Kulağımın dibinde uçuşan sineğe gözlerimi açmadan bir tokat savurdum. Elim sıcak ve azıcık yumuşak bir yapıya çarpınca göz kapaklarımı açtım. Enis gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
"Günaydın." dedim gözlerimi kırpıştırarak ve az önce ona vurduğum gerçeğini geçiştirerek.
"Hatırlat da bir daha uyurken seninle aynı yatağı paylaşmayalım." diyen Enis'e gözlerimi kısarak baktım.
"Senin benden önce uyanıp bana kahvaltı hazırlaman gerekmiyor mu? Sevgili sorumlulukları hani." derken yattığım yerden doğrularak oturur pozisyona geçtim.
"Aynı şey senin içinde geçerli değil mi?"
"Ben misafirim ama."
"Ha benim evim ha sevgilimin evi ne fark eder?" diyince sus pus oldum. Pes eder gibi iki elimi havaya kaldırdım. Zafer kazanmış bir havaya büründü ve çarpık çarpık gülümsedi. Dirseğinden destek alıp doğruldu. Yüzüne düşen bir tutam saçı arkaya ittirdim. Hep bunu yapmak istemiştim. Saçları öyle yumuşaktıkii.
"Birileri aşık oldu sanırım." dedi kıkırdayarak.
"Bana bu kadar çabuk aşık olacağını biliyordum. Beni şaşırtan bunu itiraf etmen." dedim laf koyduğumu sanarak. Gözlerini devirdi ve üzerindeki pikeyi atıp yataktan kalktı.
"Kalk hadi kahvaltı yapalım." diyince başımı tamam anlamında sallayıp oturduğum yerden kalktım ve banyoya gittim. Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra aynaya baktım. Maymuna benziyordum. Gözlerim hafif şişmişti ve tenim soluktu. Bu halde Enis'in karşısına geçmiştim daha doğrusu onunla uyumuştum! Havluyla kurulandıktan sonra mutfağa ilerledim. Enis iki tane içinde mısır gevreği olan kaseyi yan yana koymuş önce birine sonra diğerine süt dökmüştü. Masaya oturup onu izlemeye devam ettim. Kaselerin içine kaşık koyup ikisini de eline aldı ve birini önüme koydu,fırlattı desek daha iyi olur diğerinide kendi önüne koyup tıkınmaya başladı.
"Senin kahvaltı anlayışın bu mu?" diye sordum kaseleri işaret ederek.
"Beğenemedin mi?" dedi ağzındakileri yutmadan. Ona 'Tam bir öküzsün.' bakışı atıp mısır gevreğimi kaşıklamaya başladım. Enis'in gevreği bitmiş fakat sütü artmıştı, kaseyi kafasına dikip içti. Gözlerimi dikmiş ona bakarken o beni umursamıyordu.
"Az insan ol ya." dedim dudaklarımı bükerek. Kasesini lavabonun içine bırakıp içeriye geçti. Gevreğimi -sütüyle birlikte- bitirdikten sonra kasemi alıp lavabonun içindeki kaseyle beraber bulaşık makinesinin içine yerleştirdim ve içeriye gittim. Ayaklarını uzatmış spor haberi izliyordu. Karşısındaki koltuğa geçip oturdum. Beni tınlamayınca öksürdüm. Bakışlarını televizyondan bana çevirip kaşlarını kaldırdı ve başını iki yana 'Ne var?' anlamında salladı.
"Ailen nerede?" diye sordum konu bulmaya çalışırken aklıma anca bu gelmişti.
"Bu seni ilgilendirmez." dedi bakışlarını tekrar televizyona çevirdiğinde.
"Ah peki." dedim sessizce.
"Boşandılar. Babam yurt dışında bir yerlerde gönül eğlendiriyor annem ise... çalışıyor. Her zaman çalışıyor genelde iş için şehir dışında." dedi iç çekerek. Hüzünlü gözleriyle bana bakınca merakıma lanet ettim. Ne diye soruyorsam.
"Yani annen şuan şehir dışında?" diye sormaya devam ettim. Batmışken tam batıyım.
"Bilmiyorum burası benim evim annemle beraber yaşamıyoruz. Pek bir şey farketmiyor her iki türlüde çok sık görmüyorum. Diğer evde hizmetçilerle kalmaktansa evde kızlarla kalmayı tercih ederim. " dedi pis pis sırıtırken. Kızlarla kalmaya tercih edermiş. Acıdığım kişiye bakın. Öküz. Cevap vermeden pekte umrumda olmayan spor haberlerini izlemeye başladım.
"Dün çıkışta Ayazla konuştuk."
"Ee?" dedi bana bakmadan.
"Beni öpmeye çalıştı."
"Çalıştı?" diye sordu. Tepkisini ölçmeye çalışıyodum ama hiç bir tepki vermiyordu umrunda değildim sanki.
"İzin vermedim öpmesine." dedim.
"Niye? Özlemedin mi biricik aşkını? Hazır öpmeye çalışmış barışsaydınız ya. Oda rahatlardı bende." diyince mideme ağrı girdi.
"Bak seni benimle çık diye zorlamıyorum tamam mı? İstemiyorsan hemen ayrılabiliriz." dedim bakışlarımı televizyona çevirip.
"Bana mecbursun." dedi ukala ukala.
"Biliyor musun? İntikamı unut saçma bir şeydi zaten. Senin isteyip istememende umurumda değil çünkü ben istemiyorum. Sahte ilişkimiz bitti." diyince kahkaha attı.
"Kalacak bir yerin yok ve sen gelmiş bana trip atıyorsun." dedi. Cevap vermeden odasına gittim ve kapıyı hızlıca kapadım yada çarptım diyelim. Komidinin üstündeki kıyafetlerimi alıp banyoya ilerledim. Salonun kapısına yaslanmış gülerek beni izliyordu.
"Sen ciddisin." dedi gülerek. Yine cevap vermeyip banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Üzerimdekileri-Enis'in kıyafetlerini- çıkarıp kendiminkileri üzerime geçirdim ve saçımı at kuyruğu yapıp banyodan çıktım.
"Telefonumu gördün mü?" diye sordum Enis'e.
"Bundan mı bahsediyorsun?" dedi elindeki telefonumu sallayarak "Gelde al." dedi sinsi sinsi gülerek.
"Çocuklaşma." dediğimde omuz silkti. Üzerine yürüdüm ve yukarıdaki kolunu indirmeye çalışırken beni duvarla arasına aldı. Sesli bir şekilde yutkunup "Ver şunu." dedim. Kahverengi gözlerini gözlerime dikti.
"Vermem."
"Ver dedim!"
"Sen ciddi ciddi ayrıldın mı benden ya?" dedi gülerek.
"Evet ne oldu zoruna mı gitti?" dedim gözlerimi kısarak.
"Hadi diyelim telefonunu verdim ve gittin. Nereye gideceksin?" diye sordu yüzünü yüzüme yaklaştırırken.
"Bu seni ilgilendirmez. Gidiyim de sende rahat et eve kimi atacaksan at." dedim nefes alışverişimi dengelemeye çalışırken. Ani bir şekilde uzaklaştı.
"Peki al." diyip telefonumu uzattı. Telefonumu alıp kapıya ilerledim.
"Seni neden aldattığını şimdi anladım." diyince ona baktım. Bu canımı yakmıştı işte. Gözümden süzülen yaşı elimin tersiyle silip önüme döndüm. Evden çıkıp kapıyı sert bir şekilde kapadım ve telefonuma bir kaç numara tuşladım ve telefonu kulağıma götürdüm.
"Efendim?"
"Konuşmamız gerek."
Anca boş vakit bulabildim ödevlerden bir dahaki bölümü en kısa zamanda yazmaya çalışıcam. Vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim ^.^
