Kahvaltıdan sonra Will, iki genci yanına çağırarak onlara oturmalarını işaret etti. Maddie ve Daniel merakla Will'in elindeki haritaya baktılar. Will ise sürekli rulo yapmaktan kırış kırış olmuş küçük haritasını iki eliyle düzeltmeye çalıştı ve onlara çizdikleri rotayı gösterdi.
"Dar Geçit'ten geçtiğimizi zaten biliyorsunuz." dedi Will ve eliyle Galya sınırına yakın bir yeri gösterdi.
"Şu anda buradayız, akşama kadar at sürüp bulduğumuz ilk handa bir gece konaklayacağız." diyerek devam etti.Maddie'nin kafası karışmıştı. "Konaklamadan yola devam etmemiz gerekmez mi?"
Will, çırağını onayladı ve:
"Galya ormanlık bir alan olsaydı dediğine katılırdım ama ülkenin her yanı birçok tarım arazisi ve çiftlikle dolu. Kamp yapacak uygun bir yer bulma olasılığımız çok düşük. Ayrıca Galyalılar buluttan nem kapan insanlardır. O yüzden ne kadar az göze batarsak o kadar kolay İberya'ya ulaşırız."
Daniel da "Handa kalmak da normal görünmemizin en önemli unsuru sanırım." diyerek Will'e katıldı.
"Kesinlikle. Şimdi kamp eşyalarınızı toplayın. Yola koyulalım." diyerek konuşmasını bitiren Will, Çekici'nin yanına gidip önceden topladığı eşyalarını eyere yerleştirdi. Çekici yelesini savurarak Will'e manidar bir bakış attı.
"İkisi de çok genç, ya başlarına bir şey gelirse"
diyordu sanki.
Will ise gençlerin onu duymaması için fısıldayarak: "Yanlarında ben varım, hiçbir şey olmaz." dedi.İki saat sonra üç yoldaş yola devam ederken yağmur çiselemeye başlamıştı. Pelerinini başına atan Will, bir yandan da çevreye göz atıyordu. Denizaşırı ülkelere gitmesine rağmen Araluen'in sınırında olan bu ülkeye daha önce hiç gelme fırsatı olmamıştı. Evalyn ve kendisi Skandiyalılar tarafından esirken, Halt ve Horace'ın buraya geldiğini biliyordu gerçi. Hatta Horace şu anki Meşe Yaprağı Şövalyesi unvanını burada, biraz da Halt sayesinde almıştı.
"Hayır Daniel, Will'e de sor işte. Ben haklıyım."
"Hadi ama Maddie. Bu konuda haksızsın kabul et."
Maddie'nin sesi kızgın Daniel'ın sesi ise onun tersine aşırı keyifli geliyordu. "Bu gençler gereksiz yere tartışmayı neden bu kadar çok seviyor acaba?" diye kendi kendine soran Will, sorunun cevabını bulamayınca çareyi iki gence dönmekte buldu. Maddie'nin yüzündeki inatçı ifadeyi çok iyi biliyordu. Annesi Cassandra'nın sinirlendiğinde takındığı ifadeye o kadar çok benziyordu ki. Daniel ise sırıtıyordu."Siz ikiniz bu sefer neden tartışıyorsunuz?" diye soran Will ikisinin de konuşmaya hazırlandığını görünce "Sadece biriniz konuşsun" diyen uyarı dolu bir bakışla baktı. İki genç de bu bakışı çok iyi bildiğinden Maddie konuşmaya başladı.
"Will, Orman Muhafızları da göğüs göğse dövüşte çok iyi, değil mi? Sen de bana bir sürü şey öğrettin. Ama Daniel gelmiş, biz Orman Muhafızları'nın sadece arka planda kalıp yaylarımızı kullandığımızı söylüyor." dedi üzüntüyle. Will sorunu anlamıştı. Maddie Orman Muhafızı olmayı çok seviyordu ve bazen bir şövalye kadar iyi olduklarını düşünüyordu. Daniel ise ona acı da olsa gerçekleri söylemişti besbelli. Will Maddie'yi kırmadan ne söylemesi gerektiğini düşünürken aklında bir anı canlandı. Atlarını sürmeye devam etmelerini işaret ederken aklındakini anlatmaya koyuldu."Orman Muhafızı olduğum ilk sene Norgate Baronluğu'na göreve gittiğimi ve Horace'ın da yardıma geldiğini biliyorsunuz değil mi?" dedi. İki genç de başını salladı, olayı genel hatlarıyla biliyorlardı. Daniel heyecanlı bir sesle: "Norgate Şatosu'nu kuşatma altına alıp annemi kurtardığınız görev, değil mi baba?" diye sordu. O olay hâlâ Araluen'de efsane olarak görülüyordu ve Daniel ayrıntı almak için sabırsızlanıyordu. Will başını salladı. Keren, Lord Orman, Malcolm, Trevor... Hatırladığı o kadar çok yüz vardı ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGELERİN EFENDİSİ - TAHTIN VÂRİSİ
FanfictionGölgelerin Efendisi serisinin bitmesini istemediğim için 12. kitabın genel kurgusunda küçük değişiklikler yapıp bu kitabı yazmaya başladım. Kitabımda Alyss hayatta ve Halt henüz emekli değil. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. ... Macera devam ediyo...