5.Bölüm

271 12 9
                                    

Odasından çıkıp asansöre yöneldi Semih iki sekreteri de aşağıda onu bekliyordu. Arabaya binip toplantının olacağı yere doğru ilerlemeye başladılar. Restorana geldiklerinde kendileri için ayrılan masaya oturdular ve gelecek olan misafirlerini beklemeye başladılar o sırada gözü Meyra'nın giydiği siyah elbiseye takıldı her ne kadar zümrüt yeşili elbisesi gözlerini daha güzel gösterse de bu siyah elbise de onu bir o kadar zarif göstermişti. Daha önce siyahın hiç kimseye bu kadar yakıştığını düşünmemişti Semih. Ebru'nun ayağa kalkmasıyla kapıya doğru baktı ve beklenen misafirler gelmişti hemen ayağa kalkıp onları selamladı. " Hoşgeldiniz ." onun bu nazik davranışına karşın Mert bey de aynı naziklikle bir gözü Meyra da "Hoş bulduk, bu zarif bayan da kim ?" Semih gülümseyerek "Yeni sekreterim Meyra ." "Memnun oldum ben de Mert SAYGIN." Meyra memnun bir sesle "Ben de memnun oldum Mert bey ." tokalaşmanın ardından toplantı başlamış bulundu. Meyra bu konuşmalardan çok sıkılmıştı ne kadar da yabancı gelmişti , buraya gelirken bu kadar sıkılacağını tahmin etmemişti şimdi ise sandalyesinde toplantının bitmesi için dua ediyordu. Herkesin ayağa kalkmasıyla toplantının bittiğini anladı ve ayağa kalktı. Mert beyin uzattığı eli tutup vedalaştı. "Gerçekten sizi tanıdığıma çok memnun oldum." Meyra gülümseyerek "Ben de sizi tanıdığıma çok sevindim." Mert Semih'e yaklaşarak "Meyra hanımı bir daha ki toplantıda da görmek dileğiyle." Semih donuk bir ifadeyle "Bir dahaki toplantıya kadar sekreterim olursa tabiki gelir." Mert de vurdumduymaz bir ifadeyle "O zaman kovacağın zaman haber ver benim de bir sekretere ihtiyacım olabilir." Semih Mert'in bu arsız gülmesine çok sinirlenmişti o yüzden susması gerektiğini biliyordu. Meyra meraklı bir şekilde kulaktan kulağa konuşan Semih ve Mert'i izliyordu. Gerçekten bunlar bu kadar gizli ne konuşuyordu. Semih beyin sinirli sesiyle sıçradı Meyra."Arabaya."
Meyra Semih'i hiç bu kadar sinirli görmemişti ne yapacağını bilemez halde çantasını alıp yürümeye başladı. Arabaya bindiklerinde Semih Meyra'ya dönüp "Nerede oturuyosun seni evine bırakalım." Meyra bu adamın ani ruh değişiminden dolayı şaşkındı ve sadece "Hayır ben kendim gidebilirim." diyebildi. "Hadi ama bu saatte tek başına gidemezsin sonuçta sorumluluğun bize ait." Meyra daha fazla ısrar etmenin fayda etmeyeceğini anladı ve daha fazla uzatmadan evinin adresini şoföre söyledi. Arabayı kullanan Ahmet birden frenlerin tutmadığını fark etti ve sesini sakin tutmaya çalışarak "Semih bey frenler de bir sorun var." Semih ne olduğunu tam olarak anlamamıştı "Nasıl bir sorun ? Gelirken sorun yoktu." "Evet Efendim gelirken sorun yoktu sanırım birisi frenleri boşaltmış" Semih ne diyeceğini bilemeden yanında oturan kadına baktı Ebru'yu nişanlısı gelip almıştı ama Meyra arabadaydı ve tedirgin bir şekilde ona bakıyordu. Ne diyecekti şimdi kendisi bu kadar tedirginken onu nasıl sakinleştirecekti. Meyra duydukları karşısında ne diyeceğini bilemedi şuan freni bozuk bir arabanın içinde ölüme gidiyordu ölmekten ziyade onu hayat bağlayan iki meleğe, en yakın arkadaşlarına veda etmeden gitmekti. Gözünden düşen iki damla onu daha da çaresiz hissettiriyordu. Semih yanındaki meleğin ağladığını görünce kendini suçlu hissediyordu. Kendisi bu arabadan çıkamasa da Meyra'nın sağ salim çıkmasını sağlayacaktı.

PATRON SENSİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin