*

365 61 4
                                    

2 YIL SONRA

     "Ah, evet Egemen, evet seninle tabiki evlenirim."

      Mutluluk dolu bakışlarla beraber Egemen ellerime uzandı, sonra nazikçe dudaklarına bastırdı avuçlarımı ve şöyle dedi    "Kalksana kızım, sınav sonuçları açıklandı."

    Ne sınavı ya? Egemen, sesine ne oluyor?

    "Duru!"

     Yataktan düşmenin acısıyla hem yastığıma hemde rüyama ani bir veda etmiş bulundum. Gözlerim ilk olarak bu işin sorumlusunu taramaya başladı ve tabiki kaçamadan radarlarıma yakalandı. Siyah uzun saçlar, mutluluk heyecan karışımı bakışlar... Eda?

     "Kızım sende mahremiyet denen şeye saygı yok mu? Ne hakla beni o rüyadan uyandırabilirsin!"

     Eda'ya sanki söylediklerim hiç ulaşmıyormuşcasına bana doğru yaklaştı. Devlet sırrı paylaşacakmış gibi yanıma sokuldu. İşte tam şuan merakım uykumu döver. Anlama dürtüm iyice uyanmamı sağlarken silkelenip olduğum yerde doğruldum.

    "Kızım, kazanmışız."

    Ve öylece kaldım.

     Kazanmıştım, Egemen'in gittiği üniversiteye gidecektim.

     Sanırım hayatımda ilk defa bir emeğimin karşılığını alıyorum. Bugüne kadar ne için uğraştıysam veya neye niyetlenip adım attıysam ya klasik Duru felaketleri geldi başıma ya da hevesim kaçtı ve vazgeçtim. Hangi sevgi böylesine azme iterdiki birini? Kimin varlığı tüm yokluklara böylesine bedel olabilirdi? Kokusunu bilmediğin bir adam iliklerine ne kadar karışabilirdiki?

    Ben tam da şuan, başardım. Başardık desem daha doğru olur, çünkü her şeyi Eda'yla birlikte yaptık. Umuda tırmanan merdivenleri beraber inşa ettik kurak topraklarımıza. Her kopan ipi birbirine bağladık ve beraber yendik bizi kırmaya çalışan tüm karamsarlık dolu hisleri. Eda'm benim, her şeye yeteriz beraber. Yeterdikte ve biz olmayı başardıkça hepsine de yettik.

    * Eda Güven;

      Bu kız hayatımın orta yerine yerleşmiş, veya ilahi bir güçle yerleştirilmiş bir şans topu. Küçüklüğümüzden beri arkadaşız. Tabi o zaman her ne kadar sadece kavga edip birbirimizi ağlatıyor dahi olsak, şuan her şey tamamen değişti. Birbirimizi üzmeyelim diye çabalar olduk. En acı olaylara bile beraber gülümsedik. Zaten dostluk bu değil miydi? Mutluluk paylaştıkça çoğalırken, acı çekerken yalnızlık yapışmaz mıydı üzerimize?

      Eda'nın bir erkek arkadaşı var. Adı Emre. Araları benim bozmaya çalışmalarıma rağmen şuan gayet iyi durumda. En iğrenciyse bildiğin sevgi pıtırcığı gibiler.

      Bir o kadar ironik olacakki Eda çevresi gayet fazlaca arkadaşla dolu, popüler, her istediğini elde eden bir kişiyken Emre tam zıttı. Orta okuldan liseyi bitirene kadar Eda'yla hep aynı sırayı paylaştık. Sanırım hayatımın büyük bir kısmı adımdan ziyade 'Eda'nın arkadaşı' olarak anıldım. 

      Her moda dergisini ezbere bilen, o kadar aktif olmasına rağmen bir o kadar da herkese hayatında yer vermeyen biridir Eda. Bugüne kadar kaç kişi gelip Eda'nın sevgilisi var mı diye beni sıkıştırdı bilmiyorum, yani artık çetelesini tutmayı bırakalı çok oldu. 

