12.Bölüm

292 10 0
                                    

Kısa bir bölüm oldu farkındayım fakat kendimi zorlamak istemedim, bir dahaki bölüme telafi etmeye çalışacağım :(( İlk kısmı okurken Katy Perry- Unconditionally dinleyebilirsiniz, iyi okumalar.

Multimedia: Derin

 “Ayrıldığımızı kim söyledi seni aptal!”

“Enis sen ne dediğinin farkında mısın?” derken ondan uzaklaşmaya çalıştım “ Kaç gündür beni aramıyor, sormuyor hatta yüzüme bile bakmıyorsun ama şimdi gelmiş ayrılmadığımızı söylüyorsun! Ya tamam hadi ayrılmadık diyelim ya o tüm kızlar… Beni aldatmış sayılmıyor musun?” derken kolumu sıkan eli gevşedi.

“Hiç biriyle birlikte olmadım.” Diye mırıldandı yüzünü yere eğerken.

“Bu hiçbir şeyi değiştirmez anlamıyor musun? Kalbimin paramparça olacağını, içimin acıyacağını bildiği halde her gün başka biriyleydin! Ya o sinema olayı? Benimle bir kere bile sinemaya girmedin ama o kızla oldukça mutlu gözüküyordunuz.”

“Arya…” adımı kısık sesiyle fısıldarken ona baktım, alnı kırışmıştı.

“Unut gitsin Enis, böyle olmaz.” Derken boğazımda ki yumruya inat yutkundum.

“Yapma.”  Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında gözlerimi yumdum. Gözlerimi araladığımda Enis çok yakınımdaydı. Ellerimi ensesine yerleştirdim, teni bebeğinki gibi pürüzsüzdü. Onu sevmiyordum hayır. Onun tenini, kokusunu, dokunuşlarını, bende hissettirdiği şeyleri seviyorum. Başparmaklarımı yanaklarında gezdirirken tepkisizdi, öylece gözlerime bakıyordu.

“Bakma.” Diye fısıldadım. Çenesini kaldırıp alnıma uzandığında ona yardımcı olmak için başımı eğdim. Dudaklarını alnıma bastırdığında yanağımdan istemsizce bir damla süzüldü.

“Gitme.” Dediğinde yüzünü görebilmek için ondan uzaklaştım. Bakışlarından anlam çıkarmak istiyordum fakat çok zordu.

“Ara vermemiz gerek.” Derken ensesindeki ellerimi çektim, havadaki ellerimi elleriyle tuttu.

“Ya sonra?” dediğinde ona baktım, onunla böyle bir konuşma yapacağımı hiç düşünmemiştim. Aklımdaki ayrılık sahnesi bu değildi. Ben sızlanacaktım o da sinirlenip küfredip çekip gidecekti, hayır böyle olmamalıydı, kesinlikle işimi zorlaştırıyordu.

“Bir söz var… Eğer iki insan beraber olmak için yaratılmışsa sonunda tekrar birlikte olmanın bir yolunu bulurlar.” Dediğimde başını salladı. Başını eğip dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. Arkasını dönüp giderken onu izledim. Bunlar olmuştu değil mi? Ben Arya, Enis’i reddetmiştim. Yatağıma geri dönerken kapıdan gelen sesle oraya döndüm. Derin meraklı gözlerle içeriye girmişti. Yatağın içine girdim ve Derin’e baktım. Dudağım titreyince hemen yanıma geldi, yüzümü avucunun içine alıp yanağıma öpücük kondurdu.

“İyi misin meleğim?” dediğinde başımı salladım. Burnumu çekip başımı Derin’in göğsüne yasladım. Uyumaya ihtiyacım vardı, o başımı okşarken kendimi uykunun kollarına bıraktım.

--

Uyandığımda Derin yanımda değildi, mutfaktan gelen güzel kokularda nerede olduğunu anlamama yardımcı olmuştu. Yatağın üzerindeki telefonumu alıp mutfağa ilerledim. Telefonuma gelen mesajları kontrol ederken mutfağa varmıştım bile.

“Ah uyanmışsın, ayrılık sonrası iyi gelir diye düşündüm.” Dedi gülümseyerek Derin.

“Misafir çağırabilir miyim?” dedim masum masum bakarak.

“Olurda kim bu misafir?” derken kaşları çatıldı.

“Baran.” Dedim gülümseyerek.

“Pekiii, ben duş alayım o zaman yemek kokuyorum. ” Derken üzerindeki önlüğü çıkardı. Yanağıma öpücük bırakıp hızlı adımlarla mutfaktan çıktı. Yemek koktuğu yoktu, bu kız ne ara bu kadar titiz olmuştu. Telefonumun tuş kilidi açıp Baran’a mesaj attım, Baran’dan onayı aldıktan sonra evi biraz toparladım. Televizyon izlerken Derin yanıma geldi. Saçlarına şekil vermişti.

“Kötü olmuş mu?” dedi karşıdaki aynaya bakarken.

“Hayır, çok güzel olmuşsunda ne bu hazırlık?” dedim imalı bir şekilde bakarken.

“Öyle bakmayı kes yok gözlerini çıkarırım.” Dedi somurtarak. Derin çok güzel bir kızdı, sert bir görüntüsü vardı fakat azıcık konuşunca onun öyle biri olmadığını anlıyordunuz. Keskin yüz hatları ve sarı saçlarıyla okuldaki en seksi kızlardan biriydi fakat dediğim gibi o sert bakışlarıyla erkekleri kendinden uzak tutmayı iyi biliyordu. Zil çaldığında yerimden kalktım ve kapıya ilerledim. Derin sessiz adımlarla peşimden geldi. Kapıyı açtığımda Baran gülümsüyordu. Bu çocuk hep gülümseyecek miydi -,-

“Hoş geldin.” Dedim içeriye girmesi için kapının önünden çekilip.

“Yemeği sen yapmadın değil mi? Ölmek için çok gencim.” Dedi dudaklarını bükerek.

“Çok komiksin Baran ya, komedyen ol sen.” Dedim sahte bir şekilde gülümseyerek “Derin yaptı.” Diye ekledim. Şaşırarak Derin’e baktı ve gülümsedi.

“O zaman yaşadık desene.” Derin cevap vermek yerine kıkırdadı. Tabakları hazırlarken Baran’da yardım etmişti. Masaya oturduk ve Baran yine açlığını belli ederek yemeye başladı. Derin Baran’a onay beklermişcesine bakarken Baran’dan yemeği beğendiğini belli eden bir mırıltı çıkmıştı, bunun üzerine Derin gülümseyip yemeğine döndü. Bu kadar kör olduğuma inanamıyordum. Az kalsın en yakın arkadaşımın hoşlandığı çocukla çıkacaktım, tanrım! Aklımda Baran ile Derin’in birlikte bir görüntüsü canlanınca istemsizce gülümsedim, yakışırlardı. Görünüşe bakılırsa bir çöpçatanlık görevi beni bekliyordu. Çatalımla daha fazla oynamayı bırakıp yemeğimi yemeye koyuldum.

Oh crap.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin