Medya: Profesör X/Charles
Ertesi gün okulun bahçesinde Jean ile dolaşırken partide Charles ile olan dansımızdan dolayı Jean şaşkınlığını gizleyemiyordu. Sürekli olarak harika göründüğümüzden Charles'in bana farklı davrandığını söylüyordu. Sonra bir anda durup karşıma geçti. Elleri ile omuzlarımdan tutarak beni durdurdu ve;
-Biliyor musun Stephany, bence Profesör senden hoşlanıyor,dedi. Kocaman bir 'Ne?' diye bağırarak kahkaha atmaya başladım. Jean kaşlarını çattı ve cümlesine devam etti;
-Ben çok ciddiyim. Bak Profesörü uzun zamandır tanıyorum. Ayrıca onun gibi bende insanların düşüncelerini ve enerjilerini duyabiliyorum. Tabii Profesör onun beynine girmeme izin vermiyor onun beyni benim beynimden daha üstün.. fakat senin yanına geldiğinde ondan gelen enerjiyi hissedebiliyorum. Çok farklı oluyor. Bu..bu her zamankinden farklı. Ayrıca biz birer kızız, bir erkeğin sana olan ilgisini anlamak için mutant olmaya gerek yok, dedi ve göz kırptı. Aslında dedikleri mantıklı geliyordu. Kafamı öne eğdim ve;
+Aslında haklı olabilirsin bilmiyorum evet bana farklı davranıyor yani o..o sonuçta Profesör. O kadar yakışıklı birinin bana bakması imkansız yani..o gözleri, bakışları ve dolgun dudaklarını saymazsak tabi,aslına bakarsan... cümlemi tamamlamadan Jean ile göz göze geldiğimizde son derece şaşkın bir ifade ile bana bakıyordu. Bütün bunları istemsiz olarak söylemiştim aslında sadece düşünüyordum. Jean bir anda bağırdı ve;
-Aman Tanrım! Sende ondan hoşlanıyorsun! Haha bu harika Stephany, dedi ellerini başına götürmüş bana bakarken. Sadece 'kes sesini bu doğru değil' diyebilmiştim ama Jean'in aklımı okuyabildiğini akıl edememiştim.
-Hadi ama bana yalan söyleyemezsin, dedi sinsice gülerek. Çaresizce oturdum ve;
+Ahh, daha kendim bile kabul edemiyorken sen bunu anladın bile. Eminim Charles'da biliyordur sonuçta akıl okuyabiliyor değil mi? dedim. Jean yanıma oturdu ve tebessüm ederek;
-Hayatım Profesör harika biridir. Eminim ki harika bir ikili olacaksınız ve unutma ki..Eğer Profesör birini severse ona ölene dek sadık kalır, dedi ve elini omzuma atarak ufak bir şekilde sarıldık. Charles'tan gerçekten hoşlanıyordum ve onun da benden hoşlanıyor olması düşüncesi beni heyecanlandırıyordu. Tekrar bahçede yürümeye devam ederken okulun ana giriş kapısında bir araba durdu ve beyaz elbiseli sapsarı saçları olan bir kadın indi. Son derece bakımlı ve alımlı görünüyordu. Jean kadını görür görmez 'Tanrım olamaz!" dedi ve suratını buruşturur şekilde bana baktı. Sonra bir anda Charles görüldü ve gülerek kadına sarıldı. Öyle sıkı sarılıyordu ki eli kadının tüm bedenini sarmıştı. Kadın da karşılıksız kalmayıp Charles'in yanağına bir öpücük kondurmuştu. Birden sinir küpüne döndüğümü gören Jean sakin olmam gerektiğini söylesede bunu yapamıyordum. Charles beni görmemişti bile! Jean beni herhangi bir banka oturtturup bana her şeyi anlatmaya başlamıştı.
