ÇARESİZLİK

166 5 0
                                    

Medya: Profesör X/Charles Xavier

Dalgın dalgın gittiğim okula kimseye tek bir kelime bile etmeden direk odama gidip düşünmeye başlamıştım. Şaka yapıyor gibi değillerdi. Bu iş oldukça ciddiydi, üstelik annemi kaybetmeyi göze alamazdım. Fakat bir yandan Charles'a bunu yapma fikri beynimi yiyordu. Yapmamam gerektiğini biliyordum. Bu ona yaptığım en büyük ihanet olurdu. Buna tek başıma karar veremezdim en azından ufak da olsa bir tavsiyeye ihtiyacım vardı. Hemen Jean'in yanına gidip olan biteni anlattığım da beni şaşkınlık ile dinlemiş ve gözleri açık sok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Bir şey söylemesini istediğim de;
-Hayatım beni biliyorsun seni çok seviyorum ve dostum olduğunun farkındayım fakat ben böyle bir şeyde fikir sahibi olmak değil bu iki şık arasında kalmak bile istemiyorum. Bana inanmalısın maalesef ki en ufak bir fikre bile sahip değilim, diyebilmişti. Sonuçta haklıydı. Kimse böyle bir şeyin ardında kalmak istemezdi. Jean'e Charles'i ne kadar sevdiğimi ve ona bunu yapmak istemediğimi anlatırken gözlerim dolmuştu fakat bir karar vermek zorundaydım.

Her ne kadar bu secenek canımı yaksa da Charles'i Isaac'a götürmek ve annemi kurtarmak zorundaydım. Jean'in odasından çıkıp Charles'in yanına giderken içim içimi yiyordu. Kapısını ufak tıklatıp kafamı hafif içeriye soktuğum da ufak bir mum ışığın da dışarıyı izliyor olduğunu görmüştüm. Beni görünce camdan uzaklaşıp bana doğru yakınlaşmıştı. İçeriye girip kapıyı örttükten sonra Charles bana sıkı sıkıya sarılmıştı. Ayrıldığımız da gözlerini kısıp hafif gülerek;
+Yoksa birileri uyuyamamış mı? diye sorarken bile onun bu masumiyeti karşısında neredeyse ağlayacak raddeye geliyordum. Zorla da olsa kendimi tuttum ve gülerek;
-Hayır canım, aslında ben sana başka bir şey demek için burdayım, demiştim. Devam etmemi ister gibi kaşlarını kaldırdığın da bende devam etmiştim.
-Ben yarın ikimizin baş başa olabileceği bir yere seni götürmek istiyordum. Biraz garip ama, eski bir fabrika. Küçükken arkadaşlarım ile en çok oyun oynadığımız yerdi, seninle biraz vakit geçirmenin güzel olabileceğini düşünmüştüm, derken gözlerine bakamıyordum. Ellerini yüzümde gezdirirken "tabi, neden olmasın canım. Yarın erkenden odanda olurum" dediğini duymuştum. Kafamı zorla da olsa kaldırıp gözlerine baktığım da kendimden nefret ediyordum. Biraz daha Charles'a yaklaşıp çok küçük bir şekilde dudaklarını öptüğüm de, bu öpücüğün son olduğunu biliyordum. Odama gidip yatağa kendimi attığım da yarin olmaması için her şeyimi verebilirdim..

Ertesi gün uyurken yüzümde bir şey var gibi hissetmiştim. Gözlerimi biraz araladığım da karşımda Charles duruyordu ve yüzümde hissettiğim şey eliydi. Gülümseyerek "Günaydın" demişti. Toparlanıp yatakta oturur pozisyona geldiğim de onu dediğim yere götürmem için hazırlanmam gerektiğini söylemişti. İstemeye istemeye de olsa giyinmiş ve yola çıkmıştık. Yol boyunca Charles gülerek bir şeyler anlatırken ben ise sadece susup onu izliyordum. Isaac'in dediği yere gelince Charles gözlerini bana dikip;
-Küçükken gerçekten buraya geliyor olamazsın değil mi? diye sormuştu. Ben ise zorla yutkunarak;
+Evet yani..neden, neden olmasın ki? diyebilmiştim. Charles bir an gülüp elimi tutarak;
-Boşver sadece bir soruydu. Asıl önemli olan şey senle olmam, haydi gel içeri girelim, derken hayatımın en kötü anını yaşıyordum. İçeri girdiğimiz de kimse yoktu. Bir anda arkadan "Vayy!" sesini duymamız ile döndüğümüz de Isaac ve arkadaşlarının olduğunu görmüştük. Isaac bir kaç adım öne gelip "Stephany sanırım sana teşekkür etmeliyim hayatım, dediğimi yapıp onu bize getirdiğin için" dediğinde Charles'in keskin ve sinirli bakışları üzerimdeydi. Isaac'in bir kaç arkadaşı beni bir sandalyeye oturtturken Charles anlamsızca etrafa bakıyordu. Ben utancımdan kafamı öne eğmiş şekilde öylece duruyordum. Isaac;
-İşte burdasın Charles, aradığımız adam. Seni buraya yani bize sevgilinin getirmesi de ayrı bir ironi olmalı. Sana olan aşkının gerçek olmadığını, seni kullandığını, senin aklına girmesi için seni sevmiş gibi yapmış olmasi affedilir gibi bir şey değil. Yazık doğrusu, diyerek başlayarak tüm olan biteni anlattığın da Charles'in yüzünde ki çaresiz bakış ile karşı karşıyaydım. Annemi rehin tuttuğunu söylemeyecek kadar da adi bir adamdı. Charles o an ki siniri ile üstüme doğru koşarken onu yine Issac'in bir kaç arkadaşı tutmuştu. Kafamı kaldırıp Charles'a baktığım da ağlıyordu. "Bunu nasıl yapabildin? Ben seni gerçekten severken senin aşkın nasıl yalan olabildi?" diye bağırırken gerçekten benim gibi onun da acı çektiğini hissedebiliyordum. Issac "onu bizim tesise götürün ve herhangi bir odaya kapatın. Charles'a yarın ihtiyacımız var. Kızı da alın" dedikten sonra geniş bir tesise gelmiştik. Dediği gibi Charles'ı bir odaya kapatmışlardı. Isaac Charles'in aklını okuyabilmesi için beni yardımında kullanacaktı. Gece kalmam için bir oda bile ayarlamıştı. Daha önce hiç bu kadar acı çekmemiş ve suçlu hissetmemiştim. Sevdiğim adamı kullanmalarına izin verecektim. Bu fazla acınası bir durumdu. Buna izin veremezdim. Gece çöktüğün de kimse duymadan Charles'ı attıkları odanın kapısını açıp içeri girdiğim de bir köşede uyuyordu. Yanına gittiğim de öyle güzel uyuyordu ki.. Elimi saçlarında gezdirirken gözlerim dolmuştu. Saçlarından yüzüne indiğim de ise sanırım onu uyandırmıştım. Toparlanıp sert gözlerle "burda ne arıyorsun sen?!" diye sormuştu. Ben ise hicbirsey demeden ellerinde ve ayaklarında ki ipleri çözüp başını iki elim ile kavrayarak;
-Bak bundan sonra bana hiçbir konuda güvenmeyeceksin biliyorum ama su an güvenmek zorundasın, burdan kaçmanı sağlıyorum. Hemen şimdi kaçmak zorundasın, diyebilmiştim. Charles anlamsız gözler ile bakarken "zaman yok haydi" derken bir yandan da Charles'i arka kapıdan çıkarmaya çalışıyordum. Sonunda Charles'ı çıkarıp kapıyı örterken "peki ya sen?" diye sormuştu. "Gelmiyor musun" derken elini uzatmıştı. Biraz daha mutlu olup gülümserken;
-Benim halletmem gereken bir kaç bir şey var, umarım geri dönebilirim, dedikten sonra kapıyı kapatıp Charles'in iyice uzaklaşmasını izlemiştim. Ertesi gün ne olacağı hakkında bir fikrim yoktu. Yarını bekleyecektim...

X-MEN MUTANTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin