Korkudan ayaklarımın titrediğini hissettim. Ne yapacaktım bağırsam bu müzik sesinden kimse beni duymazdı. Ben bunları düşünürken Mert denen pislik başını eğmiş o iğrenç dudaklarını dudaklarıma yaklaştırıyordu. O kadar sıkı tutmuştu ki hareket edemiyordum yine son çare "IMDATT" diye bağırdım. O sırada Mert daha fazla yaklaşıyordu dudaklarımızın arasında santimler kala birden Mert'in önümden çekildiğini hissettim. Şaşkınlıkla o tarafa baktığımda Semih'i gördüm. İçimi birden tarif edemeyeceğim bir huzur kapladı. Semih'in yumrukları durmuyordu. Biraz daha vursa öldürecekti. Semih'in kollarına sarıldım. "Dur lütfen hadi gidelim. Daha fazla burda durmak istemiyorum." Semih'in bakışları beni bulduğunda o kahve gözlerinin zifiri karanlık olduğunu gördüm. İlk defa o güzelim gözleri bu kadar ürkütücüydü. Yavaşça kalktı. Kolunu omzuma koyup beni kendi omzuna yasladı. Şuan burası benim için huzurun yeriydi. "Korkma Meyra ben yanındayım. Hadi gidelim." Yavaşça arabaya doğru yürümeye başladık. Gözyaşlarıma daha fazla hakim olamadım. Ve benim iznim olmadan akıverdiler. Ağladığımı hissetmiş olmalı ki bana doğru döndü. Şuan karşı karşıyaydık ve ben onun gözlerine bakmaya utanıyordum. Elini çenemde hissetmemle kalbimin ritmi değişti. Yavaşça başımı kaldırıp gözlerimin içine doğru baktı. Minnetle bakışlarına karşılık verdim. Parmaklarını yanağımda hissettiğim an gözlerim kapandı. O huzur kokan elleriyle gözümden akan yaşları sildi. "Bir daha o yeşilin en güzel tonu olan gözlerinden yaş gelmesini istemiyorum. Meyra çok özür dilerim seni yalnız bırakmamalıydım." "Semih bey sizin bir kabahatiniz yok. Lütfen kendinizi suçlamayın zira bu beni daha fazla üzer." "Hadi gidelim daha fazla seni burda tutmak istemiyorum." Onaylar bir şekilde başımı salladım ve arabaya doğru yürümeye devam ettik. Arabanın yanında bizi bekleyen Selim'e hiçbir şey söylemeden arabaya bindik. Semih de benimle birlikte arka koltuğa oturmuştu. Beni yatıştırmak istediği aşikardı. Yaşadığım olaydan dolayı kendimi halsiz hissediyordum göz kapaklarım kapanmamak için âdeta gözlerimle mücadele ediyordu. Tabi bu mücadele o kadar da uzun sürmedi. Gözlerim kapanırken tek hissettiğim başımı yumuşak bir yere yasladığımdı.
1 HAFTA SONRA
Her şey çok güzel gidiyordu. Semih'le birbirimize gün geçtikçe daha da yakın oluyorduk. Yani ben ona daha çok bağlanıyordum. Kendimi ne kadar frenlemeye çalışsam da bu imkansız aşka karşı koyamıyordum. Evet imkansızdı çünkü o Semih KARAHAN dı yani benim patronum. Zaten geçici bir süre için burdaydım. Ebru aramıştı haftaya işinin başına dönecekti ben de başka bir işe gidecektim. Bir daha Semih'e bu kadar yakın olamayacaktım ve bu fikir beni mahvediyordu. Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan çalan telefondu. "Buyrun Semih bey." "Meyra dosyaları da alıp odaya gelir misin?" "Tabi hemen geliyorum." Kapıyı çalarak içeri girdiğimde Selim de ordaydı o geceden beri hiç karşılaşmamıştık. "Hoşgeldiniz Selim bey. Semih bey bunlar istediğiniz dosyalar." "Hoşbuldum Meyra görüşmeyeli nasılsın? " "İyiyim ya siz?" "Ben de iyiyim artık şu sizi kaldırsak." "Ama Selim bey." "Bey yok senin patronun ben değilim sonuçta sadece Selim de ya da istersen canım da diyebilirsin." Selim'in dediklerine karşın yüzümün domates olduğuna emindim. "Yok ya Selim iyi." Diyerek güldüğümde Selim'den de kahkaha yükseldi. Semih'e baktığımda dosyalara kafasını gömmüştü bir yandan da yüz kasları geriliyordu. Dosyalarda gerileceği bir durum yoktu. Acaba bilmediğim bir şey mi vardı? "Bir sorun mu var Semih bey?" "Yok yorgunum biraz başım ağrıyor. Sen çıkabilirsin Meyra." Başımı onaylar biçimde sallayarak odadan ayrıldım.
Semih;
Meyra odadan çıktıktan sonra içimde tuttuklarımı bir bir dışarı döktüm. "Selim fazla ileri gitmiyor musun?" "Ne oldu abi yine ne yaptım da memnun edemedim seni?" "Meyra benim sekreterim onunla arandaki sınırı aşma!" "Ne yani senin sekreterinle arakadaş olmak istedim diye bana mı bağıracaksın?" "Hayır seni kimse için kırmam bunu biliyorsun ama ne bileyim rahatsız olabilir." "Rahatsız olursa bu onu dile getirir. Hem senin neyin var? Meyra'nın adı geçince farklılaşıyorsun kaç yıllık abimi tanıyamıyorum. " "Bilmiyorum Selim inan bilmiyorum. Birden çok asabi oluyorum birden çok sakin bütün dengelerim şaştı." "Abi yoksa sen Meyra'ya karşı bir şeyler mi hissediyorsun?" Bu soruyu duyduğum an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben kaç gündür bu soruyu kendime sormaktan korkuyordum. Acaba öyle miydi? Onun ateşinden kaçayım derken onun için yanıyor muydum? Tüm aklımdaki sorularla odadan çıktım. Karşımda Meyra'yı görmeyi beklemiyordum. Özellikle de yanında bir erkekle. Çok samimi konuşuyorlardı yoksa ben onun için yanarken o başkası için mi yanıyordu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON SENSİN
Chick-Lit"Yeşilin en güzel tonuydu gözlerin bakmaya doyamadığım." Dedi Semih. "Ya senin gözlerin; kahverengi hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. " Diyerek baktı gözlerinin içine Meyra. Evet aşıktım. İlk defa bu duyguyla karşılaşıyordum. Hem de patronuma. İmkan...