₩ ...... 8°2

3K 305 107
                                    

Sınavın ilk yarısı geçmesine rağmen KyungSoo kalem oynatmamış kâğıda boş boş bakıyordu.
Sanki baktığı şey sorular değil, o kızdan aldığı ayrılık mesajıydı.
Bu şekilde devam ederse bu dersten kalabilirdi.
Yine bu şekilde devam ederse diğer derslerden de kalabilir, belki dönem belki yıl uzatabilirdi.

Jongin KyungSoo için bir  şeyler yapmak adına zihnini çözüm için zorlarken KyungSoo'nun ağırlaşan başını sıraya dayaması ile ona atıldı.

" Do KyungSoo iyi misin?
Do KyungSoo iyi misin ?"

Jongin KyungSoo'nun etrafına kollarını sarıp sarsması ile diğer asistan YoungJae de durumu anlamak için yanlarına geldi.
Jongin aklındakileri uygulamak adına KyungSoo'yu konuşmaması için kolundan sıkıca tuttu.

" Öğrencimizin neyi var?"

" Sanırım fenalaştı. Onu lavaboya kadar götürebilir miyim?"

" Tabi. Ben sınavı idare edebilirim. "

Jongin en son gördüğünden bu yana iyice zayıflayan KyungSoo'nun itiraz etmeden kendisi ile lavaboya kadar gelmesi ile rahat bir nefes aldı.
KyungSoo'yu duvara yaslayıp lavaboların boş olduğundan emin olarak onun yanına döndü.

" Neden bu haldesin?"

KyungSoo susuyordu ve Jongin'in, susan KyungSoo ile sinirleri iyice geriliyordu.

" Bu şekilde bu dersten ve diğer derslerden kalabilirsin biliyorsun değil mi?"

KyungSoo, Jongin'i çıldırtan sessizliğini koruyordu.

"Bak ne diyeceğim. Sen sınavda fenalaştın.
Ben de şahidinim. Git hastaneye. Hatta dur.
Seul hastanesine git. Orada doktor Siwon'u bul. Benim gönderdiğimi söyle.
Rapor al ve kurtarma sınavlarına katıl."

" Neden?"

" Ne neden?"

" Neden ben? Neden ben?"

" Sen iyi değilsin KyungSoo.
Bu böyle olmayacak. "

Jongin, KyungSoo'yu lavaboda gözleri dalgın bırakıp A9 şubesindeki Bay Yang'a durumu izah etti.
Ambulans çağırmak gereksizdi.
Ama öğrenci KyungSoo'yu o halde de bırakamazlardı.
Profesör Yang'ın da izniyle dakikalar sonra ikili Jongin'in arabasında hastane yolundaydı.
KyungSoo başını geriye yaslamış görmeyen gözlerle bakıyordu geçtikleri yollara.

" Bana neden yardım ediyorsun?"

" Senin yerinde kim olsa bunu yapardım."

"Terkedilmişliğime mi acıyorsun?!
O kadar zavallı mı görünüyorum?!"

Jongin KyungSoo'nun sözlerine sinirlenerek arabayı yolun kenarına çekti.

KyungSoo ona şaşkınlıkla bakarken sözlerini bir bir sıraladı.

" Bana bak bay dünyada tek terkedilen benim.
Şu terkedilmişlik modundan çık artık.
Kız gibi depresyonlara giriyorsun."

" Sanane bundan.
Depresyona giriyorsam kendim giriyorum."

" Yok efendim. Tek başına girdiğin falan yok. Bütün bunları anlattığın o geceden beri aklım sende.
Seni bu hale getiren kızın neyi bu kadar harika da seni böylesine derbeder yapmış diye düşünmekten bak gözlerimin altında torbalar oluştu.
Evde kalırsam sorumlusu sensin."

" Ben de krem var göz altı şişlikleri için. "

" Bende de var.
Ama senin yüzünden şiştiler bir kere."

" Özür dilerim bay ben her şeyi çok iyi biliyorum.
Depresyonum ve ben, ha bir de terkedilmişlik sendromum bir daha seni rahatsız etmeyiz."

KyungSoo arabanın kapısına asıldığında Jongin kolundan sıkıca tutarak onu durdurdu.

" Çok geç artık. Sen düzelene kadar aklımdan çıkmaz bu mesele. Ya bu durumdan çıkarsın ya da  ben çıkarmasını bilirim. O bir arkadaşının da dediği gibi.
Hem harika bir görselin hem de tertemiz bir kalbin var.
Bırak giden gittiği için pişman olsun.
Gece gündüz ona geri dön mesajları atarak onu geri getiremezsin."

KyungSoo hayretle irileşen gözleri ile Jongin'e baktı.

" Sen nereden biliyorsun? "

Jongin kırdığı potu farkedince kıvırmaya çalıştı.

" Neyi nereden biliyorum?"

" Mesaj attığımı."

" Şu haline bakarak bunu tahmin etmek zor değil. Eminim ona bu türlü mesajlar atıyorsundur. Hatta belki o sana cevap yazmıyordur bile."

KyungSoo Jongin'den kolunu kurtararak ona döndü.

" Onu benim kadar sevmeden bu halimi anlayamazsın.
Benim kadar sevmeden gururunu bir kenara fırlatıp neyi bu kadar harika olduğunu benim de bilmediğim o kız için ısrarla
'Özledim,  hala seviyorum,  dön mesajları'
göndermemi anlayamazsın.
Benim kadar sevmeden gece ile gündüzünün sınırları karışıp kendi gözyaşında boğulamazsın..."

Jongin kendi göz yaşında hiç boğulmamıştı ama KyungSoo'nun karası iri gözlerine ışıltılar yayan göz yaşlarında şuan boğulduğunu hissediyordu.
Beyazına allar bulanmış yanaklarını ıslatan her bir damla, kendi yüreğine düşüyordu da yakıp kavuruyordu bilmediği duygularını.
İsyanla yükselen,  acizlikle kısılan sesi kalbinde sevdaya dair tüm kapıları aralıyor, her  birinden KyungSoo'yu kabul ediyordu.
Her sözünde yaklaştığı KyungSoo'nun gözlerine gözlerini dikti.
İşaret parmağını ağlamaktan kızarıp şişmiş sıcak dudaklarına kapattı.
KyungSoo'nun hayretle genişleyen gözlerine fısıldadı. .

" Beni sev. Kalbindeki bu aşkı ona değil bana ver."

KyungSoo'nun titreyen ellerini kendi titrek ellerinin arasına alıp kalbine koydu.

" Bu kalp seni ondan daha çok sevebilir.
Sana kaderin bile bozamayacağı sözler verebilir.
Onu değil beni sev.
Onun için ağladığın yeter.
Onun için uykusuzluğun yeter.
Beni sev.
Ondan daha çok sev.
Benimle gül..
Kollarımda dinsin uykusuzluğun.
Sabahın ben olayım.
Gecem sen ol KyungSoo."

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Yessı minnadesu 😊

Sağ köşenin orta yerinden kucak dolusu Jagiya'lar efenim 😊

Böyle teklifler yazarak kendi standartlarımı yükseltiyorum iyi mi 😒

Böyle erkekler var mıdır ki 😞
Olsa da bize denk gelmez😕
Gelse de elinden laftan başka iş gelmez😒
Amaaan amaaaan 😩
Keşke KyungSoo'dan bi milyon tane olsaydı😇
Biri Jongin'e , biri ailesine, biri $M e, biri bana ve diğer KyungSoo-L lere 😍
Ne güsel 😇
Chanyeol e yok 😈
Jo InSung a da yok 😈

Yeni bölümlerde görüşmek üzere 😉
Jane minna 😊
Jagiya kalınız efem 😈

Wrong Number Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin