Annem ile zor da olsa vedalaştıktan sonra araca bindik ve havalanmaya başladık. Annemi bırakmak içimden gelmiyordu fakat eğer babamı bulmak istiyorsam annemden, evimden biraz uzak kalacaktım. Yoksa o aptal okul umrumda bi değildi. Bunu kabullenmek biraz zor olacaktı ama başaracağıma inanıyordum. Evimizin diğer evlere uzak olması aracın görünmemesi açısından iyi olmuştu. Araca bindiğimiz de içinde başka mutantların olduğunu da gördüm. Hepsi doğruca suratıma bakıyordu ve bütün gözlerin üstümde olması rahatsız ediciydi. Profesör elini omzuma koydu ve
-Merak etme, sadece yeni biri geldiği için merak ediyorlar, diyip güldü. Profesör dışında hepsi çok soğukkanlıydı ya da henüz yeni olduğum için bana öyle geliyordu. Aracın içinde bir sürü koltuk vardı ve hepsi bir düzen içinde yan yanalardı. Ben hariç herkes herhangi bir koltuğa oturduktan sonra aracı kullanmak için gözlük takan çocuk öne geçti ve
-Eğer oturmazsan hala aynı yerde duruyor olmayacaksın, dedi ve cevap vermeme fırsat bile vermeden aracı inanılmaz hız da havaya yükseltti. Ne olduğunu anlamadan önce aracın tavanına daha sonra da yere yüz üstü çakıldım. Hala yerdeyken ellerimi yere sabitleyip kafamı kaldırır şekilde gözlüklüye bakıyordum. Arkasını döndü ve dalga geçer bir şekilde
-Ben sana demiştiim bayan mutant, bu arada ben Scott. Seninle çok iyi anlaşacak gibi duruyoruz, dedi hala bana bakarken.İşte bu yaptığı beni çok sinirlendirmişti ve içimde anlayamadığım bir hiddete sebep olmuştu. Bunu kontrol edemiyordum ve sanki git gide büyüyordu. Yerden ayağa kalktım herkesin gözü üstümdeydi aralarında gülen de vardı. Beni bu duruma düşürmekle hata yapmıştı. Sinirlenmiştim ve kesinlikle içimde ki hiddeti kontrol edemiyordum. Kafamı sağa sola çevirdikten sonra Scott'a döndüm ve
+Evet Scott, kesinlikle çok iyi anlaşacağız, deyip yandan bir gülüş attım. Ellerimden şimşekler çıkıyordu. O anda Scott' un yüzünde ki bilmiş gülümseme kaybolmuştu. Gözlerimin siyaha döndüğünü hissedebiliyordum. Ellerimi havaya kaldırdım ve
+Sana bunu çok önceden yapmam gerekirdi, dememle bağırarak elimdeki şimşekleri Scott' a doğru yöneltmem bir olmuştu. Şimşekler ile Scott' ı sardıktan sonra koltuktan çekip aracın içinde hava da tutuyordum. Fakat aracı kullanacak birinin olmadığını hesap edememiştim. Bununla beraber araç büyük bir hızla yere doğru çakılmaya başlamıştı. Işıklar gidip geliyordu. O hızla herkes bir yere savrulurken ben olduğum yerde duruyordum. Nasıl oluyorsa içimde ki güç ile herşeye hükmediyor gibiydim. Profesör' ün bana "kes şunu" diyen bağırışlarını duyar gibiydim ama yapamıyordum. Scott' ı havada tutmaya ve acı çekmesine istemsiz olarak devam ediyordum. Bir anda üstüme birinin zıpladığını hissettim. Gidip gelen ışıktan kim olduğunu anlayamıyordum. Scott' a araca gidip herseyi yoluna sokması için profesörün bağırdığını duymuştum, sonra bir anda beynimde ufak bir acı hissettim. Beynimde biri dolaşıyor ve bana durmam için emir veriyor gibiydi. Kim nasıl yaptıysa ise yaşamıştı ve içimde ki hiddeti dindirmişti. Scott sanırım aracın sürücü koltuğuna oturmuş olmalıydı ki ışıklar gelip hersey yoluna girince üstümde ki kişinin profesör olduğunu görmüştüm. Aramızda 2 cm kadar vardı, nefes alış verişini hissediyordum. Ellerini yüzümde her iki yanağıma de yerleştirmişti ve gözleri kapalıydı. Bir tür astral seyehat yapıyor gibiydi. Gözlerini açtığında mavi gözleri ile karşı karşıyaydım. Bir an afallamış gibi üstümden kalktı ve elimi tutup havaya çekerek beni de kaldırdı. Elini ensesine koyup çekingen bir tavırla
-Üzgünüm Stephany, beynine girerek seni durdurmayı üstüne çıkarak yapmak istemezdim ama seni başka türlü zaptedemezdim, dedi. Asıl mahçup olan bendim. Bir elimi diğer koluma koyarak
+Bu hiç sorun değil fakat, ben..aa ben,çok üzgünüm yani..kendime hakim olmam gerekirdi fakat yapamadım. Zaten hep bir öfke problemim vardı ama bunun burda bu şekilde olmasını istemezdim, dedim ve Scott' a dönerek özür diledim. Scott cevap vermeden önüne dönmüştü ve haklıydı da. Profesör güldü ve
-Bunu beynine girdiğim de anlamıştım zaten ama merak etme Stephany sana okulda öfke kontrolün için yardımcı olacağıma söz veriyorum. Güven bana, dedi ve göz kırptı. Ensesine kadar uzanan ve dağılan saçlarını düzelttikten sonra tekrar yerine oturdu ve okula doğru gitmeye devam ettik. Daha ilk günden böyle şeyler yaptığıma inanmıyordum. Uzun bir adaptasyon süreci beni bekliyordu..Okula geldiğimiz de profesör ve onun iri yarı arkadaşı ile beraber okulu gezmeye başlamıştık. Burası kocaman bir tesis gibiydi, çokça sayıda üstün yetenekli kişiler vardı. Henüz 6-7 yaşlarında güçleri açığa çıkan çocuk mutantlar bile vardı. Bahçeye çıktığımız da suyun üstüne yürüyen, duvarlardan ve kapılardan geçebilen, hava durumunu değiştirebilene kadar birçok mutant ile karşılaşmıştım. Burası olağanüstüydü ve garip olan şey ise tahmin ettiğim gibi kötü bir yer değildi. Profesör sürekli bir şeyler anlatıyor ve öğrenmem için elinden geleni yapıyordu. Fakat yanında ki arkadaşının ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı. Yaklaşık 40 yaşlarındaydı. Bahçede durduğumuz bir ara kendimi tutamadım ve
-Neden hiç konuşmuyorsun, henüz tanışmadık bile. Adım Stephany zaten biliyorsun ama ben senin adını bilmiyorum bayım, diyip elimi uzattım. Uzun bir boya sahipti, yukarıdan bana doğru bir bakış attı ve
+Eric, adım Eric, diyerek elimi sıktı. Yüzümde memnun olmuş bir ifade ile tanıştığımıza sevindiğimi söyledim. Profesör araya girdi ve
-Aa..biliyor musun Stephany, Eric çok özel bir güce sahip. Demirlere ve metallere hükmedip onları istediği gibi kullanıyor. Bu..bu harika değil mi? dedi ve benden cevap beklercesine yüzüme doğru bakmaya başladı. O anda boğazım düğümlendi. Eric demirlere ve metallere hükmediyordu, tıpkı babam gibi. Cılız bir sesle
+Acaba bir kaç hamle gösterebilir misin? diyebilmiştim sadece. Ellerini yerden havaya doğru kaldırırken elleri ile birlikte yerde durmakta olan metal bir kutuyu havaya kaldırıp çöpe doğru salladıktan sonra bana dönerek,
-Burda sana yeteneğimi göstereceğim çok malzeme yok, eğer günün birinde savaş olursa işte o zaman beni izle, dedi ardından katı ve suskun haline geri döndü. Bu şaka olmalıydı yoksa karşımda gözlerine baktığım kişi benim babam olabilir miydi?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
X-MEN MUTANT
FantasyDeğişik güçlere sahip mutantlar ile düşmanları arasında geçen müthiş savaşlar, savaştan doğan muhteşem bir aşk ve aksiyonun bir arada olduğu bir hikaye.