     Bir gün Eda'yla beraber sıradan bir kafeye gittik. Sanırım Eda'nın en özel anı bu olsa gerek. Emre o zamanlar o kafade yeni işe başlamıştı. İçeceklerimizi masaya bırakmak için yanımıza geldiğinde elindeki meyve suyunu Eda'nın üstüne boca etti. Tabi Eda altta kalır mı yanlışlıkla bile yapmış olsa karşısında gülen Emre'ye dayanamayıp diğer meyve suyunu eline aldı ve o da aynı şekilde onun üstüne döktü. Tabi ben ağzım yere düşmüş elimle hayretle bir oraya bir buraya bakınan kafamı masadan destek alarak tutarken Eda tüm kafeyi birbirine kattı. Eda sinirden köpürürken Emre olayın muzhip kısmında kalmış tek kişi olarak hala gülmeye ediyordu. 

    O gün bitti, bir daha Emre'yi görmeyeceğiz nasılsa diyip ben de baya dalga geçmiştim Eda'yla, yani tabiki vurma seviyesine gelince olay çenem aynı anda kapandı. 

     Ertesi sabah Eda beni büyük bir enerjiyle yataktan iterek uyandırdı ve benim söylenmelerime aldırmadan beni sürükleyerek aynı kafeye götürdü. Maksat işkence etmek değil mi işte bir sürü sipariş verip sonra da vazgeçtiğini veya beğenmediğini söyleyip geri gönderdi çocuğu. Hatta bir keresinde kahvenin içine bilerek karınca attı ve kafenin sahibine kadar herkesi çağırtıp rezil etti Emre'yi. İşte ben de o gün hayatımın en büyük hatasını yapıp Emre'ye acıdım ve Eda'ya 'kanka yeter yani tamam aldın intikamı kalk gidelim artık' gibi bir sürü cümle kurdum. Şuanki aklım olsa der miydim onları? Asla.

    Gel zaman git zaman kafeye ayağımız baya bir alıştı ve Emre'yle olan düşmanlık kısa zamanda tatlı çekişmelere bıraktı kendini ve bir sürü hikayenin baş rolünü üstlenen güzel kız, o gün ilk defa kendi hikayesinde birine başrol verdi ve aşık oldu.

      *Emre Tekin;

    Dışarıdan aslında gayet yakışıklı görünen ama insanlarla arasına ördüğü duvarlardan dolayı içi bir türlü görünemeyen gizemlli kişilik. Onda anlayabildiğim tek duygu Eda'ya kör kütük aşık olması.

   Emre bizden bir yaş büyük. İyi bir üniversitede mimarlık okuyor ve aynı zamanda boş kalan vakitlerinde amcasının kafesinde çalışıyor. Sinir bozucu esprileri, değişken kişiliği ve tüm heyecanı mahvetmeyi başaran iğneleyici laflarına rağmen Eda için tüm bunlara katlanmak zorundayım.

     * Ve tüm anılarım ilahi kahramanı Egemen Ayas;

      İlk başlarda sadece bir sapık gibi takip edip evini bulduğum zamanlar aslında şuana göre gayet masummuş. Çünkü artık onun hayatını sadece araştırmıyorum, kendi hayatımı da ona göre yönlendiriyorum. Evet dışarıdan bakınca saplantılı bir aşk gibi görünüyor olabilir ama kesinlikle değil. Çünkü o yanımdan geçtiğinde kalbimin nasıl attığını bir ben bilebilirim.

     Beyimiz bundan 2 yıl önce okuldan mezun oldu ve benim okulla alakam tamamen kesildi. Ta ki Eda'nın onun okuluna girebilme ihtimalimi bana hatırlatmasına kadar. İlk başlarda çok olanaksız geldi, öyle bir okulun beni kabul etmesine imkan yoktu ama daha sonradan dişini tırnağına takmak derler ya işte tamda öyle yaptım. Ve başardım.

     Anlaşıldığı gibi Egemen benden 2 yaş büyük.

     '2' lanetli sayım.

     Kahverengi saçları, açık kestane tonundaki gözleri, yanık ten rengi... Ah, bunların hepsi benim olabilme ihtimalinin ne kadar düşük olduğunun kanıtları.

       Egemen hem zeki hem sporla yakından ilgili, hem de etrafında benden kat kat güzel kızlar var.

    
     Peki bunlar pes etmem için bir sebep mi?  Tabiki hayır.

      Ben kim miyim?

      Duru Aydın;

      İnatçı, kararlı ve kesinlikle hırslı biriyim. Unutmadan; bir de aşık.
     

BENİ GÖR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin