Multimedia: Sinan Çetin
"Ne yani, şimdi ara verdiğini mi söylüyorsun!" Sinan'ın parkın karşısında oturan babaannesine gelmiştik ve şuan bize üniversiteye ara verdiğini söylüyordu! Millet kazanmak için kırk takla atsın, sen tut ara ver.
"Tamam, kurcalamayın işte."
"Ama bir sebebi olmalı!" araya atlayan Eda'ya katıldığımı anlatır bir şekilde kafamı ısrarla salladım. Sinan oflayıp bağdaş kurduğu halıda geri geri gitti ve koltuğa sırtını dayadı. Bir şeylerden sıkılmış gibiydi. Tanırdım ben onu. Öyle kolay pes edecek biri değildi. Neler olduğunu merak etsekte üzerine gitmemek için sustuk. Zamanla anlatırdı zaten.
Oturduğum tekli koltukta yan dönüp bacaklarımı koltuğun kenarından sarkıttım. Hala Mickey Mouse pijama takımımla ayrılmaz ikili gibi oturuyorduk. Tam Sinan'ın karşısında sırtını koltuğa yaslayıp yerde oturan Eda'ya baktım. O da bir hayli sıkkın görünüyordu. O kadar şeyin arasında konuşmayı unutmuştuk. Nasıl olduğumla o kadar ilgiliydi ki ona nasıl olduğunu sormak hiç aklıma gelmemişti. Düşüncelerde yüzen Eda'ya yanımdan çıkardığım yastığı fırlattım. Tepki vermek yerine havada tuttuğu yastığı sırtına koyup oturmaya devam etti. Cidden bu bunaltıcı havada neydi böyle!
"Ah, yeter ama. Ne bu haller? Depresyondan olan benim! Unuttunuz mu?" aldığım cevap mı? Bön bön bakışlar ve tekrar halı deseni izleme etkinliğine devam. Ben size ne yapacağımı çok iyi biliyorum! Yüzümdeki şeytani gülümsememi silmeden yayıldığım koltuktan ayağa kalktım. 'Dönüşümü izleyin' bakışlarım ve birbirine sürttüğüm ellerimle Joker havası yaratmaya çalışarak salınarak odadan çıktım. Taktılar mı peki beni? Tabiki hayır.
"Mümine Teyze?" sondaki -e leri uzatarak koridorda Sinan'ın babaannesi Mümine Teyze'yi aramaya başladım. Tam yanımdan bir kapı açılınca geriye sendeledim. "Tövbe ya Rabbim!" elimi kalbime koyup sakinleşmeye çalışırken karşımda ne olduğunu anlamaya çalışan Mümine Teyze'ye 'hayat vurdu, birde sen vur' der gibi baktım. Evet, bendeki bakışların sayısı yok. Her duruma ait bir bakışım var. "Mümine Teyze, Sinan yeni sildiğin koltuğa işemiş, Eda'da masadaki dantele kustu!" Kavanoz gözlüklerinin ardında büyüyen bakışları beni bile delip geçtiyse, kaçacak yer arayın derim! Salon kapısından içeri girerken elindeki bastonu kenara fırlatıp -sanırım televizyonda böyle bir sahne izledi- serinkanlı adımlarla içeriye giriş yaptı. Bunu ben bile beklemiyordum açıkçası. Tek eliyle gözlüğünün burnunun üst kısmına gelen tarafını sabitledi ve başını sol omzuna doğru eğerek delici bakışları Eda ve Sinan'ı delmek üzere onlara doğru yolladı.
'Bu kadarı Melis'e bile yapılmaz kanka'
'Şuan ben de pişman oldum Asiye.'
Korkudan kısılan gözlerimi Mümine Teyze eline ayağından çıkarttığı terliği alınca tamamen kapattım ve çıkışa doğru -daha önceden farkedemediğim- hızda koşmaya başladım.
"Valla ben işemedim babaanne! Ah!"
"Sus seni gavur töremesi. Birde üstüne oturmuş." dayanamayıp tam kapıdan çıkacakken duyduğum seslerle arkama döndüm. Acısam mı gülsem mi diye düşünürken bastım kahkahayı.
"Babaanne ne yapıyorsun?" Babaannesi Sinan'ın altını değiştirmeye kalkınca Eda yanıma geldi ve o da benimle aynı anda gülmeye başladı. Eda'nın gülüş sesini duyan Mümine Teyze -kendini genç hissetmesi için ona teyze diyorum- bize doğru döndü. "Kız zilli. Senin baban milletvekili mi? Kurtulabileceğini mi sanıyorsun? Gel buraya ayağımın altına almayım." Eda işten sıyırmaya çalışarak eliyle beni gösterince Eda'yı omuzlarından tuttuğum gibi Mümine Teyze'nin önüne attım. Arkasını dönüp bana dehşete düşmüş bir ifadeyle baktı. "Hani biz kardeştik!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ GÖR
Teen FictionBaşka birinin hayallerini yaşamak istediniz mi hiç? Birinin dudaklarının kenarında kalıp; acısına kıvrılan, gülümsemesine sarılan bir kızın hikayesi. Gülemeyecek kadar yorgun, ağlamayacak kadar güçlü...