karmaşık düşünceler ve sadece kendim

30 3 3
                                    

Her şeyi 'hayatın bir sınavı ve ben bu sınavı geçicem, al güçlüyüm al üzülmüyorum lan varmı napacan. Geçicem bütün sınavları' diye atlamak olmazdı, olmuyordu yani. Üzülme duygusu yoksa hayat boş! Üzülmek güçlendirir, sevdirir kendini, neyin ne olduğunu gösterir.
"1 saatte banyo yapmazsan sular kesilecek, 20 dakika tuvalet, 5 dakikada yatağını toplama, 9 dakika üstünü giyinme"

Kendimi hayatın, insanların koyduğu zorlu sınavların süre kısıtlamalarına alıştırmaya çalışıyordum. Bundan kurtuluşum olmıyacaktı çünkü her sınavın süresi var ve bu süre kısıtlamalarını seviyorum. Ciddi ciddi seviyorum yani. Hızımızı kontrol etmeyi öğretiyor. Azmimizi, hırsımızı arttırıyor.
Ve hayatta bir sınav hayatın da kalıcı bir kısıtlaması var. Ölüm. Ve hayatında kurtarma sınavları var.
Örnek; günahların çok ve cehenneme gideceksin ama açlıktan ölmek üzere olan bir hayvanı besledin. Cennete gitme şansını yakaladın. çok dandik bir örnek ama bunu demeye çalışıyorum. Hayat süren bitene kadar; her şey karşısında güçlü durmalısın, yardım etmelisin, sevmelisin...
Yaşadıklarının her biri birer testken. Sen bunun farkındayken. Güçlü kalabilirsin. Ama hep güçlü kalamazsın bazen üzülmen gerekir. Susarak ağlarsın mesela, içinde fırtınalar kopuyordur, kandırılmış, gururunu kırmışlardır işte o zaman hayatının sadece sen olduğunu anlarsın. Bütün duygularını sen yaşarsın seni kimse üzmesin, seni kimse kırmasın. Sen gül, sevin, mutlu ol bütün duyguları sadece kendinle yaşıyorsun kendini sev, o an herkesin aslında tek olduğunu anlıyorsun ve bütün insanlardan bağlantının kesiyorsun, iğrençler, benciller, kötümserler
Kötü yanlarını görüyorum kör oldum sanki, iyi yanlarını görmezden geliyorum. Çünkü her iyiliğin içinde aslında bir kötülük var.
Artık üzülemiyor, endişelenemiyor gibiyim duygusuz kaldım ve hayatımdan cidden nefret ediyorum. Şu ki evsiz barınaksız daha kötü durumda insanlarda var evet ama onlar o durumda diye bizim hayatımız mükemmel diyemem. Hayatımı tek başıma kendi azmimle yaşıycam kimsenin beni sevmesini istemiyeceğim kadar , insanlardan iğrenecek kadar kendimle olan yalnızlığımı sevicem. Eğer bir gün olur da hiç sevilmeyip gururumla oynanılırsa bunu yapıcam kalbimi kandırmak yerine yanlız olmanın güzelliğini, özgürlüğünü anlıyacak bir gün bu kalp. Birinin sevgisinin yalan olduğunu düşünmeye başlarsam eğer, onun her nazik gülünç tatlı tatlı konuşmalarından iğrenirim. Bu artık tüm gülen insanları gördükçe iğrenmeme sebep olacak dereceye geldi. Mutlu insan görünce iğreniyorum heralde benim hiç mutlu olamamamda etkisi var. Ne yaparsanız yapın insanları ayrımcılıklı sevmeyin halbuki dünya ayrıcalıklı sevgiden dolayı sorunlar yaşıyor bence. Şunu söylemeliyim ki aslında sadece kendini sevmekten kastım egoluk değil. Ay çok güzelim fln. Sen benim tırnağım olamazsın yani sen mi hıh. Bu egodur ben seni senden başka anlayabilecek kimse olmayacağından üzüntünün vs. Duyguları kendin yaşadığından kendini insanlardan uzak bir şekilde sev diyorum diğer insanlarda kendine göre düşündükleri için benciller. Hadi empati kuruyorlar deniliyor... hayır o geçici. O empatiyi bırakıp kendi hayatına devam edecek ama empati kurulan kişi o hayatı yaşamaya devam edecek. yani aslında herkes bir acı yaşayacak. 'hayat adil değil' cümlesinin aslı bana göre evet doğru bir kelime herkes aynı acıları yaşamıyor ama farkındaysanız herkesin gücüne göre bir acısı var güçsüz birine gücünün ötesinde bir acı verildiğinde zaten psikolojik durumlar yaşar ve artık yaşadığı sorunlarda çok uzaklaşarak kişisel psikolojisinde yaşar yani bence öyle. ama ne kadar umursamazsan, ne kadar gülersen o kadar hayatı güzel yaşarsın kötü bir olay yaşıyorsun mesela, o an komedi yani gül hayat sana acımasızca testini sunuyor, hayat seni yok ediyor. yok öyle bir şey sen ne kadar acılarına gülerek ve bir şekilde atlatarak geçersen hayatla çok fena dalga geçersin. her neyse düşünceler kişiseldir ve doğruyu bulmak zordur herkesin düşündükleri kendine doğru oluyor ki bana göre asıl doğruyu çözen yine nasıl davranacağını cidden bildiği için karşısındaki kişiye çaktırmadan zaman verir. her neyse ben bir psikolog değilim bunlar bende, benim düşüncelerim olarak kalacak konu nasıl buraya kadar geldiğinden hiç bir fikrim yok ama her hangi bir şeyi yaparken içimden kendimi yöneltmek hoşuma gidiyor. daha fazla beynimi düşüncelerimle sıkmak istemiyordum evet lise olacaktım ygs lys  filan olacaktı ama ben mesleğimi bölümümü daha düşünmedim. hadi ya daha 8.sınıfı zor atlattım, liseyi nasıl geçecektim ki.                                                  " ahhh daha fazla zamanla yarışmayı düşünmüyorum" masaya oturdum bir tane içinde rastgele şeyler yazan ama boş sayfaları olan bir defter buldum ve kalemimi aldım. bilgisayarı açtım ve '9.sınıf konuları' bir sürü seçenek çıktı tabi videolara tıkladım. "omg fizik... biyoloji.. tabi ya salak kafam, bu dersleri işleyeceğini nasıl unutursun" başladım vidyoda öğretilenleri yazmaya       *telefon titrer* "mesaj geldi bakma oğuz bakma.." *telefon titrer* "aaaaaahhh" *telefon sessize alındı* "devam" *5 dakika sonra* 'acaba mesaj gelmiş midir ya'
*Telefonu alıp tekerlekli sandelyede geri geri gitmeye başlarken saçma salak telefona allah belanın versin şarkısı söylemeye başladı* ve bölece bir gününü daha yatak, telefon, yemek rutiniyle bitirmiş oldu.
"Hala seviyorum seni allah belanın versin"
"Allah belanın versin allah seni kahretsin bana gelen sana gelsin hayatımı sen mahvettin acımadın neler çektim" "dırırırırırııı.."

Sınırsız HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin