Eylül
Eve geldiğimizden beri umut abi başımda pervane oldu
-umut abi iyi böyle yeter yastık. Salonda koltuğa uzandım salon kocamandı kocaman bir l koltuk bir camdan diğer cama kadar gidiyordu koltuğun rengi beyazdı hemen karşısında tv ünitesi vardı. Oda kırmızı beyaz karışımlıydı ev iki kat olduğundan bide 3.kat yapıp orayıda teras yapmışlar orta katında yatak odaları ve banyo tuvalet vardı mutfak salonunun hemen çaprazındaydı ev tam hayal ettim gibi en son gördüğüm ev bahar hanımın evi idi. Kapı bir an çalındı uzandığım yersen gözüküyordu kaoı umut abi kapıyı açtı ve içeri ipek nazlı kağan eyüp girdi. Nazlı ile ipek hariç diğerlerin elinde poşet vardı en son içeri devrim girdi. Elinde market poşetleri içeri girince ondan tam bir evinin erkeği olacak tip vardı bana bakıp kocaman gülümsedi. Ellerindeki poşetleri mutfağa bırakıp yanıma geldiler kalkmam için eliyle orur işareti yaptılar. Yanıma oturmalı için kenara kaydım hemen yanıma kağan oturup kocaman sarıldı bir an ağlamaya başladım kağan başımı okşayıp
-ağlama birtanem ağlama bak biz burdayız herşey geçti. Saçlarımı haşa okşuyordu bu beni bir nebze rahatlatıyor du. Bir an eyüp kağanı oturdupu yetden kaldırıp o oturdu bu sefer bana sarılan eyüp oldu canlarım benim iyiki varlar onlar olsa kimse bana destek olmazdı
-canım sen sakin ol güçlü kızsın sen bunuda anlatacaksın biz hep yanındayız kardeşim hem artık destekçi sayın artı. Dedi bir an içeri giren umut abi ile devrim göstererek onlar içeri girince çocuklar koltuğun diğer ucuna sıralandılar
-çocuklar akşama yemek için hepiniz burasının ne aileniz ile konuştum. Hanımlar umarım yemek yapmasını biliyorsunuzdur?
-evet hocam biliyoruz
-tamam o zaman hadi mutfağa gidip kendi eviniz miş gibi yemek hazırlayın. Ne yemek yapmak istiyorsanız yapın mutfak sizin. Diyip mutfağın yolunu gösterdim kağan ve eyüp
-hocam bahçede sigara içebilirmiyiz.
-tabii içebilirsiniz ama fazla kimseye gözükmeden çünkü üstünüzde okul forması var bir sakatlık çıkmasın beyler. Kafalarını evet şeklinde sallayıp bahçeye çıktılar umut abide peşlerinden çıktı galiba oda sigara içecekti kaldık baş başa devrimle yanıma oturup yanaklarımı avuçlarının içine alıp dudaklarımdan öpüp anlını anlıma dayayıp konuştu
-bugün dudaklarını öpe bikmek için saat saydım ama zaman geçmek bilmedi sanki bana inadı varmış gibi. Sonra gözlerimizi açıp kendi çekti konuşmaya öyle devam etti ama elleri hala elimdeyken
-ağrın varmı canım?
-hayır ama sadece başım ağrıyor
-bi doktora gidelim mi ağrı geçmiyorsa?
-yok birazdan ilaçlarımı alayım bir şeyim kalmaz. Bu sefer benim elim onun yanağındaydı kafasını çevirip avucumun içini öptü. Bu o kadar güzel bir şey ki sevdin insanın avcunun öpmesi bir an dayanamayıp onu kendime çekip dudaklarını öptüm dudakları okadar yumuşak ki insan bırakması gelmiyor tam 2 dakika hiç ayrılmadan öpüştük bu süre daha çok olurdu ama içeriye umut abiler girdi bir an utandım ama umut abi den utandım umut abi ile eyüp ve kağan ve sonradan katılan devrim konuşmaya daldılar kızlar tam yarım saattir mutfaktan çıkmamıştılar ama yaşama belirtisi olarak sesleri geliyor du bşr an uyku bastı dayanamayıp kendimi uykunun kollarına teslim ettim beni uyandıran anlıma değen soguk el uyandırdı bu eli hemen tanıdım devrimin eliydi bir yandan da telefon la konuşuyor du
-hayır utku ateşi yok. Biraz karşıdaki insanı dinleyip konuştu. Tamam utku sağ ol iyi akşamlar. Yanıma oturup pardon canım seni uyandırmak istemedim sadece ateşin var mı diye baktım.
-utku kim?
-Üniversitesinden arkadaşım doktor da ondan arayıp sordum. Bir an nazlı nın sesiyle konuşmamız yarıda kesildi
-hadı herkes sofraya
-tam bende kalkacaktım ki devrim
-istersen buraya getireyim yemeğini
-hayır bende sofrada yemek istiyorum. Devrim hiç itiraz etmeden kalkmama yardım ederek sofraya gittik umut abi başa hemen sağına ben benim yanıma devrim karşıma eyüp kağan nazlı oturdu tabakalara yemeği ipek koydu mercimek çorbası, köfte salata ayran yapmışlar bide eskiden ve hala en sevdiğim tatlıyı yapmışlar sufle. İpek tabaklarımıza çorba koydu yemeği ilk kağan ve eyüp yüzünü ekşitti
-bu ne be soguk su gibi. Halbuki öyle tadı yoktu sadece muziplik olsun diye öyle konuştular hemen ipek atlayıp
-hadi be ordan sizde çorba gayet güzel olmuş hocam çokmu kötü yapmışım? Diyerek bir umut devrimin suratına baktı umutlu gözlerle devrimde çorbadan bir kaşık alıp
-ya şey şimdi kötü değil ama... Diyip sustu
-aşk olsun hocam sizde begenmediyseniz ipek bir umut bana bakarak
-Eylül doğru söyle çok mu kötü çorba. Tam ben konuşacaktım umut abi boş çorba kasesini ipeğe uzatıp
-canım varsa bir kase çorba alayım. Demesini bu adam ne ara bitirmişti çorbasını ipek sevinçle kaseyi alıp çorba Doldurmaya başladı o an koluma bir sızı girdi
-ahh. Diyerek kolumu oluşturdum hemen devrim bana dönüp endişeli bir şekilde
-noldu canım?
-koluma bir ağrı girdi dedim hemen kolumu oluşturmaya başladı
-bırak kaşığı ben yedircem sana yemeği. Ne bide her kez önünde harbi harbi bana 3 yaşındaki çocuk gibi yemek yedirdi tüm yemek boyunca hem bana yedirip hem de kendi yedi bir an herkese baktım herkez çon mutluydu kağan ve eyüp yemekle ilgili nazlı ve ipeğe takılıyor du bizde onlara bakıp gülüyorduk o an çok mutlu oldumuzu gördüm inşallah bu mutluluk bir ömür boyu sürer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SANA AİT
ChickLitBir trafik kazası düşünün... Biten iki hayat... Bir kaybolan hayat... Bir de acıyla geçen bir hayat... Kalıyor orta da... Bir de başlayan bir aşkı düşünün... Ama bu aşkın altında koca yatan bir sır var... Ve... En iyisi siz kitabı okumaya ba...