'ARKADAŞ'

80 8 0
                                    

Bahane gibi gelmemesini umarak bir açıklama yapmak istiyorum. Malum ygs döneminde olduğum için bu aralar bölüm yazmaya hiç fırsat bulamadım. Aslında fırsat bulamamaktan ziyade bölüm yazacak inancı ve isteği bulamadım desem daha doğru olur. Yazmak istesem bile ya kafamı toparlayamadım, ya da kafamı topladığım zamanlarda yazmaya vaktim olmadı. O yüzden hepinizden özür diliyorum. Umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır.:)))

Okumadan önce bir önceki bölüme bakarsanız çok daha iyi olur.:)

Bölüm şarkısı: Mavi Gri- Ben Sende Yandım

***

"Seninle konuşmam gereken bir şey var. Aslında gerekli mi yoksa ben mi kuruntu yapıyorum pek bilemiyorum ama..."

Benimle konuşmanı gerektiren duruma teşekkür ettim, konunun ne olduğunu önemsemeden...

"...Hastanede fazla üstüne geldim, kusura bakma. Seni, öyle görünce... Bilmiyorum işte ya sinirlendim."

"Sorun değil, gerçekten haklısın. Ben, benim hatamdı zaten, öyle davranmam çocu-"

"Duru!" Uzun parmakları kollarımı iki yandan sardı ve gözleri anlamsızlık çukurundan ilk defa bu kadar soyutlaşıp çıkmışcasına parladı. "Sana öyle davranmak zorunda değildim ama yaptım. Tamam mı, sorun sen değilsin."

"A-anladım."

Kelimeler fazla anlamlı veya fazla anlamsız. Ne duygularım içine sığıyor ne de bir kelimeyi tam olarak doldurabiliyor. Hangi adım çıkar bu kelimelerin arasından sana, söyle o yollardan yürüyeyim.

"Neyse, bugün yeni bir başlangıç yapalım ve arkadaş olalım istiyorum."

Yutkunmaya çalıştığım sırada yeniden tanışırmışız gibi bana elini uzattı. Dokunmak istediğim parmaklarına uzanamadım, bekledim. Gözlerim gözlerine tutundu, kalbim ritmini unuttu ve parmak uçlarım parmak uçlarına dokundu. Titreyen elim onun parmaklarının sarmasıyla sakin bir yumuşaklıkla buluşurken elimde başlayan kıvılcım tüm içimi yaktı. Uzatamadığım elimi şimdi çekmek istemiyordum. Ait olduğu yeri bulmuş gibi bir bütünlük hissi doldurmuştu bedenimi ve ben mutluydum. Yüzündeki gülümsemeden sonra ellerimize baktım.

"Egemen?"

"Efendim."

"Ellerin, ellerin çok güzel."

"Sanırım biliyorum."

***

"Eda ben çok sıkılıyorum, hadi barışalım artık."

"Oh be valla bunu demeni bekliyordum." telefonun ucundaki sesi mutlulukla yükselince içimde ona karşı olan tüm kırgınlık bitti. Biz arkadaştık ve biliyorum ki asla üzülmemi istemediği için öyle davranmıştı.

"Sinan nerede, ben gittikten sonra ne yaptınız?"

"Dur bakalım orada. Sence ilk anlatacak olanımız kim? Bildiğin peşinden çıktı geldi, ne konuştunuz, ne dedi, nereye gittiniz, seni eve o mu bıraktı yoksa sen mi döndün. Gerçi hemen eve bıraksa saçma mı olurdu sanki bilemedim. Neyse bir de Sinan çok sinir oldu zaten ama sanırım bu sefer müdahale etmek istemedi. Bir de Mert de çıktı peşinden bak resmen ağzından laf alamıyorum artık anlatsana."

Nefes bile almadan konuşan Eda'ya içimden kahkahalar atarken sadece susmasını bekledim. Çünkü o konuşurken dışarıdan gelen tüm müdahalelere kapalıdır.

"Bitti mi?"

"Evet."

"O zaman başlıyorum..." ve yarım saatlik olayı üç saat mi anlattım, yoksa dört mü bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da aynı konuyu daha beş milyon kez daha konuşacak olduğumuzdu...

BENİ GÖR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin