8.BÖLÜM

201 11 6
                                    

Meyra;

Kazanın üzerinden bir hafta geçmişti. Zaman hızla ilerliyor ve durdurmaya gücüm yetmiyordu. Gerçi durdurmak istediğim bir an da olmamıştı. Semih beye gün geçtikçe daha da alışıyordum. Bu adam gerçekten de mükemmeldi ama onun hakkında böyle düşünmem hiç de hoş değildi.Sonuçta o bir patrondu ve ben de onun çalışanı üstelik geçici bir süre. Birden ilk karşılaştığımız gün geldi aklıma ve kendimi gülümserken buldum. Onun bana çarpması ve benim ona çarpılmam tamamen filmleri anımsatıyordu. Bunlar genelde filmlerde oluyordu değil mi? Gerçi filmlerde patron da kıza çarpılıyordu ama Semih hiç de benden etkilenmişe benzemiyordu sanırım çok büyütüyordum. Çalan telefonla irkildim. Semih bey arıyordu. "Efendim Semih bey." "Meyra yarın ki toplantının dosyalarını alıp gelir misin?" "Tabi hemen geliyorum." Telefonu kapatıp hızlıca dosyaları elime aldım. Kapının önüne gelmeden önce kendime temkinlerde bulunuyordum. 'Semih bey senin patronun bunu unutma!!!!' kapıyı çalıp içeri adım attığımda karşımda tüm muhteşemliğiyle duran adama baktım. Ne kadar da şanslıyım(!) hayır yani dünyada başka patron kalmadı mı da en yakışıklısı benim patronum olmuştu. Başka şartlarda tanışsaydık gerçekten de daha farklı şeyler olabilirdi."Gel Meyra otur şöyle." denileni yapıp siyah deri koltukta yerimi aldım."Yarın ki toplantıya ben gelemeyeceğim o yüzden senin benim yerime her şeyi hazırlaman gerekiyor." "Nasıl yani ben daha önce hiç tek başıma sunum yapmadım ki." "Merak etme toplantıda sana kardeşim Selim eşlik edecek sunumu o yapar sen sadece o gelince neler yapacağınızı anlatırsın bide bu belgeleri ona verirsin o halleder. Biraz vurdum duymaz olsa da işini çok iyi yapar için rahat olsun." içim rahat falan değildi ama tanımadığım onca insanın içinde tek başıma ne yapacaktım? Bu iş gerçekten de görüldüğü kadar kolay değilmiş. Semih beyin soru dolu bakışlarını görünce cevap beklediğini hatırladım."Peki kardeşiniz yani Selim bey ne zaman gelir?" bunu gerçekten de merak etmiştim. Önce tanışmam gerekiyordu sonuçta."Yarın sabah erkenden gelir. O gelince son kez üstünden geçer topladının olacağı yere gidersiniz. Sen Selim'e bırak o halleder." Semih beyin samimi tavrına karşılık gülümsedim. Ne kadar içten olmaya çalışsam da olamamıştım sanırım. Çok tedirgin bir yapıya sahip olduğum için en ufak şeyde stres oluyordum."Pekala Semih bey başka istediğiniz bir şey var mı?" "Yok teşekkürler. Bu arada çıkmadan önce yanıma uğrarsan iyi olur." Tabi. Kolay gelsin." cevap beklemeden hızla çıktım ben yarın ne yapacaktım cidden Allahım sen bu kuluna yardım et çok çok amin. Bir türlü işe odaklanamıyordum. En iyisi bi kahve içmekti hem kafamı toplamış olurdum. Semih beye haber versem mi acaba diye düşünürken kendimi Semih beyin kapısının önünde buldum. Kapıyı çalarak içerden gelecek komutu bekleyip kapıyı açtım. "Semih bey izniniz olursa bi kahve molası verebilir miyim?" "Tabiki de afiyet olsun." Semih beyin bu sıcak cevabı karşısında kucak dolusu gülücük gönderip teşekkür ettim ve odasından çıktim. Çantamı elime alıp asansöre doğru yürümeye başladım. Asansörün gelmesini beklerken telefonuma gelen bildirimleri inceliyordum. Gün içerisinde elime telefonu fazla alamıyordum o yüzden bildirimler de birikiyordu. Asansörün sesiyle başımı kaldırdım ve içeri girdim. 0 a basıp aşağıya inmeyi bekledim. Şirketten çıkınca hemen şirketin yanındaki kafeye giriş yaptım. Ne kadar da şirin bir yerdi burası. Buraya daha sık gelmem gerektiğini aklıma not edip boş olan masaya doğru ilerledim. Tam ben sandalyeyi çekip oturacakken biri benden hızlı davranarak sandalyeye oturdu havada kalan elimi sıkıp oturan kişinin alayla bakan yüzüne sinir dolu bakışlarımı gönderip arkamı döndüm gerçekten de onunla uğraşıp sinirlerimi bozmayacaktım zaten buraya sakinleşmeye gelmiştim. Arkamdakinin seslenmesiyle döndüm."İstersen sen de oturabilirsin benim için sorun olmaz." "Yok kalsın. Ukalalarla aynı masayı paylaşmam." duyduğum kahkaha ile sinirlerim daha da artmaya başladı ne kadar da yüzsüz birisi ya." Bu durumda ukala oluyorum sanırım." "Çok fazla zekisiniz." "Evet genelde öyle derler ben Selim." ne diyon sen ya bakışı gönderip."Adınızı öğrenmemeyi yeğlerdim." tekrar güldüğünde bu sefer daha da çok sinirlenmiştim. Dua et hanımefendiliğimi koruyorum yoksa sen görürsün gülmeyi "Aptal!" "Aaa çok ayıp sizin gibi birisinin ağzına hiç böyle hakaretler yakışıyor mu?" dedikleri karşısında donup kalmıştım ne yani ben içimden değil de dışımdan mı söylemiştim. "Pardon da neyin yakışıp yakışmadığı sizi ilgilendirmez." yine güldü ya arsız işte ne olacak birden ayağa kalktığını görünce pes ettiğini düşünerek sırıtmaya başladım. Ta ki arkamdaki o tanıdık sesi duyana dek."O bakıyorum da erken tanışmışsınız." " Aslında daha tanışamadık abi." abi mi? bir dakika ya o ABİ mi dedi. Yok ya bana öyle gelmiştir. Bir dakika yoksa o Semih beyin kardeşi ve benim yarın toplantı yapacağım Selim bey miydi?

PATRON SENSİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin