Okulun bitmesine rağmen erkenden kalkmak zorunda kaldım. Bende bilirdim saat 12 lere kadar uyumayı ama iş bulmam ve para biriktirmem lazım tabi bu bir haftada ne kadar mümkünse. Ve evet eğer biraz daha kendi kendime düşünürsem iş görüşmelerinide mükemmel bir şekilde kaçırırım.
Odadan çıkıp hızlıca duş aldım saçlarım zaten düz havada sıcak kurutmaya gerek duymadım sadece krem sürdüm. Beyaz pantalon ve bir tişört geçirdim. Makyajla falan uğraşmama gerek yoktu. Ve evet kahvaltı yapamadım çünkü annem çalışıyor bende kendi başıma yapmayı sevmediğim için direk çıktım.
Tekrar bir otobüs bekleme faslı yaşadıktan sonra yaklaşık 5-10 dakika içinde otobüs geldi. Tabi gelip geleceğine pişman etti çünkü bindiğimde burnuma dolan ter , parfüm ve tanımlanamayan bir sürü kokuyla boş olan midem an itibariyle yukarıya çıktı ve gittikçe yukarılara çıkmakta. Midemle baş etmeye çalışırken diğer taraftan arkadan habire dürtüp duran teyzeye sonunda kulak astım.
"Kızım şurdan bir öğrenci uzatır mısın ?" Hiçbir şey söylemeden şoföre parayı uzattım ara ara nefes almayı da unutmamaya çalıştım. Neden nefes almayı unutacaksın ki salak mısın diyebilirsiniz ama bu koku altında emin olun koku alamazsınız tabi tercih meselesi aladabilirsiniz. Neyse zaten 5 dakika sonra otobüs durdu ve kendimi dışarıya attım eğer bir yada iki dakika daha dursam bayıla bilirdim. İner inmez derin bir nefes aldım. Sağ sağlim indiğim için bir kez daha şükrettim. Bu arada iş görüşmem hastanede, gazetede görmüştüm ve eğer kabul edilirsem danışmada telefonlara falan bakarım.
Başımın hemen üzerinde yer alan kavurucu güneş kendinden hiç ödün vermeden yakmaya devam etti. Bende daha fazla yanmamak adına koşar adımlarla hastaneye girdim. Ve içeri girdiğim andaki huzur hiçbir yerde yoktur. O serinlik o ferahlık... Neyse daha fazla cıvıtmaya gerek duymadan üst kata yöneldim.
Derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklattım içeriden "Gir" komutunu alınca dua ederek içeri girdim. Bu işe son derece ihtiyacım var -bunu sizde biliyorsunuz- farklı bir işte olabilirdi ama buranın maaşı hem güzeldi hemde çok ağır bir iş değildi. İçimden konuya nasıl başlasam diye düşünürken kadının sesiyle kendime geldim.
"Buyrun şöyle oturun." Sonunda akıl edip gösterdiği yere oturdum ve çok zor sorular sormamasını ümit ederek dosyamı incelemesini bekledim. Yüzünden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Ama başını onaylar bir biçimde salladı. Açıkça bu hareketinden baya ümitliydim. Ta ki konuşuncaya dek.
"Dosyanızda hiç bir sıkıntı yok fakat o kadar çok üniversite mezunu başvuru yaptı ve sen lise mezunusun sence de diğerlerine haksızlık olmaz mı ?" Tabiki olmaz demek istesemde yüreğim el vermedi.
"Son derece haklısınız kusura bakmayın." diyerek odadan çıktım. Belkide benden daha çok ihtiyacı olanlar vardı ailesini geçindirmek zorunda olanlar , hasta olanlar ve daha bir sürü sebep... Yine ağlamaya başlamıştım neyim vardı benim doğru ya neyim yoktu ki. Başımda bir sürü dert. Gözlerimdeki yaşları silmeye çalışırken büyük bir cüsseye çarptım.
•••
Uras'danDünden beri aralıksız olarak telefonum çalıyordu bir ara gece yatarken kapatmıştım ama ailem arar veya merak eder diye bu sabah tekrar açtım. Açmamla aramaların tekrar başlaması bir oldu. Söylenerek açtım telefonu kimin aradığını bildiğim için
"Ne var Mert ne istiyorsunuz dünden beri."
"Nerlerdesin sen evine gittik yoksun , arıyoruz açmıyorsun ne kadar merak ettik."
"Öldüm falan mı sandınız ? Merak etmeyin sizi o kadar kolay bırakmam." diyerek güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARDUNYALAR ARASINDA ( Askıda )
Genç Kurgu"Geçmiş olsun. Bu arada ben Çisil tanıştığıma memnun oldum." Ve tekrar gülümsedi güzel bir gülüşü vardı. "Sağol bende memnun oldum ben de Uras. Belki bir gün tekrar görüşürüz." tam yanından uzaklaşırken sesi kulaklarıma ulaştı "Dünya küçük bir yer...