Jongdae dışarı çıktığında Leo banklardan birinde oturuyordu. Birbirlerine uzun ve anlamlı gözlerle baktılar, konuşmaya pek ihtiyaçları yoktu. Bakışmanın sonu tebessümle bittiğinde Leo oturduğu banktan kalktı.
"Bir müddet sende kalabilir miyim?" Jongdae telefonunun güç tuşuna uzunca basarken sordu, gelen cevapsız aramalara bakmamıştı.
"Bende mi? Hayır. Acı ve öfkeyle dolu bir adamla uğraşmak istemiyorum." Leo park yerine doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.
Jongdae telefondan hattını çıkarıp aceleyle cebine koymaya çalıştı ve Leo'nun arkasından koştu. Kolunu Leo'nun omzuna atıp "Hadi ama birkaç gün sadece!" dedi.
"Hayır."
"Lütfen!"
"Hayır."
"Peki sadece bu gece?"
"Hayır."
*.:。✿*゚'゚・✿.。.:*
Seohyun hastane odasından çıkıp koridorun sonuna doğru yürüdü, bir yandan çantasının içinde telefonunu bulmaya çalışıyordu. Eve girip Bayan Kim'i yerde, Bay Kim'i de onun yanında görünce hemen telefona sarılmıştı. Ambulansın arkasından arabasına binerken de telefonu çantasının içine atmıştı.
"Chanyeol?"
İkisi, bu gecenin bilmedikleri parçaları birbirine anlattığında hikaye bütünlüğe kavuştu.
"Ona ulaşmam lazım." dedi Seohyun, pencereden dışarı bakarken.
Güneş kendini göstermiş, gökyüzünde yerini almaya başlıyordu.
"Benim aramalarıma cevap vermiyor, diğerlerini aradım onların yanında da değil." Chanyeol'ün sesi kısık ve üzüntü doluydu.
Seohyun ağlamamak için kendini zorladı. Güven tek nefeste sönüverecek bir mum gibiydi ve Jongdae'nın güvenini üç nefes bir olup söndürmüşlerdi. Jongdae'nın şu an karanlıkta ve onu karanlığa iten ellerden birinin de kendisi olduğu bilmek, bu Seohyun'un kalbini acıtıyordu.
"Bunu neden yaptık, bilmiyorum." Chanyeol bıkkınlıkla nefes verdi.
"Üç ay önce kalbimiz ile beynimiz arasındaki perdeyi kaldırabilseydik, her şey daha farklı olacaktı."
Seohyun'un gözyaşları ateştendi, kalbinden gelip gözlerini yakıyordu.
"Ben bir şekilde onu bulacağım, benden haber bekle." Chanyeol'ün son sözü artık üzüntü değil kararlılık taşıyordu.
*.:。✿*゚'゚・✿.。.:*
İki saat sonra Chanyeol yanında genç bir çocukla birlikte Seohyun'u hastaneden almaya gelmişti. Chanyeol genci Jinyoung olarak tanıtmış, bizim mahallenin bilgisayar kurdu demişti.
Beraber gittikleri yer, merkezden iki saat uzaklıktaki mezarlıktı. Kumarhane ve mezarlık Seohyun'un hayatındaki çıkmaz sokaklardı.
Jinyoung elindeki tabletten Jongdae'nın hattını takip ediyordu. Arabadan inip yürümeye başladılar. Hava karanlık ve soğuktu, taş bina tüm ihtişamıyla karanlığın ortasında dikiliyordu, binanın iki tarafında ise mezarlar vardı.
Binanın girişinde sinyaller güçlenince Chanyeol etrafına bakındı.
Jinyoung "Sinyaller burayı gösteriyor hyung." dedi son kez doğrulamak için tablete bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cook | Kim Jongdae
Fiksi Remaja"Yemekte ne var?" "Yahni yapacağım." Elindeki elmayı gürültüyle yiyen Jongdae'ya döndü Seohyun. "Bil bakalım malzeme ne?" Sıkıca tuttuğu bıçağın ucunu ona çevirmişti, Jongdae zorlukla yutkundu. Kısa bir sessizlikten sonra Seohyun'dan hırıltılı bir...