##Başlıyoruz##

89 2 0
                                    

Jhon elindeki telefonu alarak adamlarına haber verdi. Bende üzerime çelik yeleğimi alıp dışarıya sigara içmeye çıktım. Sigaramdan 3 fırt aldıktan sonra kafamı içeriye sokup; "Hazırlıklar bitince haber ver Ben." Dedim. Ben söylediğim cümle ile bir anda yerinden sıçrayıp elindekileri yere düşürdü ve arkasına dönüp; "Tamam patron. "Diyip sırıtmaya başladı. Omzumu kapıya yasladım ve Ben'e bakarak; "Daha elindekileri bile doğru düzgün tutamıyorsun Ben sen nasıl nişan alıp adam vuruyorsun." Deyip sırıtmaya başladım. Ben biraz utanmış şekilde elini ensesine götürerek; Hadi ama Dom iyi olduğumu biliyorsun." Dedi. Arka odadan Vi ve Tej ellerinde malzemelerle bize bakıp; Siz kızlar tartışacak başka biyer bulamadınız mı ? İsterseniz sizi arkada mumlu ve romantik akşam yemeği masasına alabiliriz belki daha kolay anlaşırsınız." Dedi ve pis pis sırıtmaya başladılar. Onlara dönüp; "Elinizdekilere bakılacak olursa sizde ordan geliyorsunuz galiba." Dedim. Hepimiz gülmeye başladık ve bende yardım etmeye gittim. Ceplerime bolca şarjör ve bomba doldurdum. Orasını yerlebir etmeye yetecek kadar mühimmatımız vardı. Lazım olan bütün ekipmanları alarak araçlara yerleştirdik. Geriye sadece Jhon'un adamlarının yanımıza gelmesi kalmıştı. Etrafa bakınırken telefonumun çalmasıyla irkildim. Cebimdeki telefona bakınca yüzümde ufak bir gülümseme oldu. Telefonu açtığımda Mary her zamanki gülümsemesiyle; " Şey Dom seni rahatsız etmek istemezdim ama Sam sürekli seni soruyor da galiba seni özlemiş bi merhaba demek ister misin ?" Dedi. Boğazımı temizleyerek; " Tabiyki Mary." Dedim. Mary Sam'e seslendikten sonra içeriye koşarak gelen Sam teyzesinin elinden telefonu çekip alarak; " Babacım seni çok özledim. Ne zaman geleceksin ? Hem biliyorsun yarından sonra benim doğum günüm." Dedi. Gülümseyerek; " Bende şuan senin doğum günü pastanı ve hediyeni hazırlıyorum zaten tatlım." Diyip gülmeye başladım. Sam hem kahkaha hemde sevinç çığlıkları atarak; " Babacım seni çok seviyorum, peki bana ne aldın ?" Dedi. Bende biraz ciddi bir ses tonuyla; " İşte oda sürpriz olsun." Dedim. Sam biraz daha heyecanlanarak; " Tamam babacım simdi benim uyku vaktim geldi. Ben telefonu teyzeme verip yatıyorum iyi geceler babacım." Diyip telefonu Mary'e verdi. Mary kıkırdayarak; " Dom 3 saattir kızınla uyuması için yapmadığım anlaşma kalmadı ama onu bir türlü uyutamadım. Ama sen 15 saniye içinde hemde kendi isteği ile onu uyumaya gönderdin bu sihiri banada öğret." Dedi. Gülümseyerek; " Bir ara öğretirim. Sen nasılsın seni üzmüyor değil mi ?" Dedim. Mary tekrar gülümseyerek; " İyiyim Dom sen bizi merak etme beni üzmüyor zaten onu çok özlemiştim getirdiğin çok iyi oldu aklın bizde kalmasın." Dedi. Biraz rahatlayıp duvara yaslandım. Kızım için herşeyi yapardım bu işlerden çekilme sebebim Sam ve Vici'ydi. Çünkü eğer çekilmeseydim ailemi ele geçirip onlara türlü şeyler yaparlar ve yapanları öldürsem bile hatta diri diri yaksam bile aileme yaptıklarını aklımdan atamazdim. Ben bu derin düşüncelere dalarken arkamdan Ben; " Patron hazırlıklar tamam. Seni bekliyoruz." Dedi. Mary'e dönüp; Mary kendine ve Sam'e çok iyi bak görüşürüz." Dedim. Ve telefonu kapattım. Ekibin yanına gittiğimde. 20-25 kişi kadardık. Herkes beni görünce aralarında sohbet etmeyi bırakıp kendilerine çeki düzen verdiler. Planlamayı kafamda ayarlamıştım en başında, adamlara dönüp Jhon,Ben ve Tej biz 4 kişi içeri gireceğiz. Bizi Vi,William,Jack ve James 4 kişi yukardan koruyacak geriye kalan adamlarında binanın etrafını ve arka kapısını tutsun. Adamlara dönerek; " Baylar teslim olanı vurmak yok. Ateş edene acımayın." Dedim. Hepsi birbirine bakıp kafa salladılar. William,James,Jack ve Benle orduda görev yaparken tanışmıştık. Yemekhanedeki kavgalarında arkalarını koruyup onlara yardım ettiğim için görevim 1 ay daha uzamıştı ama kazandığım dostlar'a değerdi. Yaptığımız gece soygunları ve kavgalardan sonra hepimiz özel bir birlik olan Earth'e alındık. Ben keskin nişancı olarak 3 sene görev yaptıktan sonra suikastçı timinin lideri olarak göreve başladım. Ordada beni yanlız bırakmayan ekiple Babilde Tunusda ve Endonezyada beraber çarpıştıktan sonra gene bir arada bir operasyona gidiyorduk eskisi gibiydik sadece biraz daha yaşlanmiştık. Adamlara arabalara binmesini emredip konvoy halinde George'nin bulunduğu kale gibi olan binaya doğru yola koyulduk. Telsizden Jhon'a seslenip çevrede ne kadar adam olduğunu sordum. Kalenin içinde ki odaları ve adamların yerlerini tarif ettikten sonra kaleye fazla yaklaşmadan arabalardan indik. Adamlar söylediğim gibi etrafa dağıldılar hareketimle ilk önce gözcüleri susturuculu 1'er el atışla indirip telleri kesmeye başladık. Kapıya yaşlanıp gece görüş gözlüklerimizi takip tabancalara susturucu takmalarını işaret ettim. Jhon ve Ben'e bakarak; " 3,2,1 hadi hadi." Dedim. Kapıyı maymuncukla açıp içeri girdik. Tabancaların lazerlerini açıp koordine şekilde katları dolaşmaya başladık ilk 4 odada kimseye rastlamadık. 5. Odada 4 adam gördüm elimle 2 size 2 bize diye işaret edip güldüm susturuculu 1'er atıştan sonra üst kata çıktık. Çıkarken mevdivendekileri indirdikten sonra kaleyi içten fethetmeye başladık bombaları katlardaki kolonlara yerleştirmesi için Ben'e işaret ettim. Odalara dağılıp içeridekileri sessizce halledip birer birer yukarıya çıkıyorduk.

Jhondan;

Elimdeki Glock 19'la 4 adam vurdum ailemi ararken karşıma daha önce hiç karşıma çıkmayan büyük kapılı odayı görünce içeride olduklarını anladım. Kapıyı yavaşça aralayıp içeri daldığımda içerisi adam kaynıyordu. Karımı sandalyeye oturtmuşlar elini kolunu bağlamışlar ama kızımı göremiyordum. Duvarın arkasından alaşağı edebileceğim 3 adamı seçtim tek seferde 3ünü indiremezsem oracıkta Süzgeç olurdum. Tek bir şansım vardı. Derin bir nefes aldıktan sonra ayağa kalktım tam nişan alıp ateş edecekken camın kırılması ile bende şaşırdım. Telsizden; " Sesli düşünmeyi birakmalısın Jhon burda yanlız değilsin yardım istemen yeter." Diye bir ses duydum. Bu Vincent'dı keskin nişancı tüfeği ile odadaki 3 adamı delik deşik ettiler geriye kalanları ben hallettim. Ve telsize basarak; " Saol Vi sana borçlandım." Dedim. Boğazını temizledikten sonra: " Önemli değil Jhon kafana takma." Dedi. Michelle'i çözüp Sarah'nın nerde olduğunu sordum Mich beni görünce ağlayarak; " Jhon onu patronunun odasına götürdüler." Dedi. Onu ağlarken görmeye dayanamiyordum. Sinirden dişlerimi ve yumruğumu sıkarak; " Onu sana getiricem Mich merak etme." Dedim. Telsize basarak adamlarımdan birine gelip mich'i almasini söyledim. Ve odadan çıktım. Tam yukarıya çıkacaktım ki.....
************************************

Gecenin KaranlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin