Kapıyı açınca karşımda onu görünce kalbimin atışı biraz daha hızlandı. Allahım zaten olağanüstü yakışıklı ve karizmatik olan patronum şuan daha bir muhteşem gözüküyordu. Ben bütün gece napacaktım inşallah onu diğer kızlardan kıskandığımı çok belli etmem. Semih'e baktığımda beni baştan aşağı süzdüğünü gördüm ve o şaşkın ifade. Şimdi iki ihtimal vardı ya çok güzel bulduğu için şaşırmıştı ya da bu gece için çok basit. Ama bu elbiseyle basit olmam imkansızdı elbise kendi başına bir starken bana söz hakkı düşmez. Semih'le olan bakışmamızı bölen bir öksürük sesi oldu. İkimizde aynı anda sesin geldiği tarafa baktık. Selim sırıtarak bize bakıyordu. Allahım çocuk anladı benim Semih'e yanık olduğumu. Ben nerelere gidemm. "Meyra bu sen misin yoksa yıllardır kayıp olan ikizin mi ?" Selim'in sözüne karşılık şaşkınlıkla bakakaldım. Tabi o da anlamış olacak ki açıklama gereği duydu."Yani çok fazla güzel olmuşsun baloda ki bütün erkeklerin gözü sende olacak. Açıkçası ben bu kadar güzel görünen bir bayanın kavalyesi olmayı çok isterim. Tabi iznin olursa." Selim'in iltifat dolu sözlerine karşı gülümsemeden edemedim. Aslında bu çocuk ilk tanıştığımızdaki kadar kaba değilmiş tanıdıkça bu kanıya varmaya başladım. Tam cevap verecektim ki Semih söze başladı."Şansına küs Selimcim malum Meyra benim sekreterim dolayısıyla da ben eşlik edeceğim artık kendine başka güzel bir bayan bulursun. Pek şansın yok sanırım. Çünkü en güzelini ben aldım." Durun! Biri beni çimdiklesin Semih az önce bana güzel mi dedi. Kalbime inme inecek sanırım. Bu ponçik bedenim böyle şeylere alışık değil hele de Semih'ten duymaya. Neyse Meyra kendine gel. "Kusura bakma Selimcim ama patron ne derse o ben de emir kuluyum sonuçta" "Yok ya rahat olun siz zaten ben çirkin kızlardan hoşlanırım." Selim'in sözüne karşın kendimizi tutamadık ve nerdeyse mahalleyi inletecek kadar büyük kahkahalar atıverdik. "Güzel bayan hazırsanız gidelim mi artık?" Semih'in bu kalp eriten sorusuna karşın gülümseyerek "Tabi bayım gidebiliriz." Dedim ve uzattığı koluna girerek yürümeye başladım. Şuan Semih'in kolunda yürüyordum. Resmen rüya dahi olamayacak kadar inanılmaz bir andı ve bu anın tadını çıkarmaya karar verdim. Balonun olacağı yere vardığımızda Magazincilerin nerdeyse hepsi ordaydı. Biz arabadan iner inmez flaş yağmuruna tutulduk. Tabi ben böyle şeylere alışıktım çünkü babamın birsürü iş yemeğine katılmıştım. Kameralara gülümsedikten sonra içeri geçtik. Boş bulduğumuz bir masaya geçtiğimizde hemen masaya birisi geldi. Ben bu adamı bir yerden tanıyacaktım ama nerden. Buldum bu toplantı yaptığımız Mert beydi. Bana bakarak gülümsedi ve elini uzattı ben de ona karşın elimi uzatarak selamını aldım elimin üzerine sakin bir öpücük bıraktıktan sonra konuşmaya başladı. "Semihcim ben sana daha önce sekreterinin çok güzel olduğunu söylemiş miydim? Bence söylemişimdir yoksa böyle bir güzelliği gözden kaçırmış olamam değil mi?" Mert denen adamın aşırı yalışık sözlerine karşı elimi yavaşça onun pis ellerinden kurtardım. Bir insan ancak bu kadar sapık olabilir. Semih'e kafamı çevirdiğimde çene kaslarının gerildiğini fark ettim elleri yumruk şeklini almıştı. Ne yani beni kıskanmış mıydı? "Sekreterimin haddini aşan bir güzelliği olduğu aşikâr bunu görmem için senin dile getirmene gerek yok. Hem bu durumun seni ilgilendirmediğini düşünüyorum." Semih'in sert cevabına karşın neye uğradığımı şaşırdım. Sert bi cevap vereceğini anlamıştım ama bu kadarını tahmin etmemiştim. Semih'in beni korumasının verdiği gururla başım dik durmaya devam ettim. Mert gülümseyerek elindeki içkiyi yudumladı ve iyi eğlenceler Semih yine görüşeceğiz diyerek uzaklaştı pis ukala sapık ne olacak. Balonun ilerleyen kısımları o kadar da eğlenceli değildi hatta şuan sıkıntıdan patlamak üzereydim. Semih ve Selim iş adamlarının masalarına gitmişlerdi bense tek başıma masada kalmıştım ve bu durum çok can sıkıcıydı. Daha fazla dayanamadım ve biraz dolaşmak için masadan ayrıldım. Arka bahçeye gittim ve orda ışıklarla süslenmiş olan çardağa doğru yürümeye başladım manzarası fazla güzeldi tüm şehir ayaklarımın altındaydı özellikle de şehrin ışıklarını izlemeyi çok severdim. Birden yanımda bir nefes hissettim. Yavaşça arkamı döndüğümde bana arsızca sırıtan birini gördüm bu oydu neden bu kadar yakınımda duruyordu. Sanki daha fazla ne kadar yaklaşacaksa sınırları zorlayarak iyice dibime geldi eli belime değdiği an neye uğradığımı şaşırdım. "Mert!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON SENSİN
Chick-Lit"Yeşilin en güzel tonuydu gözlerin bakmaya doyamadığım." Dedi Semih. "Ya senin gözlerin; kahverengi hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. " Diyerek baktı gözlerinin içine Meyra. Evet aşıktım. İlk defa bu duyguyla karşılaşıyordum. Hem de patronuma. İmkan...