₩ ...... 25°1

2.7K 250 41
                                    

" Jongin gözetmen eksiğimiz var. "

Başını tüm dikkatiyle gömüldüğü makalesinden kaldırıp telaşla kendisine seslenen genç asistana baktı.

" Anlaşıldı YoungJae.
Sınav ne zaman? "

" Hemen şimdi. "

" Ikinci sınıfların sınavı mı yani?"

" Evet. Evet."

" Peki hemen geliyorum. "

Jongin masasını tüm dağınıklığı ile bırakıp, odasını kilitleyerek YoungJae'nin peşinden gitti. Görevlendirildiği sınıfta KyungSoo yoktu. Anlaşılan diğer sınıftaydı. KyungSoo'yu görmek için hareketlendiğinde sınavın başlamasına az bir zaman kaldığını farkedince vazgeçti.
Nasıl olsa akşam görüşeceklerdi. Üstelik sabah da onunla birlikteydi. Sonraki üç gün yine onunla birlikte geçecekti. Bu sınavını da atlatınca stres etkenini defol edip gönüllerince eğlenebileceklerdi.
Önceki akşam saatlerce göğsünde ağır sokuklarla uyuyan gencin saçlarından yayılan şeftali kokusu hala burnundan zihnine yayılıyordu.
Uyurken beline dolanan kol, ona zor anlar yaşatsa da onu biraz daha öylece izlemek ve sıcaklığını hissedebilmek için bu yakınlığın getirdiği zorluğa da razı olmuştu.
Tercihlerinden hâlâ emin değildi.
Lâkin KyungSoo'ya olan hisleri gün gibi ortadaydı.
Sadece bir kişi için gay olunur muydu?
Ama KyungSoo için gay olunurdu.
Ya da kendisi olmuştu.
Annesinin de dediği gibi aşk bulanındı ve bulduğun kişiden alınmalıydı.
Jongin ummadık bir şekilde KyungSoo'da aşkı bulmuşsa da almaya ihtimali yok gibiydi.

Gözleri kimisi stresli, kimisi telaşlı, kimisi de rahatça sınav kağıtlarını doldurmaya çalışan öğrencilerin üzerinde gezinirken her birinde KyungSoo'yu hayal etti.
Artan sınav kağıtlarından birini eline almış soruları incelerken de düşündüğü KyungSoo'ydu.

KyungSoo bu soruyu kolayca yapmıştır.
KyungSoo bu soruya çalışmıştı.
Bu soruda şu noktayı da göz önünde bulundurmalı umarım dikkatli olur.

Hayalince diğer telafi sınavı gibi bu da en iyi şekilde geçmişti KyungSoo'nun.
Hatta sempozyum için uçağa binmiş İspanya rotasında gök yüzünde süzülüyorlardı.
Birlikte aynı otelde aynı odada kalıyorlardı.
Oda servisi onlara istemedikleri halde(!) içki servisinde bulunuyordu.
Ve onlarda gelmişken birer kadeh tokuşturuyorlardı.
İkinciye ve üçüncüye niyetleri yoktu ama şişe çoktan dibini bulmuş yerde yuvarlanırken sarhoşluğun kaldırdığı sorumluluk ve damarlarında gezinen cesaretle diğerini kollarına almış, dudaklarına yöneliyordu ki sınavı biten bir öğrencinin kendisine seslenmesi ile uzattığı sınav kağıdı aldı utanarak.
Resmen sınavda KyungSoo ile ayıplı hayallere dalmış, gözetmenliğini aksatmıştı.
Pencere kenarına giderek sınıfı arkasına alıp elleriyle yüzüne bir iki fiske vurdu , zihnindeki ölçüsüz hayalleri silmek için.
Ama KyungSoo hâlâ koynunda, içkinin verdiği sıcaklıkla dudakları kıpkırmızı onu arzulara davet ediyordu.
Gözlerini kapatıp başını hızla iki yana salladı.
Ne yapsa başka yerlerine uyarılar veren KyungSoo'lu hayallerden kurtulamıyordu.
Sınıfı hızlı hızlı bir baştan diğer başa defalarca dolandı.
Sert adımlarının sınıfta oluşturduğu rahatsız yankıyı öğrencilerin buruşturdukları yüzünde farkedince adımlarını yavaşlattı ve yumuşattı.

KyungSoo'yu seviyordu.
Bunu artık  kendine kolayca itiraf edebiliyordu.
Neyini bu kadar çok sevdiğini ise henüz tespit edememişti.
Belki diğerine beslediği aşka imrenmişti.
Belki de kara kaşına kara gözüne.
Ama kendisi bir erkeğin görüntüsüne âşık olabilecek türden değildi.
Öyle olacak olsa aile dostları doktor Siwon'un görseli yabana atılacak gibi değildi.
Ama onun için doktor Siwon beyaz önlüğü ile hastaları için ettiği yeminini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan bir doktordu, fazlası değil.
KyungSoo da ne vardı ki kendisini doğrudan aşka çekmişti.
Sadece onu sevmekle başlamışken artık onu arzuluyor olması işi daha da zorlaştırıyordu.
O an girdiği çıkmazdan kurtulmak için sabah vakti yarım saat şekil vermek için uğraştığı saçını yolmak istedi.
Ama saçlarına KyungSoo için özen göstermişti. Bozamazdı.
Zihnini biraz olsun arındırmak için elini yüzünü yıkamak iyi gelebilirdi.
Ama zaten sınavın bitmesine on dakika kalmışken diğer gözetmeni yalnız bırakamazdı.

Sınıfın ön kapısına doğru ilerledi.
Kapı kolonuna sırtını yaslayıp koridorun girişine baktığında genç bir kızın ondan tarafa öylece baktığını görünce kendisi de o yöne baktı.
Gördükleri ile dakikalardır silemediği düşünceleri de dahil zihni bir ânda  boşalıvermişti.
Sevdiği kara gözler, aşkı için kendini harap ettiği kıza odaklanmış, hayretten titreyen bedenini bulunduğu uzaklıktan bile farketmişti.
Kız ona doğru tereddütlerle adımlarken KyungSoo olduğu yerde boş boş diğerine bakıyordu.
Jongin koridorda bariz bir cisim olarak bedenini ortaya koyduğu halde ikisinin oynadığı sahnede basit bir figüran gibi göz ardı edilişi ile kalbi bir anda alev aldı.
İçinden yalvarıyordu.

Gitme KyungSoo.

Ona gitme.

Ona adım atma.

Bana bak.

Beni gör.

Lütfen KyungSoo.

Kalbin için.

Kalbim için.

Ona dönme.

Başlamadan bitirme bizi.

Silme bana sunduğun ihtimalleri.

Genç kız KyungSoo'ya sarıldığında dahi içindeki aşka yalvardı.
KyungSoo'nun bu sarılışa karşılık vermemesi için.
Kalbinin yeniden ona dönmemesi için.
KyungSoo'nun kendisini farketmesi için.
Gözlerine bir kez baksa, diğeri ile geçmiş birlikteliğini silebilecek gücü buluyordu kendinde.
Yeterki KyungSoo o kıza sarılmasın.
Yeter ki KyungSoo kendisine baksın.
Yeterki zerre olsun bir ihtimal daha kendisine sunsun.

Jongin içindeki aşka yalvardı.
O gün ve o gece ..
Ve sonraki günler ve geceler..
KyungSoo'nun sessizce kendisinden gidişine..
Tekrar dönmesi için..
Yüreğinde onun adıyla yanan aşka yalvardı.

Günler sonra eski telefonuna gelen bildirimle kalbi korkuyla titredi.
KyungSoo yine o kız için mesaj mı atmıştı yani?
Hâlâ gerçeği öğrenmemiş miydi?
Umutla mesajı açtığında karşılaştığı metnin ilk sözcüğü ile gecenin kararttığı, KyungSoo'nun kaldığı misafir odasının duvarlarında hıçkırıkları yankılandı.
Günlerdir ona olan özlemini dindirmek için onun uyuduğu yatakta yine onun kokusuna sığınıp dururken gözyaşlarında boğulan seçemediği satırlar kalbinin üzerine yığılıyordu.
Pişmanlık, itiraz, isyan, çaresizlik , nefret, aşk, özlem. .
Bütün duygular bir anda doluştuğu yüreğini durma noktasına getirmişti.
Sırt üstü düştüğü yatakta gözlerinden süzülenler yüzünden rastgele izler bırakırken yumruk yaptığı elini atışını hissetmediği kalbinin üzerine üzerine birbiri ardınca indirdi.
Hiçbir şarkı bu hissi anlatmamıştı.
Güneş bile kalbinde batan KyungSoo'nun aşkı gibi batmamıştı.
Bu aşkın batışının ardından gelen karanlık dünyanın son gününe kadar süre gelecek gecelere yeterdi de geceler bu karanlığa yetmezdi.
Jongin o geceyi KyungSoo diye diye sabah etti.
Kirpiklerinde biriken göz yaşlarının tuzlu yakısı telefonunun ekran ışığı ile azabını arttırıyordu.
Ondan gelen sözleri bir kez daha okudu, uykusuzluğun biriktiği göz kapaklarına direnerek.

" Jongin.
Sendin.
O diye kaç gün kaç gece, zamanın çizdiği vakitleri görmezden gelerek terkedilişime isyanımı, ne çok sevdiğimi, özleyişlerimi, acizliğimi yazdığım sendin.
Biliyordun.
Görüyordun.
Yine de sustun ve sakladın öyle mi?
Sakladın ve saklandın. .
Teşekkür ederim.
Jongin.
Teşekkür ederim."

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Bu fic bitmek üzere ama ben hâlâ  hangisi ile devam edeceğime karar veremedim 😖
Tek derdim bu olsun :")

Hâlâ  havaalanı momıntları feels yaşıyorum
Im melting by KaDi 😍

Size  feels dolu romantik🌹 bir KaDi  one shot 💕🐧🐻💕 hazırlıyorum 😍
üç vakte kadar yayınlarım 😆
Bekleyiniz efem 😈

🌹 KaDi ile Jagiya kalınız efem 🌹

Wrong Number Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin