Küçük çocukların, mutlu hikayelerin olduğu bir masaldı bu. Ta ki, herşey kanlı bıçakla kesilmiş gibi bitmişti.
Bitmek de bir bakış açısıydı, genç adam yıllar sonra duygularını bastıramamış, herşey birden patlak vermişti.
Ona göre bitmek değildi çünk...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
james sirius potter
°
Sırt çantasını kapının kenarına bırakarak diğerlerinin de cisimlenmesini bekledi. Malfoy ve diğer kuzenleri ailelerini ikna etmiş, iki gün boyunca onların dağ evinde kalma kararı almışlardı. Tabii, yanlarında reşit birileri olma şartıyla. Rose, Victoire ve kendisi birlikte gelmişti. James Albus ve Hugo'yu getirecekti. Teddy ise Malfoy'la birlikte geliyordu.
Aradan geçen yirmi dakika sonunda hepsi gelmişti. "Gelmeniz neden bu kadar uzun sürdü? Donduk burada!" Victoire sinirli bir sesle homurdandığında Teddy yanına geldi ve başına öpücük kondurdu. "Harry ile bir şeyler konuşuyorduk."
Kısa bir süre sonra her biri kendi çantasını almış ve içeriye girerek etrafı incelemeye başladı. Diğerleri hararetli bir şekilde konuşurken Lily şömineye yaklaştı üzerindeki Noel süslerini inceledi. Şöminenin önünde bir koltuk da vardı, Gryffindor Ortak Salon'daki gibi, burada kitap okuya bilirdi.
"Burayı sevmiş gibisin." Bakışlarını yanan şömineden çekmeden bile gelenin kim olduğunu biliyordu. Scorpius onun sessiz kalma ve ısınma çabalarını umursamadan yanına oturdu. "Bizimkiler burayı çok seviyor, ama gelmeye fırsatları olmuyor pek. Bizim de keyif almamız için önceden her şeyi hazır etmişler." Lily sessizliğini bozdu. "Bunları bana niye anlatıyorsun?"
Scorpius bir şey diyemedi. Hislerine hakim olma konusunda çok beceriksizdi, bu yüzden ilk fırsatta kendisini burada bulmuştu.
Lily cevap alamayacağını anladığında bakışlarını arkalarında tartışmakta olan gençlere baktı. Odalar arasında seçim yapılıyordu. "Malfoy, buraya gelmeye ne dersin?" Teddy'nin sinirli sesini duyunca kendisini hemen kargaşanın ortasında buldu. Lily de onu takip ederek yanında durdu.
"Pekala, neyi bölüşemiyorsunuz?" Rose gözlerini devirerek anlatmaya başladı. "Odalar. Kimin kiminle kalacağı konusu."
"Kaç oda var?" Malfoy gözlerini kısıp düşündü, ezberinde olan bir bilgi değildi sonuçta. "Annemle babamın odası, benim odam, bir de üç misafir odası. Ikisinde çift kişilik yatak var, birinde iki tek kişilik."
"Albus'la sen senin odanda kalırsınız, iki yatak olan odada James ve Hugo kalır, diğer ikisinde Rose ve ben, Teddy ve Vic. Oldu mu?"
Onayladıklarında hepsi çantasını aldı ve odalara çıktılar. Teddy ve Victoire'nin odası aşağı kattaydı bir tek, geri kalan üst katta. Malfoy'un da odası üçüncü kattaydı.
Evet, evleri çok büyük ve gösterişliydi.
Kırmızı renk, üzerinde kahverengi kemerleri olan küçük valizini aldı ve Rose ile birlikte üst kata tırmandı. Scorpius'un yönlendirmesiyle odanın kapısını açıp içeri girmiştiler. Scorpius'un dediği gibiydi, çift kişilik yatak vardı, bu da kuzeni ile aynı yatakta uyuyacakları anlamına geliyordu.
