmaya başlamıştım. Benim düşünceli sevgilime bütün bunlar azdı bile. O benim doğum günümde en sevdiğim şarkıyı gitarla bana söylemişti. ( Büyük derecede gitar manyağı olduğumu söylemeden edemicem). Birden telefon çaldı. İkinci dünya savaşından çıkmış çantamın içine elimi daldırdım. Beceriksiz ben çalan telefonumu bulamazken arayanın kapatmaya hiç niyeti yoktu. Ben ne ara dağıtmıştım bu çantanın içini bu kadar? Sonunda telefonu bulunca zafer dansı yapmama ramak kalmıştı. Arayan tabiki annemdi. Ama bir terslik vardı annem ağlıyordu.

" Anne ne oldu? "

" DURU HEMEN EVE GEL!"

" Anne iyi misin?"

" Değilim. Hemen eve gel dedim sana. Çabuk!!!"

Gitmeliydim...

Bittim mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin