Hayriye ve Necmi

301 11 0
                                    

Sabah uyandığımda üstümde sadece siyah südyenim ve siyah kilodum vardı. İlk baş kendi evimdeyim diye zannederek umursamadan yorganı üzerimden çektim. Bekle bu benim yatağım ve odam değildi ki. Burası kızdan ziyade bir erkek için düzenlenmiş, siyah ve beyazın hakim olduğu bir odaydı.
Kapı aniden açıldığında gelen kişiye baktığımda karşımda Atalay'ı görmemle beraber hemen yorganın altına girdim.
"Pis sapık! Dün bana naptın sen?! Ben neden burdayım he?!" Bağırdığım da bir an sırıtınca daha da sinirlendim. Tekrar onu azarlamaya hazırlanırken,
"Dün neler olduğunu hatırlamıyormusun?" Soruyu sorduğunda, yüzündeki alaylı sırıtış silinmiş, onun yerine bana endişeli gözlerle bakan ve yüzü gayet ciddi olan bir Atalay karşımda duruyordu.
Ben uyku sersemliğini üzerimden atarak olanları hatırlamaya çalışırken bir anda aklıma gelince direk yorganı açıp göğsüme baktım. Hala morluklar vardı.
Atalay derin bir nefes alıp dolabı açtığında üzerime bir tişört fırlattı.
"Giy şunu" diyerek direk odadan çıktı. Öküz işte ne olucak. İnsan bi, iyimisin?, acıyan bir yerin varmı? Diye falan sorar da bu Atalay'da nerdeee?. Bir kaç dakikadan sonra yüzümü yıkayıp Atalay'ın verdiği, daha doğrusu üzerime fırlattığı tişortü giydim. Tişort dizlerimin biraz üstünde bitiyordu. Odadan çıkıp yavaşça merdivenleri inince salondan konuşma sesleri geliyordu. Direk salona girmeden sesleri dinlemeye başladım.
"Neden sadece bir kaç gün sonra Gizem'i kaçırdı?"
"Onu da diğerlerinden farklı gördüğümü düşünüyor" diğerlerinden farklımı, nasıl yani?
"Görmüyormusun?"
Bir süre kimseden ses çıkmayınca son kalan merdiven basamağından bir adım atıp, salon kapısının tam önüne geldim. İki çift bir göz aniden bana bakınca, biraz strese girsemde yavaşça salona doğru yürümeye başladım. İkili koltuğa oturduğumda ikisi de hala bana bakıyordu. O ikisi kim derseniz. Tabi ki biri kaan diğeri de Berk.
Kaan'a doğru dönüp "eve gitmem lazım. Annem meraktan ölür." Dediğimde Berk, "merak etme Damla annene onlar da takılırken uyuya kaldığını söylicek" dediğinde, ilk önce içimden bir ohhh çektim.
"Bir süre burda kalıcaksın"
Ataly'ın dediğini duyduktan sonra, alayla gülüp, "saçmalama, o zaman anneme ne dicem? Ve aynı zamanda neden böyle bir şey gerekiyor?"
"Anene okulun kamp gezisine katıldığını söylicez. Nedeni ise tekrar seni kaçırma ihtimallerinin olması"
"Neden ben?" Soruyu sorduğumda, Atalay sanki onun cevap vermesini istermiş gibi Berk'e baktığında, tahmin ettiğim gibi soruma Berk cevap verdi. "Seni özel biri sanıyorlar"
"Özel?"
"Ya, işte Atalay için farklı biri olduğunu"
"Neden böyle düşünüyorlarki?"
Berk sorumun cevabını utanarak ve yere bakarak verdi.
"Atalay şu ana kadar beraber göründüğü her kızla beraber oldu. Ama ilk defa seninle sadece görüştü ve beraber olmadı. Bu da dışarıdan, Atalay'ın seni kullanmayıp ta cidden sevgilisi gibi gösteriyor." Dediğinde bir an dediği şeye sevinmiştim. Sonuçta demek Atalay beni diğer kızlar gibi kullanıp, sonra unutmuyordu. Ama aynı zamanda Atalay'ın bu davranışının iğrenç bir şey olduğuna kanaat kıldım.
Atalay bana bakarak "ne o hoşuna gitmedimi?" Diye sorunca, olaydan sıyrılmak amacıyla "senin taktığım bir yanın yokki düşünme gereği duyuyim" dediğimde Berk karşıdan sırıtarak "kıs kıs kısss" diye kıkırdadı. Atalay ise bana sinirli gözlerle bakıyordu.
"Neyse, burda kalmam buraya hapsolduğum anlamına gelmez. Ben dışarı çıkıyorum" dediğimde, Atalay'da "sokak modası değiştimi yaa" diye bağırdığında, tam kapının önünde durarak koridordaki boy aynasına baktım. Tabi ya üstümde sadece Atalay'ın tişörtü vardı. Atalay'ın yanına gidip "telefonunu ver" dedim.
Atalay bana kaşlarını kaldırıp "hayır neden vericekmişim" dediğinde "1-benim telefonum yanımda değil, 2- Damla'yı arayıp bana kıyafetlerimi getirmesini söylicem" dediğimde, kalkık kaşları inmiş onun yerine bana 'mantıklı' anlamında bakan gözlerle karşılaştım. Ama namıdeğer öküzümüz ben her ne kadar haklı olsamda "Damla'yı hen ararım. Sende hiç bir yere gitmiyorsun. Seni burda boşuna tutmuyoruz" diyerek telefonundan Damla'yı aradı.

1 saat sonra:
~~~~~~~~~~~~~~~
Atalay "lan kızım beni deli etmeyin!" Diye bağırırken biz Damla'yla çıkış kapısına doğru koşturuyorduk. Kapıyı açıp hemen taksi durağıma doğru koşturmaya başladığımızda arkamıza bakinca Atalay'ın kendi arabasına, Berk'in ise hala bizi yakalamaya çalıştığını gördük. Damla'yla gülerek koşmaya devam ederken bir anda Damla'nın çığlığıyla freni bastım. Aniden durup Damla'ya baktığımda Berk'in onu yakaladığını fark ettim.
Beni de tutmak için elini uzattığında, Damla Berk'in elini ısırıp "koş kanka, ben bu salağı oyalarım" diye bağırırken Berk'te ısırılan elini aşağ ve yukarı sallayıp "manyakmısın kızım sen? Sendeki dişmi?" diye söylenirken, Damla'yı orda bırakıp taksi durağına koşmaya devam ettim. Bu kargaşa neden oldu derseniz.
Damla kiyafetleri getirdiğinde ve ben Atalay'larda bir süre yani yaklaşık 1 hafta gibi kalıcağım için, Damla'nın kıyafetleride onun olup, çok az olduğu için eve gidip kendim alma kararı almıştım. Ama tabi ki Atalay ve Berk buna izin vermemişti. Biz de ilk uysal bir şekilde tama diyip odaya çıkarak üstümü giyinmemi beklemiştik ve olan oldu zaten.
Taksiden inip eve girmek için Damla'nın verdiği yedek anahtarla evin kapısını açtım.
Evde her yere baktığımda annemin evde olmadığını anladim. Bende fazla oyalanmayıp bir kaç kıyafetimi bir poşete koyarak evden çıktım.
Saat yaklaşık akşam 7 ye geliyordu.
Tekrar taksiye binmek için hareketlendiğimde Atalay'ın arabadan çıkıp bana doğru yürüdüğünü gördüm. 'Allahım şu an beni şu dakka ölümden kurtarırsan bir daha the walking dead izlemicem söz' diye yalvarırken Atalay'ın bana yaklaşmasıyla koşmaya başladım.
Arkamdan Atalay'ın "Gizem yeter lan! Kızım dursana bi bok yapmicaz!" Diye bağırdığını duyunca "o zaman neden beni kovalıyosun?!" Diye bende bağırdım. "Lan mal! Ben kovalamıyom ki sen kaçıyosun kızım!" Diye bağırınca aslında hak vererek biraz yavaşladım.
Sonra beni birden omzuna atmasıyla bağırmaya başladım "imdaaaat kız kaçırıyolaaar! Nerde hani adaleeet?!" Doye bağırırken Atalay'da "kızım neymişsin be sus Allah aşkına biri duycak gelcek. Zaten sen yetiyosun başkasıyla daha uğraşamam" diyerek yürümeye başladı. Ben hala bağırırken camdan yaşlı bir nine sopasını sallayarak "oğlumm! Napıyon sen bak bak bak kızı götürüyo! Sen bekle bak ben şimdi Necmi'yi çağırıyorum görürsün sen" diyince Atalay "al işte sanırsın her tür ve her yaştan insanla uğraşma reklamı veriyoruz" diye söylenirken apartamanın kapısı yavaşça açılırken içinden kaslı bir öküz çıkıcak korkusuyla gözlerimi hafif kısarak kapıya baktim.
Kapı tam tekrar kapanmak üzereyken arasına sıkıştırılan bir sopayla kapanmadan tekrar itildi ve içinden yaşlı, sopasına destek alarak yüruyen ve çok sevimli bir dede çıktı. "Hayriye nerde o hayırsız?!" Diye bağıran dedeye camdaki nine sopasıyla bizi göstererek "bak orda Necmi'm!" Diye bağırınca dede bize doğru olabildiğince hızlı yürüyerek gelmeye çalışırken, ben dirseğimi Atalay'ın omzuna koymuş dedeyi izliyordum. Atalay tekrar yürümeye başlayınca camdaki nine "oğlum nereye?!" Diye bağırınca Atalay "teyze bi gün çayına geliriz korkma!" Diyerek yürümeye başladı. Nine ise "tamam oğlum beklerim!" Diyince bir an şaşırdım.
Yaşlı kafası dakkadan dakkaya hat intarnet kesimi gibi gidip geliyo diye düşünerek Atalay'ın omzundaki yoluma devam ettim...

UKALA'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin