HUZURUMM...

10 1 1
                                    


HUZURUMM.

Sabah kalkıp aşağıya indim. Emine hanım mutfaktaydı. "günaydın" bana döndü. "günaydın." "ege uyanmadı mı?" "ege bey dün geç geldiler sabahta erken  çıktı." "ege dün bir yere mi gitti." "evet" "nereye bir bilgin var mı?" "yok" "neyse ben çıkıyorum" "kahvaltı" "yok teşekkür ederim."

Yukarı çıkıp hazırlandım.

1 hafta sonra

Telefonumu aldım. Egeyi aradım. " alo" "ege neredesin?" "şirketeyim. Toplantıya gireceğim. Sen okul çıkışı ara yemek yiyelim." "tamam" telefonu kapattı. Bu gün okula gitmeyecektim.

Hemen çıktım. Taksiye binip eceyi aradım. "ece" "evet" "buluşalım mı?" "Asya lütfen b..." "bak bundan abinin haberi olmayacak lütfen." "ama..." "ece lütfen.. sana konum atıyorum" dedim kapattım.

Bir kafe ye girdiğimde eceye konum attım. Yarım saate yanımdaydı. "merhaba.nasılsın?" kafa salladı. Karşıma oturdu. " evet" "ece." "Asya bak geri dön falan.." "hayır o senin kararın. Ayrıca sana hak veriyorum." "Asya hadi. Gidelim." "nereye?" "nefes alacağım bir yere." Kalkıp arabaya bindik. Bir deniz kenarına gittik. Kayalıklara oturduk.

"o nasıl?" "işe gitti. Ama..." "Asya bir boşluktayım. Ben kimseye güvenemem. Nasıl güvene bilirim ki?" "güveniyor insan." "ama durum farklı. Her kez bana yalan söyledi. Babam abim. Yıllarca bir yalanla büyümüşüm. En büyük düşmanıma sarılmışım. Anne kokusunu biliyorum sanmıştım. Ama o kokuyu hiç duyamamışım." "ece abin sen çok sevi.." "sevseydi söylerdi. Öldükleri gün söyleseydi. Neden devam etti." "ece sizi anlaya biliyorum. Abini de seni de.. abin bana uzunca anlattı." " ne?" "çok istemiş sana söylemek. Baban karşı çıkmış. Uzaklaştırmış. Öldüklerinden sonra söyleyecekmiş. Ama yapamamış. Zaten çok yıkılmışsın. Seni ayakta tutan tek şey anıların mış. Onları yok etmek istememiş. Onun yerinde olsam aynısını yapardım. Ama inan bana seni anlaya biliyorum. Bir boşluktasın. Tutunacak bir şey arıyorsun. Ama bil ki abin orada. Bana güven abinin çektiklerini bende çektim. Abinde bir kenara atıldı benim gibi. Eminim ki seni çok özlemiştir. Ben suyu çok özlemiştim. Sen bir düşün ama mutlaka onunla konuş."

Kafa salladı. "deneyeceğim. Ama zamana ihtiyacım var." "o senin hakkın" bana sarıldı. "iyi ki varsın." Ona sarıldım. Telefonu çaldı. Konuşmasına bakarsak arattı bu. Telefonu kapatınca gülümsedim. "seni çok seviyor." "o olmasa dayanamazdım. Neyse kalkalım." "tamam" beni okulun önüne bırakıp gitti.

"Asya" arkama baktığımda kızlar vardı. "merhaba kızlar" "kızım neredesin sen özledik" gülümsedim. Demet çok değişik bir kızdı. Ama işte benim meleğim ada vardı. "kızın işi vardır." "aman be ada hemen..." aşkın susturdu demeti. "neyse iki gündür yoktun seni aradık cevap vermedin. İyisin değil mi? " "iyiyim." "iki gün sonra nişanım var bak gelmezsen seni pın çarım." "vay be sende hemen nişanlanıyorsun aşkın.." "sizden 3 yaş büyüğüm ayrıca bu adamla 6 yıldır sevgiliyiz. Yani inan düğüne var daha." "yalnız kaptı çocuğu." Gülüştük. "ay ya senin haberin yok" of lama geldi kızlardan" " demet yeter artık." "uf ada." "ne oldu?" " Batu evlenme teklifi etti." Gülümsedim. Demet daha 21 yaşında Batu ise 34 yaşında dul bir adam.

"neyse boş ver şu gevezeyi. Kafeye gidiyoruz gelecek misin?" "yok ben biriyle buluşacağım." "iyi o zaman görüşürüz." Dediler ve gittiler. Telefon çaldı. " efendim." " işim bitti geliyorum." "peki tamam bekliyorum." Beş dakika içinde yanıma geldi.....

Geldiğinde hemen arabaya bindim. Solgun gözüküyordu. "iyi misin?" kafa salladı. "ee nereye gidiyoruz." Arabayı çalıştırdı. "ege cevap verecek misin?" bana baktı. Kafa salladı. "iyi durdur arabayı asık suratlı ve bana cevap vermeyen..........." arayı durdurup hızla beni öptü. Sonra geri çekildiğinde hafif bir gülümsemeyle "bazen çok soru soruyorsun." "sende yanıt...." bir daha öptü. "sabırlı ol." Tamam anlamında kafamı salladım. Arabayı tekrar çalıştırdı. Ormandan geçtik. Deniz kenarında bir evde durduk. Hava güzeldi. Çok güzel. Ege bana kapıyı açtı ve içeri işaret etti. Girdiğimde ağzım açık kalmıştı. İçerisi muhteşemdi. "ege bu..." deme me kalmadan öpmeye başladı. Ama çok nazikti. Ayrıldığımızda. Elimden tutup bir yatağın başına getirdi.

Vücudum titredi. "Asya senden bir şey is..." "evet" "benim ile uyur musun buna ihtiyacım var." Olur diye kafamı salladım. Zaten onu bu halde görünce içim parçalandı. Üç gündür telefon aramaları yüzünden bir yere gidiyordu. Benim gördüğüm kadarıyla toplam iki saat uyumamıştı bile. Gözleri kızarmış yüzü solgundu. Ceketimi çıkartıp. Kenara attım. Çantamı yere koydum. Yatağa uzandım. Bana baktı. Ve oda uzanınca ona sarıldım. Alnımdan öptü.

"bana huzur veriyorsun." Dedi. Ona daha da sarıldım. Gözlerimi kapadım.

....

Gözlerimi açtığımda dahala uyuduğunu gördüm. Saçına dokundum ve oynamaya başladım. Kıpırdanınca durdum ama sonra devam ettim.

Bu kadar iyi birisinin böyle bir kader yaşaması çok berbat biriydi. Çok güçlüydü. Her şeye rağmen ayaktaydı. Keşke seni daha önce tanısaydım. Korkularım ve acılarımın içine girdin. Huzurum oldun. Anlına bir öpücük kondurunca gözlerini açtı. "ne zaman uyandın?" "bir az önce." "bana neden öyle bakıyorsun?" "hiç. Peki sen?" "ne?" "böyle neden bakıyorsun? Tam gözlerimin içine" "o mavilikte huzurumu buluyorum." Dudağına küçük bir öpücük kondurdum.

Telefon sesi ile kalktım. "ben kahvaltı hazırlıyorum." Dedi. Telefona baktım. "evet.." "kızım neredesin?" "efendim." "hadi kalk ya bu gün kınam var hadi." "ben ..." "Asya kahve sütlü mü sütsüz mü?" dedi ege. "ayyyy yanında biri var pardon..." " aşkın sakin ol tamam evet.." "akşam gel tamam mı?" "tamam" kapattıktan sonra bana bakan egeyi gördüm. "sütlü" dedim. Kafa salladı. Elimi yüzümü yıkayıp. Yanına gittim. Omlet yapıyordu. "kimdi?" "okuldan arkadaşım. Kınası varda" "ne zaman?" "bu akşam" "demek ki. Burada son saatlerimiz" "burası çok güzel beni bir daha getir." " sen iste yeter ki" anlıma öpücük kondurdu. Sonra omleti tabaklara koydu. Kahvaltı hazır olunca hemen yemeye başladım. Omlet aşırı güzeldi.

Kahvaltıdan sonra. Çıktık. Yol boyunca konuşmadık. "kızdın mı?" diye sordum evin önünde. "neden kızayım?" "güzel anlarımızı böldüm." "daha ne anılarımız olur kafana takma" "sen eve geliyor musun? " "arat mesaj attı. Ona bir bakıp geleceğim." "peki" arabadan indim. Eve girdiğimde mis kokuyordu.

Emine geldi. "hoş geldiniz." "bu güzel koku ne?" "börek yaptım." Mutfağa daldım. "süper kokuyor." Tezgahın üstünde kocaman bir tepsi vardı. Emine hemen bir dilim verdi. "çok güzel.." "ege bey bunu çok sever. Her ay yaptırır" "su böreği yemeyeli uzun zaman olmuştu." Dedim. Gülümse di."eline sağlık süper" "afiyet olsun." Dedi. Odaya çıkıp üzerimi değiştirdim. Düne göre hava kapalı ve soğuktu. "emine ben papyon ve çılgını yürüyüşe çıkarıyorum. Ege gelirse ara" "peki" dedi. Çılgın dışarı çıkar çıkmaz koşmaya başladı. Sahile geldim. Burası ege ile karşılaştığım yerdi. Parkta pek fazla kişi yoktu. İleride simitçi adam iki çocuk ve bir kaç kadındı.

Geri döndüğümde aşkın beni aramıştı. "hadi gel." Dedi. "tamam" dedim. Ege eve gelmemişti onu aradım ama ulaşılamıyordu. Bende mesaj attım ( gelmedin merak ettim. Görünce ara)

Yukarı çıktım. En son çıktığım alış verişte aldığım kırmız arkası çapraz bağlı gözüken tulumumu giydim. Kırmızı ruj ve maskara saçımı da tepeden atkuyruğu hazırdım.

Aşkının evine gittiğimde. Gülümsedim. Her yer pembeydi. İçeri girdim. Ada karşımda saçları düz yapmış siyah elbise giymişti. Demet ise sapsarı bir elbise giymişti. Aşkın yanımıza geldi. Bindallısı bile pembeydi. Elindeki poşetleri bize verdi. "bunları yarın takmazsanız sizi gebertirim. Dedi. Paketleri açtık pembeli çiçekli taçlar vardı. Ada homurdandı. Pembeden nefret ederdi. Aşkın bana dönüp. "sen bu sabah yanında kim vardı?" ada hemen atıldı. "seni ilgilendirmez aşkın sen düğününle ilgilen" dedi. "sonra anlatırım" dedim. Aşkına. Güldü ve demeti alıp gitti. Ada yanıma geldi. "ege ile y din dimi?" "evet" "asya ona çabuk güvenme neler yaşadığını unuttun mu?" "her kez bir değil ada o gerçekten iyi biri." "tamam kızma ben sadece senin yine o hallere girmeni istemiyorum." "tamam"

Ada kim mi? Benim İngiltere de yaptığım tek arkadaşım. Hani bakıcım ile kavga ettiğim. İşte o . aşkın onun kuzeni. Demete onların ortak arkadaşı.

Hava kararınca ev birkaç kişi ile doldu. Kınalar yakındı. Ağladılar. Güldüler. Oynadılar. Saate baktığımda 00:34 egeyi aradım ama ulaşamadım. Kızlarla ve dalaşıp hemen eve gittim. Evde olmayınca mecbur eceyi aradım. "Arat yanında mı?" "evet" "ege neredeymiş sor sana" "bilmiyormuş bu gün konuşmamışlar hiç." "tamam" "merak etme işi vardır" dedi. Kapattı. Ege bana yalan söylemişti. Onu arayan arat değildi peki neredeydi.....


AŞK küçük bir felakettir...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin