İyi okumalar...
Üniversiteye gidince Cihan'ı aradım,fakat bir türlü bulamadım.Derslerden sonra kantine,kütüphaneye baktım.Ama Cihan'ı bulamadım.Daha sonra aklıma çıkışta yurda gitmeden önce kitapçıya uğramak geldi.
Dersten çıkarken Dilek,Cihanla konuşup konuşmadığımı sordu.
"Ne kadar arasam da bulamadım onu.Yurda geçerken kitapçıya uğrayacağım."dedim.
"Çok iyi olur.Konuşduktan sonra beni ara,herşeyi anlat tamam mı?Yoksa ben sabaha kadar meraktan çatlarım."Son cümlesine içtenlikle güldüm.
"Sana söylemezsem olur mu hiç!Neyse ben geç kalmayayım,hadi görüşürüz."
"Görüşürüz.Aramayı sakın unutma ha!"diyerek beni tekrar güldürdü.
Kitapçıya girdim,fakat Cihan'ı kasada göremedim.Biraz bekledim fakat ne gelen oldu,ne de giden.Karşıda kitapları düzelten birinin yanına doğru gittim.
"Kolay gelsin.Kasada çalışan kişi nerede biliyor musunuz?"
"Siz Cihan'dan mı bahsediyorsunuz?"
"Evet."
"Dün akşam üzeri dükkanı kapattık ve karşı caddeye geçtik.Tam Cihan geçtiği sırada kırmızı ışıksa durmayan bir araç ona çarptı.Biz hemen onu hastaneye kaldırdık."
Bunları duyunca sanki birisi kafamdan aşağıya kaynar su döktü.
"Durumu nasıl?"
"Yoğun bakıma aldılar.Birkaç kemiği kırılmış ve iç kanama riski de olabilirmiş."
"Hangi hastanede?"
"Isparta Devlet Hastanesinde!"
Hemen dükkandan dışarı çıkıp,bir taksi çevirdim.Taksiye binince sakin olmaya çalıştım.Yüreğimdeki acı,bu kaza ile ikiye katlanmıştı.Neden yollar bu kadar uzundu ki!Ya da bana öyle geliyordu.
Taksiden inip,hemen hastaneye doğru koşmaya başladım.Danşmandan Cihan'ın bulunduğu katı öğrendim ve saniyesine Cihan'ın bulunduğu kata doğru koştum.İşte orada hareketsiz bir şekilde yatıyordu.Saymakta zorlanacağım kadar çok makineye bağlamışlardı Cihan'ımı.Onu o halde görünce sinir krizi geçirdim.Bir hemşire bana sakinleştirici iğne vurdu.Ancak öyle sakinleşebildim.Artık takatim kalmamıştı.Cihan'a bakıp konuşmaya başladım.
"İki yıl önce gittiğin gibi,şimdi tekrar mı gideceksin Cihan'ım.Ama bu gidişine müsade etmem.Seni asla göndermem.Çünkü bu sefer gitmeye mecbur değilsin.N'olur bana yazdığın notu hatırla.Daha benim sorularımı cevaplayacaksın.Belki de tekrar barışacağız.Nolur gitme be Cihan'ım... Nolur..."
Doktorlar Cihan'ın odasına girmişlerdi.On brş dakika sonra çıktılar ve doktorların yanına gittim.
"Doktor bey Cihan'ın durumu nasıl?"
"Korktuğumuz gibi bir iç kanama yoktur.Sadece kolunda doku zedelenmesi var.Onu da bir gün müşade altında tutarsak düzelir.Zaten on dakika sonra normal odaya alacağız kendisini."
"Peki normal odaya alınınca yanına girebilir miyim?"
"Tamam girin ama fazla uzun sürmesin."
"Tamam çok sağolun doktor bey."
"Seni görünce dilim lal,kulağım sağır oldu.Gözlerim gözlerinde hapis oldu..."
Kantine indim ve bir kahve aldım.Kahvemi içerken telefonumun çaldığını hissettim.Ekrana baktığımda arayanın Dilek olduğunu farkettim.Tabi ya ben ona Cihanla konuştuklarımızı anlatacaktım.Ama hala Cihanla konuşamadığım için henüz Dileğe birşey anlatamayacaktım.Fakat kazayı anlatabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK LAFTAN ANLAMAZ
Romanceİnşallah kitabımı beğenirsiniz!!! Umarım" Keşke devamı çabuk gelse de okusak "diyeceğiniz şekilde yazmışımdır... Aşk bazen vazgeçmekti...İşte bunun en büyük örneği de Cihanla Nurcan'ın aşklarıydı...