-Öncelikle sakin olmasın tamam başlıyorum, huh..kadının ismi Maria. O da bir mutant ve Profesör gibi akıl okuyabiliyor ayrıca insanın beynine sert bir acı saplayabiliyor ne yazık ki.. Önceden Profesör ile bir ilişkileri olmuştu. Charles oldukça seviyordu fakat kadın için ben aynı şeyi düşünmüyordum daha çok Profesörü kullanıyor gibiydi. Yaptıkları herseyi berber yapıyorlardı. Okuldaki herkes kadının yerinde olmak istiyordu açıkcası. Güzel ve masum görünüyor ama aslında şeytandan bir farkı yok, tek sorun Charles bunu görmüyordu. Sonra birden Maria Charles'e gitmesi gerektiğini söyledi ve öylece bırakıp gitti. Kabul etmek gerekirse Charles'i zor toplamıştık. Senden sonra daha iyi görünüyordu. Şimdi birden neden çıkageldi bilmiyorum fakat senin tam da Charles'e karşı birseyler hissettiğin zaman da gelmesinin iyi birsey olduğu söylenemez, dedi. Gözlerim dolmuştu ve öylece oturuyordum. Bu kadın karşısında hiç şansım yoktu. Charles için de baya önemli biriydi. Yutkundum ve;
+Sanırım odama çıkmak istiyorum, diyebildim. Jean üzülür gözlerle bana sarıldı ve 'her şey senin için güzel olacak, inan bana söz veriyorum' dedikten sonra odama çıkmak için okula girdim. Okulun lobisinde Charles ve Maria oturuyorlardı. Fakat Charles'in onun yanında her zamankinden daha mutlu görünmesi canımı sıkıyordu. Şimdi beni hiç görmeyecekti. Bu düşünce canımı yakıyordu. Maria arada elini Charles'in dizine koyuyor ve etrafa sahte gülücükler saçıyordu. Aldırış etmeye çalışmadan yukarı odama çıkıp kendimi yatağa attım ve rahatlayana kadar ağladım.Ertesi gün kapımın çalınması ile uyandım. Bu kişinin Charles olmasını diliyordum ki, kapıda Maria ve Charlesi gördüm. Her zaman ki gibi Charles'in eli Maria'nin belini sarmıştı. Bu manzara karşısında moralimin daha da bozulması imkansızdı. İçeri girdiler ve Charles bana dönüp "sana tanıştırmak istediğim biri var" diyip Maria'yı gösterdi. Maria elini uzattı ve "Merhaba Stephany" dedi. İstemsizce elini sıkarken;
-Sanırım sende akıl okuyabiliyorsun ha? Adımı daha söylemeden sen söylediğine göre, dedim suratım asık bir şekilde. Maria güldü ve "kesinlikle hayatım" dedi yapmacık bir şekilde. Araya Charles girdi ve bir bana bir Maria'ya bakarak
-Maria, Stephany benim en yetenekli öğrencim. İstese benim güçlerimi bile devre dışı bırakacak bir güce sahip. Ama bunu yapmayacağına eminim, dedi ve bana bakarak güldü. Sonra birden;
-Hanımlar siz biraz daha sohbet edin, unutmadan Eric'e bir şeyler söylemem gerekiyor, dedi ve odadan çıktı. Charles odadan çıkar çıkmaz Maria gözlerini bana kenetledi ve;
-Uu demek Stephany ha? Benim yokluğum da Charles'tan hoşlanacak cesareti göstermen çok cesurca açıkçası. Ama artık burdayım hayatım yani sana ihtiyaç kalmadı. Charles'in sana karşı beni tercih edeceği kaçınılmaz bir gerçek, dedi acır gibi bakarak. Biraz kafamı kaldırdım ve;
+Kendinden çok emin konuşuyorsun Maria. Beynimi okumaktan vazgeçmeni öneririm. Sen gittiğin zaman Charles'i ne kadar zor toparladıklarını ve ona ne kadar acı çektirdiğini düşünmeni isterim. Tüm bunlara rağmen hala bu kadar iddalı mısın? dedim tek kaşımı kaldırarak. Gözlerini biraz açtı ve bana yaklaşarak;
-Sen bana kafa mı tutuyorsun? dedi. Ona daha da yakınlaşarak;
+Gerekirse evet, dedim. Oldukça sinirlendirmiş olmalıydım ki gözlerini kısarak beynime çok sert bir acı sapladı. Bu yeteneğinden Jean bahsetmişti. O kadar sert bir acıydı ki kafamı iki ellerim arasına alarak yere yığıldım. Yukardan bana baktığını hissedebiliyordum. Acıyı daha da artırarak beynimi parçalıyordu sanki. Bu içimde ki hiddetin açığa çıkmasına neden olmuştu. İçimdeki hiddet Maria'nın beynime sapladığı acının şiddetini geçince ayağa kalktım ve hiddetten siyaha dönmüş gözlerim ile Maria'ya bakmaya başladım. Ufak da olsa korktuğunu hissedebiliyordum. Bana bu yaptığını cezasız bırakmayacaktım. sadece elimden çıkan ufak bir mavi ışık ile onu duvara savurmuştum ki o sırada içeri Charles girmiş, beni ve Maria'yı o şekilde görünce tabiki ilk olarak Maria'nın yanına gitmişti. Maria ağlayarak masum rolü yapmıştı. Charles bir Maria'ya bir bana battıktan sonra açıklama yapmama izin vermeden;
-Tanrım! Stephany bu yaptığın da nedir? Biraz kendine gelmelisin. Ayrıca biraz olsun kendine geldiğinde konuşmamız iyi olur, dedi ve odadan çıktı. Suçsuz olduğum halde beni değil de Maria'yı haklı bulmuştu. Jean'in tüm dedikleri çıkıyordu. Charles gerçekten onun ne kadar kötü biri olduğunu görmüyordu. Bu yaptığı ziyaret bana daha da kötü hissettirmişti. Charles ellerimden kayıp gidiyordu ve ben buna engel olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
X-MEN MUTANT
FantasyDeğişik güçlere sahip mutantlar ile düşmanları arasında geçen müthiş savaşlar, savaştan doğan muhteşem bir aşk ve aksiyonun bir arada olduğu bir hikaye.